AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K R O N İ K  M E D Y A
İyi bir 'Aydınlanmacı' alıntıyı
nerede keseceğini de gayet iyi bilir...

İlhan Selçuk dün 'pencere'sinden bizim sayfaya el sallıyordu. CUMOK'lar (Cumhuriyet Okurları), "Aydınlanmacı gazete"den başkasını okumadıkları, "dinci" gazeteleri ise tahammül fersâ buldukları için, 14 Haziran'da bu sayfada yer alan "Cumhuriyet Okurları sadece 'Aydınlanmacı' yazar istiyor" başlıklı yazıya hiç şüphe yok ki göz atma fırsatı bulamamışlardır... Dolayısıyla bu yazıyla ilgili fikirleri, Selçuk'un kendileri için uygun gördüğü özetle sınırlı olmak zorunda...

İlhan Selçuk dün 'pencere'sinden bizim sayfaya el sallıyordu. Birlikte okuyalım: "Gazetenin başlığı pek hoşuma gitti..

"Birlikte okuyalım:

"'Cumhuriyet okurları sadece 'Aydınlanmacı yazar' istiyor...'

"Ne isteyecekti CUMOK?::

"'Karanlıkçı yazar' mı isteyecekti?..

"Bir süredir ülkemizde 'Aydınlanma'ya karşıt olanlar medyada barbut oynadıklarından bu başlığa şaşmak gereksiz...

"Dinci gazetenin ikinci başlığı mantık çarpıklığını büsbütün ortaya koyuyor:

"'Cumhuriyet gazetesi bir süredir her Çarşamba ve tam sayfa olmak suretiyle 'Söz Okurun' diyor... Burada yayımlanan yazılardan anlaşılıyor ki, Cumhuriyet okurları gazetelerinde İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Deniz Som vb. 'Aydınlanmacı' yazarlardan başkasını görmek istemiyor... İyi oldu bu sayfa; Cumhuriyet'in 'Okur profili'ni pek güzel anlatıyor...' (Yeni Şafak, 14.6.2005)

"Aydınlanmacı yazarın karşıtı ne?..

"Bir kez daha vurgulayalım:

"Dinci yazar!..

"(...)

"Cumhuriyet gazetesinde dinci-mürteci-İslamcı yazar yoktur, olamaz!..

"Bu kural hem Aydınlanmacılığın, hem Atatürkçülüğün, hem bilimselliğin, hem fikir özgürlüğünün kaçınılmaz mantığından doğuyor..."

CUMOK'lar (Cumhuriyet Okurları), "Aydınlanmacı gazete"den başkasını okumadıkları, "dinci" gazeteleri ise tahammül fersâ buldukları için, 14 Haziran'da bu sayfada yer alan "Cumhuriyet okurları sadece 'Aydınlanmacı' yazar istiyor" başlıklı yazıya hiç şüphe yok ki göz atma fırsatı bulamamışlardır... Dolayısıyla bu yazıyla ilgili fikirleri, Selçuk'un kendileri için uygun gördüğü özetle sınırlı olmak zorunda...

NE DEMİŞTİK?

Peki, bu "özet"ten ne çıkıyor? Cumhuriyet okurları, "Söz Okurun" sayfasına ne yazmışlar ve biz Kronik Medya'da bu okurların derdini nasıl yansıtmışız?

Selçuk'un uygun gördüğü "özet"ten çıkan sonuç şu: CUMOK'lar "Söz Okurun" sayfasına yazdıkları yazılarda Cumhuriyet gazetesinde "dinci-mürteci-İslamcı" yazar istemediklerini yazmışlardır ve biz de bu sayfada bunu Cumhuriyet okurlarının tahammülsüzlüğünün bir göstergesi gibi sunmuşuz...

Bilmiyoruz, acaba kaç Cumhuriyet okuru sırf Selçuk'un bu sayfadan yaptığı alıntıdaki mantıksal saçmalığı fark edip, oradan da "İlhan Abi, dinci gazetedeki eleştirinin işine gelen tarafını almış galiba" sonucuna sıçrayabilmiştir?

Öyle ya, Cumhuriyet okurları niye kendi gazetelerine "Biz bu gazetede dinci-mürteci-İslamcı yazar istemiyoruz" diye yazsınlar ki?

Öyleyse buyrun, 14 Haziran'da ne yazdığımıza... Önce işin özünü anlatan şu satırlara bakalım:

"(...) Burada yayımlanan yazılardan anlaşılıyor ki, Cumhuriyet okurları, gazetelerinde İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Deniz Som vb. 'aydınlanmacı' yazarlardan başkasını görmek istemiyor... 8 Haziran tarihli son 'eleştiriler'de anılan dört ismi sayalım, varın gerisini siz düşünün: Toktamış Ateş, Attila İlhan, Oral Çalışlar ve Orhan Bursalı..."

Şimdi anladınız mı alıntının nasıl bir maharetle uygun yerinden kesilip "pencere"ye yapıştırıldığını? Görüldüğü gibi Cumhuriyet okurlarının "sadece aydınlanmacı yazar" isterken "kırmızı kart" gösterdikleri yazarlar öyle İlhan Selçuk'un tarif etttiği türden birileri değildir....

Hatırlayacaksınız, Kaya Çetin adlı Cumhuriyet okuru "Kemalist / aydınlanmacı çizgide onlarca yazıyı bırakıp da ikinci cumhuriyetçi yorumlara neden kafa yoralım?" diye sorduktan ve "Toktamış Ateş'le ilgili gerekli eleştiriler daha önce Söz Okurun sayfasında çıktığı için" onu geçtikten sonra... Gerisini o günkü sayfamızdan okuyalım:

"Okur, bir yandan Çalışlar'a 'Radikal ya da Evrensel'in yolunu gösterip kırmızı kart çıkartırken öbür yandan sözü 'ya o ya ben'e getiriyor (buradaki 'ben', 'biz Cumhuriyet okurları' oluyor tabii): 'Cumhuriyet gazetesi, sayfalarını sürdüregeldiği ilkelere aykırı görüşlere açarak okur profilini değiştirme yaklaşımı içindeyse, ilkelerine sahip çıkmakta utangaç davranan CHP'deki gelişmelerden ders almalıdır. Kaldı ki Cumhuriyet, ilkelerinden vazgeçecek olsa bile buna kimseyi inandıramaz; bu yöntemle yeni okur kazanamayacağı gibi kendi okurunu da kaybedecektir.'"

Attila İlhan ve Orhan Bursalı fasıllarına girmeyelim artık...

BİZ OLSAK...

İlhan Selçuk, işin öbür tarafını hiç bilmeyen CUMOK'ları böylece doldurduktan sonra yazısını şu satırlarla bitiriyor:

"Gücümüzün kaynağı fikirlerimizin saydamlığından doğar; bütün yazarlarımız elbette Atatürk'ün Aydınlanma Devrimi'ne gönülden bağlıdırlar..."

Sorun da burada zaten... Cumhuriyet okurları, "Atatürk'ün Aydınlarma Devrimi'ne gönülden bağlı olan" Cumhuriyet yazarlarının bazısını "bizden" görmüyorlar... Biz İlhan Selçuk'un yerinde olsak, hiç vakit geçirmeden başımızı iki avucumuzun arasına alıp düşünmeye başlardık:

"Acaba biz ne yapıyoruz da okurlarımız 'Atatürk'ün Aydınlanma Devrimi'nin giderek daralan bir yorumunu benimsiyorlar ve bizden bile daha Atatürkçü kesilerek bu dar yorumun dışındaki hiç kimseye tahammül göstermiyorlar?" (A.G.)


17 Haziran 2005
Cuma
 
YÖNETENLER: Kürşat Bumin
Alper Görmüş


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED