AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
İktidarın üç mesele ile imtihanı (3)

İdeolojik kaygılarla/vehimlerle İmam Hatip Liselerinin önünü kesen bu iktidar değil, ama halk yapılan yanlışlığın ve haksızlığın düzeltilmesini bu iktidardan bekliyor. İktidar da bir şeyler yapmak istiyor; bundan şüphemiz yok, ama fazla "ince eliyor, sık dokuyor, yoğurdu üflüyor, her kesimi razı ederek yürümek istiyor" bu ise imkansızı istemek olduğu için işler (ıslahat) gecikiyor, sinirler geriliyor ve sabırlar tükeniyor.

İmam Hatiplere yapılan haksızlığı kökünden düzeltmek, müktesep haklarını geri vermek YÖK ile ilgili ıslahata bağlı. Bu ıslahatı gerçekleştirmek iktidara daha zor göründüğü için hiç değilse ve geçici bir rahatlama sağlamak için "fark imtihanı vererek liseyi bitirme" yolunun açılması düşünülmüştü. Düşünceyi hemen uygulamaya koymak yerine yine meşhur "sosyal uzlaşma" açmazına başvurulduğu için her kafadan bir ses gelmeye başladı. Bu seslerin sahipleri arasında sendikalar, partiler, rektörler de (ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras) var.

Tepki gösteren rektörlerin ortak gerekçeleri özetle şöyle: "Meslek liseleri ölür, ara eleman ihtiyacı büyür, paralar israf olur."

Bu gerekçeleri okuyanlar, fark imtihanı kapısı açılır açılmaz meslek liselerinin boşalacağını varsayıyor olmalılar; peki böyle bir ihtimal binde kaçtır, biraz düşünmek gerekmez mi? Vaktiyle bu imkan vardı, o zaman meslek liseleri boşaldı mı? Ayrıca bu rektörlerin anlamak istemedikleri bir gerçek daha var: İmam Hatip Liseleri, ilgili kanuna göre "meslek lisesi" değildir; "hem mesleğe hem de yüksek öğrenime öğrenci hazırlayan" liselerdir. "Hem yüksek öğrenime" cümlesini haksız olarak "kendi alanlarında" şeklinde kayıt altına alan tasarruf, ilgili bakanlığın himmetiyle düzeltilmeyi bekliyor. Kanun yıllarca böyle bir kayıt bulunmadan (bütün yüksek öğrenime açık olarak) uygulandı, o zaman meşru olan sonradan niçin meşru olmaktan çıkarılıyor? Bunun ideolojik bağnazlık ve hak tanımamadan başka açıklaması olabilir mi?

Bu genel gerekçe dışında mesela sayın Yurtkuran, "Çocuk meslek derslerini okuyor, sonra diyoruz ki, 'Gel bunları unut, sen hukuk oku.' Meslek liseliler için kendi alanları çerçevesinde sınavsız geçiş hakkını kolaylaştırmak için çalışmalıyız. İmam-Hatip lisesi mezununa sınavsız ilahiyata geçişin yolunu açmalıyız" diyor.

Rektöre şunları hatırlatırken bile rahatsızlık duyuyorum: Düz lisede okutulan dersler ve alınan bilgilerin birçoğu üniversitelerde belli branşlarda okuyan öğrenciler tarafından unutulmuyor mu? Bana coğrafya dersinde Misisipi nehrinin debisi, ülkemizdeki ırmakların uzunluğu bile ezberletilmişti, hayatımda hiç lazım olmadı. Meslek liselerinden mezun olanların kendi alanlarında imtihansız yüksek öğrenime geçmeleri düşüncesi de isabetli değildir; mutlaka seçme yapmak gerekir. Yüksek öğrenim hakkını kendi alanlarına hapsetmek ise eğitim ve öğretim ilkelerine değil, başka düşüncelere dayanmaktadır.

Sayın Aras, "Şimdiki sistemimizde sınavlarda da çok önemli bir rolü olan ortaöğretim başarı puanı var. O mezunların bu puanları nasıl olacak?" diye soruyor, daha doğrusu bunu da olmaması için gerekçe olarak kullanıyor. Sayın rektör bunun çözümü çok kolay, "öğrencinin lehinde olan hangisi (eski okulunun mu, imtihanını verdiği okulun mu) ise onun başarı puanı alınır ve uygulanır.

SHP Genel Başkan Yardımcısı Cafer Yüksel, "Eğitim sistemi, İmam Hatip liselerine feda ediliyor. Eğitimdeki sorunlar acil çözüm beklerken AKP'nin, bütün enerjisini İmam Hatip liselerine vermesi çok yanlış" diyor.

Bir kere "bütün enerjinin" değil, birazcık enerjinin bile bu konuya harcandığı tartışma götürür. Ayrıca eğitim sistemini, İmam Hatiplerin önünü kesmek için altüst edenlere ne demeli?

Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, "Bu formül İmam Hatiplerin yaşadığı irtifa kaybını kaldırmak için bir hamle. Meslek liselerinin önünün açılması, sorunların çözülmesi amacı taşımıyor. Amaç, meslek liselerini ve özellikle İmam-hatiplileri dört yıllık yükseköğretim programlarına kolayca sokabilmek. Bu, iktidarın güç ilişkilerine verdiği sözleri tutma çabasıdır" diyor.

Hayır, sayın Dinçer, kimse İmam Hatiplileri kolayca üniversiteye sokma çabası içinde değil, istenen "haksız zorlaştırmayı" ortadan kaldırmak, adalet ve eşitliği sağlamaktan ibarettir..

Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, "Formülü destekliyor. Biz de bu projeyi önermiştik. Bırakalım, meslek liselerindeki zeki ve çalışkan çocukların önü açılsın. 1974 öncesine kadar bu formül Türkiye'de uygulanıyordu ve kimsenin bir sıkıntısı yoktu. Meslek lisesi deyince akıllara sadece imam-hatip lisesi geliyor. Oysa çok sayıda meslek lisesi var. Burada okuyan çocukları da gözden çıkarmamak gerek. ÖSS'de katsayı uygulamasını doğru bulmuyoruz" diyerek tarafsız veya haktan yana ilim adamına yakışır tavrını ortaya koyuyor..

Anavatan sözcüsünün şu uyarısına da kulak vermek gerekiyor: "YÖK'ün katsayıları belirleme de dahil tüm yetkileri duruyor. Önümüzdeki dönem bu mezunlara düşük katsayı uygulanmasının önünde hiçbir engel yok".


9 Eylül 2005
Cuma
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED