AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Erdoğan, 200 milyar doların peşinde

Beyrut- Başbakan Erdoğan'ın Lübnan ziyaretine ilişkin merak daha Washington'da başlamıştı. Merakı kışkırtan temel faktör de, ABD yönetiminin özellikle Suriye'yle ilişkiler konusundaki hassasiyetiydi. Bütün Suriye askerlerinin ve istihbaratının henüz ayrıldığı Lübnan'a verilecek mesaj önem taşıyordu. Erdoğan, bölgedeki bütün muhataplarına olduğu gibi Lübnan Başbakanı Necip Mikati'ye de Arap dünyası ve Ortadoğu'nun demokratikleşmesinin önemini anlattı. Bu konuda desteğe hazır olduğumuzu söyledi. Hatta, "o kadar yakınız ki pencereye çıkıp seslensek siz beni duyarsınız, ben de sizi" diyecek kadar yakınlık gösterdi.

Tabii, ekonomisini turizme bağlamış olan Lübnan için bütün hedeflerin öncesinde istikrarı sağlamak geliyor. Bölgenin, Filistin'den sonra en sancılı ikinci coğrafyasında suların durulması için ise daha çok zaman ihtiyaç bulunuyor.

Erdoğan, Menderes'in 1956'daki ziyaretinden sonra Lübnan'a gelen ilk Türk Başbakanı… Böyle olduğu için de büyük ilgi gördü. Havaalanında 20 Arap ülkesinin Beyrut büyükelçileri tarafından karşılandı ve dün de Arap Ekonomik Forum'unda Arap olmayan tek konuşmacı olarak iş dünyasının karşısına çıktı. Foruma, 11 yıl boyunca öldürülen Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri öncülük etmişti. Başbakan Erdoğan da konuşmasında zaman zaman Hariri'yi örnek gösterdi.

Erdoğan, konuşmasında daha çok ekonomiye ağırlık verdi ve Türkiye'nin tanıtımını ön plana çıkardı. Araplara, kamu yönetiminde tasarruf ve özelleştirme konusunda tavsiyelerde bulunması ilginçti.

Arap dünyasıyla ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi her zaman önemliydi ama son dönemde daha öncelikli hale geldi. Çünkü, dünyada petrol fiyatlarının artması nedeniyle üretici ülkelerin elinde ciddi bir sermaye fazlası oluştu. Bir yıl içinde bu artışın ürettiği fonun 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bu muazzam kaynak da Türkiye'yi iki açıdan ilgilendiriyor. Birincisi, bu paranın fon olarak Türkiye piyasalarında değerlendirilmesi imkanı. İkincisi de, bölgede uzun yıllar müteahhitlik hizmetlerinde Türk firmalarının önemli payı bulunması. Türkiye'nin bu tecrübesi Arap dünyasında yatırıma ayrılacak kaynaklardan pay alınmasını kolaylaştırabilir.

Erdoğan işte bu büyük fondan pay almanın yollarını arıyor.

DOĞU İLE BATI'NIN ORTAK SAHNESİ; LÜBNAN

Lübnan, dünyada benzeri zor bulunur bir seçim sistemi uyguluyor. Dört bölge birer hafta arayla 128 milletvekilinden oluşan parlamentoyu seçecek. 29 Mayıs'ta başlayan süreçte üç bölgede seçim yapıldı. Son sandıklar önümüzdeki pazar günü kurulacak ve böylelikle seçim de tamamlanmış olacak.

Lübnan'da seçimin en büyük sürprizi Mişel Aoun'un Hıristiyan oylarının büyük çoğunluğunu alarak siyasette önemli bir aktör haline gelmesi. Nüfusun yüzde 75'inin Müslüman (Şii, Sünni), geri kalanının da Hıristiyan olduğu ülkede milletvekillikleri 64-64 paylaşılıyor. Ancak, nüfus yapısının doğal bir sonucu olarak birçok Hıristiyan milletvekili Müslüman partilerin denetiminde seçiliyor ve öyle de görev yapıyor.

Seçimler, Lübnan'da ilginç sonuçlar doğurdu, doğuracak da. Hariri'nin oğlu Said Hariri'nin partisi, Velid Canbolat'ın liderliğindeki Dürziler ve Hizbullah-Emel ortak hareket ediyor. Dahası bu ittifak, Mişel Aoun'nun diğer Hıristiyanlara karşı 10 milletvekili kazanmasını sağladı. Bu tablo, Hizbullah'ın artık eskisi gibi siyasal planda izole edilmemeye başladığını gösteriyor.

Seçimin ve seçime bağlı sürecin sonucunda, ülkedeki Suriye'nin etkisi giderek azalacak. Ayrıca, 1992'den itibaren seçimlere katılan Hizbullah şimdi hükümete de girebilir.

Ancak seçimin en önemli ve dramatik sonucu Lübnan'da yeni bir Müslüman-Hıristiyan ayrışmasının gündeme gelme ihtimalidir. Partilerine dini ve mezhepsel gerekçelerle iyice sarılan seçmenin davranışları bunu gösteriyor. Canbolat, bu tehlikeli ayrışmayı "yeni bir iç savaş olabilir" diye tanımlıyor.

Lübnan'ı bekleyen bir başka gelişme de 1559 sayılı BM kararı uyarınca Hizbullah'ın silahsızlandırılmasına yönelik baskılar. Baskı arttığında gerilim de hiç şüphesiz artacaktır.

Lübnan, tanımlara uyan bir ülke değil. Bütün farklı yolların kavşağı; hem Batı'nın hem de Doğu'nun oyunlarını özgürce oynadığı bir sahne…

Böyle olduğu için durulması çok zor ve çok zaman alacak.



17 Haziran 2005
Cuma
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED