|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
1951 yılında İskenderiye'de yapılan Akdeniz Oyunları'nda şampiyonluk elde eden büyük güreşçimiz Bayram Şit, şu günlerde oldukça üzgün. Yıllarını verdiği güreşte, her türlü sıkıntıya karşın, şampiyonluklar alan, daha sonra Güreş Milli Takımımız'ın teknik patronluğuna getirilen, şu günlerde ise köşesine çekilip, çocukları ve güreşteki başarılarla yaşayan Bayram Şit'in üzülmesine neden olan olay şu şekilde gelişti: Bilindiği gibi, 24 Haziran-3 Temmuz tarihleri arasında İspanya'da Akdeniz Oyunları düzenlenecek. Buraya kalabalık bir sporcu kafilesi ile gidecek olan ekibimiz içinde, İskenderiye'deki Akdeniz Oyunları'nda ülkemize madalya getiren ilk sporcular arasında bulunan Bayram Şit de yer alıyordu.. Bu jest karşısında duygulanan Şit, hemen pasaportunu ve gerekli evraklarını yetkililere teslim etti ve kafilenin hareket edeceği günü beklemeye başladı. Ancak... Geçen gün gelen bir telefonla kafileden çıkartıldığını, bu nedenle İspanya'ya gidemeyeceği bildirilince, yıkılıp kaldı.. Akdeniz Oyunları'nda Türkiye'ye ilk madalyayı getiren Bayram Şit, bu tip davranış karşısında üzüntüsünden ne yapacağını şaşırmış durumda. 75 yaşındaki Bayram hocaya yapılan bu ayıp nasıl temizlenir bilemiyorum. Bildiğim tek şeyin, ayıbın en büyüğünün Bayram hocaya karşı yapıldığı. DEDE OLMAK GÜZEL DUYGU
EVET, sonunda ben de dede oldum. Bu mutluluğu her anne ve babanın tatmaya hakkı var... İnanın, insanın ayaklarının yerden kesilmesinin ne olduğunu, torunum Melis dünyaya geldikten sonra, yani 11 Haziran'dan bu yana tadıyorum. Bana ve aileme bu mutluluğu sunan Yüce Allahıma şükrederken, böylesine güzel günde yanımda olan dostlarıma da teşekkür ederim. Tınaz Tırpan'ın yeni adresi
BİR dönem Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü yapan Tınaz Tırpan, şimdilerde köftecilikle meşgul. İnegöl'ün meşhur Zeynel Köftesi'ni Ankara'ya getiren ve bunun için de varını yoğunu harcayan Tınaz Tırpan, bundan sonraki hayatını bu işle sürdürme kararı aldı. Köfteci dükkanının açılışı sırasında Tınaz hoca ile sohbet etme imkanını buldum. Konuşurken "Milli Takım'ın son durumunu nasıl görüyorsunuz" soruma ise "Bu işi yaparken programa dikkat edilmeliydi. Bizim için mayıs ve haziran ayları tehlikelidir. Bunun sıkıntılarını yaşadık" cevabını veren Tınaz Hoca, görevde olsaydı Hakan Şükür'ü de kadrosunda barındırabileceğini açıkladı. Herkes gibi Tınaz Hoca da, Hakan Şükür ve Milli Takım konusunda aynı düşüncede birleşiyordu. Bir tek Ersun Yanal "dediğim dedik" görüntüsündeydi... Yani, çoğunluk aklın yolunda birleşmişti. Ama Ersun Yanal hâlâ direniyor... Adnan Sezgin yuvada
KAÇ yıl oldu bilemiyorum, bir dönem Ankara amatör küme karma seçmeleri vardı. 50'ye yakın amatör futbolcu elemelere girmişti. Sonuçta, 24 kişilik ekip seçilmiştik. Bu ekipte Adnan Sezgin ile birlikte savunmanın sağ kanadında yer alıyorduk. Takım açıklandığında, benden daha iyi durumda olan Adnan Sezgin ilk 11'de yer aldı. Bilahare, Futbol Federasyonu'nda, G.Saray ve İstanbul'da profesyonel yöneticilik yaptı. Şimdilerde ise Üçüncü Lig'e düşen Şekerspor'a el attığını görüyoruz... Kapısına kilit vurulan Şekerspor'un da en geç 3 yıl içinde Süper Lig'de yer alacağına kalıbımı basarım.
Bizi şikayet edenlere...
GEÇENLERDE Hürriyet gazetesinde bir ilan çıktı. Sporla ilgili olduğu için okudum ve sonunda da üzüldüm. İlanın özeti şöyleydi. Ankara Tenis Kulübü 19 Mayıs Stadı içindeki tesislerinde geleceğin tenis şampiyonlarını yetiştirmek için turnuva düzenlemiş. İlanda, geleceğin tenisçilerin ortaya çıkarılması için, gençler davet ediliyordu... Buraya kadar her şey güzel. Ancak, ilanın altında şu cümle vardı: "Bu ilan değerli basınımızın futbol dışındaki sporları spordan saymaması nedeniyle verilmek zorunda kalınmıştır." Yani, spor basını bir nevi kamuoyuna şikayet ediliyordu.. Peki, Ankara Tenis Kulübü yöneticilerinin bulunduğu yerden en fazla 100 metre ilerideki TSYD Ankara Şubesi lokalindeki yöneticilere bu istekleri iletilmiş miydi, acaba? Derneğimin yöneticilerine sorduğumda "Hayır" cevabını aldım. Öyle ise, yanıbaşındaki TSYD merkezlerine baş vurmayı akıllarının ucuna getirmeyip, sadece "bizimle ilgilensinler" düşüncesinde olanları vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Ateşten gömlek giymemiş
MHK Başkanı Ufuk Özerten, geçenlerde Ankaralı meslektaşlarımla sohbet toplantısı yaptı. Özerten'e sık sık "ateşten gömlek giydin" diye sorular yönelttik. Kendisi de "Ben ateşten gömlek giymedim. Bana istedikleri gömleği giydirmeye kalkanlar yanıldıklarını anlayacaktır" karşılığını verirken, her şeyi ile "şeffaf" olacağını söyledi. Bu arada, eski patronu İlhan Cavcav ile Şeref Tribünü'nde neden yan yana gelmeyiş gerekçesini ise, protokol kurallarına bağladı. MHK Başkanı, eskiden G.Birliği yöneticisi olduğundan ilk sırada oturuyormuş. Ancak görev değişikliği nedeniyle arka sıralarda oturmak zorunda kaldığını açıkladı. Merak edenlere duyurulur. Anlayana
Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir.
|
![]() |
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |