|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Malumunuz olduğu üzere Türkiye'nin gündemi son on yıldır hiç değişmiyor. Belli aralıklarla birilerinin "iyi saatte olsunlar"ı depreşiyor ve biz daha önce seyrettiğimiz "bayat" filmleri yeniden seyretmeye başlıyoruz. Ne zaman ahali işinde gücünde, memleket yeni umutlara yelken açsa, "gerginlik senaryoları" devreye sokuluyor. Tam Türkiye, yakaladığı siyasi istikrarla rahat bir nefes almaya başlamışken 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine endeksli bir gerginliğin iflah olmaz uçurumuna doğru sürüklenmeye başlıyoruz. Bir yandan CHP, yıllardır bir türlü kurtulamadığı "Milli Şef" hayalleriyle "Kur'an eğitimi" ve "Çankaya'da eşi başörtülü cumhurbaşkanı" tartışmaları üzerinden siyasetin zeminine tahrip kalıpları yerleştiriyor. Diğer yandan ise 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hiç de yabancısı olmadığımız o "malum üslubu" ile memleketin istikrarını çimdikleşmeye çalışıyor. Yıllardır bu ülkede, demokratik yollarla iktidar olmayı bir türlü beceremeyen ve dolayısıyla her seferinde yanlış yollara saparak, kendisine bulduğu "derin yandaşlarla" iktidarmış gibi yapan, ya da 'sanal iktidar' hayalleri kuran CHP'nin son günlerdeki aşırı huysuzlanması sadece siyasette değil, devletin diğer kurumlarında da birtakım " yan etkiler"e neden oluyor. Mesela, Erzurum Atatürk Üniversitesi rektörü mezuniyet törenine başörtülü velileri almıyor. Yani bir adam çıkıyor, hem de 'devlet' ve 'cumhuriyet'i korumak adına hareket ettiğini iddia ederek, büyük emekler vererek, binbir zahmete katlanıp evlatlarını yetiştiren anneleri 'başları örtülü' diye üniversiteye almıyor. İşin en dramatik olanı da, bir cumhuriyet üniversitesi rektörünün böyle bir 'rezalet'i savunma ve kendi kişisel egosunu tatmin için 'cumhuriyet'i kullanmasıdır. Sayın rektör, kendi ifadesiyle, 'devletin emrini yerine getirmiş...' Türkiye Cumhuriyeti devletinin yasalarında böyle bir 'yasak' yok. Peki, rektörün sözünü ettiği 'devlet' hangi devlet oluyor acaba? İşin adını doğru koyalım, devletin yasalarında olmadığı halde, bir rektör çıkıp kendi kafasından kurallar icat ederek Türk vatandaşlarını rencide edici davranışlar sergiliyorsa, bunun adına 'ayrımcılık' denir. Kısacası, Erzurum Atatürk Üniversitesi rektörü yasaları hiçe sayarak devlete ve cumhuriyete karşı 'cürüm' işlemiştir. Oysa bir hukuk devletinde, idarenin bütün eylemleri yasalardan kaynaklanmak zorundadır. Başörtülü annelerin üniversite binasına girmesini engelleyen hiçbir yasa olmadığına göre, bu rektörleri Türk halkına karşı kim kışkırtıyor dersiniz? Bu 'gerginlik senaryoları'nı kim ve ne adına yapıyorsanız yapın ama lütfen milletin sabrını daha fazla zorlamayın. Bıktık artık, sizin o 'sahte laiklik' hezeyanlarınızdan. Ve de çekin elinizi cumhuriyetin yakasından...
|
|
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |