T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 28 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Siyaset alanında oluşturulmaya çalışılan 'Ak Parti'ye karşı cephe'nin silüeti belirmeye başladı: Rahşan Ecevit, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz cephenin oluşmasına katkıda bulunmaya hazır durumdalar; aralarında varolduğu anlaşılan görüş birliğini de temaslarla pekiştirmek niyetindeler... Öne sürmeyi düşündükleri isimler de belli: Mehmet Haberal ile Yılmaz Büyükerşen... Şimdi, aktif siyasetin içinden isimleri, partileri projeye dahil etmeye geliyor sıra... O noktada büyük bir sıkıntı olduğu belli: SHP ve Hür Parti ittifak için alesta bekleseler bile, Rahşan Ecevit ile Süleyman Demirel'in doğal yakınlık içinde oldukları partiler projeye fazla sıcak ilgi göstermiyor. DSP ve DYP'nin soğukluğu Mesut Yılmaz'ın vaktiyle genel başkanlık yaptığı Anavatan'da da fark ediliyor. MHP ise olan-bitenin uzağında durmak için özel çaba sarfediyor. Deniz Baykal arzulu gibi, ama CHP'nin sağ-sol bulamacını benimsemez hali de belirgin... Böyle bir tablodan iktidara tâlip bir ittifak çıkması zor; çıksa çıksa eski siyasîler ile küçük partilerden oluşan bir yeni oluşum çıkabilir... Projenin böyle bir tıkanıklığı öngörmemiş olması düşünülemez. Projenin müellifleri kaçın kurrası; elbette yerleşik partilerin liderlerinin dişleri ve tırnaklarıyla tırmandıkları konumdan derhal vazgeçip cephede yer almayacaklarını hesap etmişlerdir. Haberal ve Büyükerşen gibi isimlerin kitlede heyecan uyandırmayacağını da iyi bilir onlar. Bu durumda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Yapılmaya çalışılan, yapmaya çalışır göründükleri şey olamaz... Cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken Süleyman Demirel'in işi daha kolaydı: Süresi bittiğinde görevini uzattıracak bir formulü zorlamanın yolu olarak güçlü bir kurumun desteğine ihtiyacı vardı; bunu Refahyol iktidarına karşı 28 Şubat'ı başlatarak gerçekleştirdi... '28 Şubat' herkese göre başka bir şey olabilir de, gerçek mimarı olan Demirel için, kendi başından geçmiş bir deneyimin düşük yoğunluklusunu dönemin iktidarının başına musallat etme hamlesiydi 28 Şubat... MGK'yı sistemin merkezi haline getirerek bu hamlesinin başarısını garantiledi Demirel... Şimdiki konumu güç-odağı destekli bir hamleye imkân vermiyor. Proje, 28 Şubat'ın bir başka unsuruna dayanmayı hedefler gibi: Sivil ittifaklar oluşturup moral bozarak iktidarı dize getirmeyi... Mâlum süreçte 'silâhsız kuvvetler' adıyla cepheye sürülmüş unsurlar bu defa da uykudan uyandırılmak isteniyor. Bunu sağlamanın kestirme yolu olarak 'lâiklik' eksenli bir tartışma devreye sokuluyor; bir ufak kaydırma ile tartışmanın 'Cumhuriyet' üzerine yapıldığı etkisinin verilmek istenmesi de akıllıca bir manevra. Ama işte o kadar. Nihaî başarıyı yakalayamasa bile, ülkede altüst oluşlar meydana getirmesi bakımından iktidarın elini zayıflatmayla sonuçlanacağı belli bir proje bu. Piyasaların alınan tedbirlere rağmen toparlanmakta acele etmemesi de içerideki siyasî sarsıntılarla yakından ilgili. Hepimiz bu süreçten zarar görüyoruz, ama iktidar partisi ve hükümet, hayli masrafla elde edilmiş istikrar üzerine dayalı dengelerin yıkılmasıyla büyük bir darbe yiyor. İş dünyasından, entellektüel çevrelerden, liberal kesimden destek alarak iktidara yürümüştü Ak Parti; zaman içerisinde bu ittifakları büyük çapta eridi. Bugün, aynı çevreler, hükümete yapılmak istenenin demokrasiye karşı bir girişim olduğunun farkındalar, ama olumsuz gidişi durdurmak için iktidara el vermek isteseler bile bunu nasıl yapacaklarını bilemiyorlar. Gelişmeleri oluruna bırakmak yerine, Ak Parti, yıkılmış ittifak köprülerini onarmanın yollarını aramalı. Proje müellifleri yaşlı olabilir, ama bu beceriksiz olacakları anlamına gelmiyor...
|
![]()
| ||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |