AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Kim veriyor bu akılları?

Bakmayın, "Başbakan diplomatik notadan bile haberdar değil" deyip, meseleyi hafif tarafından ele almasına; Başbakan Baykal olsaydı da sonuç değişmeyecekti...

Nota vermeliymişiz, misliyle mukabelede bulunmalıymışız, küstah Coni'ye unutamayacağı bir ders verip Türk'ün yenilmezliği ve bileği bükülmezliğini tüm dünyaya kanıtlamalıymışız.

Kimden alıyor bu akılları Deniz Baykal?

Şükrü Elekdağ'dan mı?

Yoksa "deneyimli hariciyeci" Onur Öymen'den mi?

En güvenilir müttefikimizin uygunsuz davranışı, bizi "Avrupa Birliği tehlikesi"ne daha mı çok yaklaştırıyor Onur Bey, ne diyorsunuz? Buradan bir "dış politika perspektifi" süzebilir miyiz?

Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "AB hedefi ülkenin üniter yapısı ve laik rejimi konusunda farklı düşüncelere sahip kesimlerin çağdışı ve bölücü hedefleri ile uyuşmaz; bazı çevrelerin Türkiye'ye yaptırmak istedikleri hususları, AB yüksek değerlerini ileri sürerek gerçekleştirmeye çalışmaları üzücü" demişti de, siz de bu kaygıları paylaşan bir açıklama yapmıştınız...

Hükümeti de AB konusunda "takiyye yapmak"la suçlamıştınız hani...

Şükrü Bey siz?

Siz de Baykal gibi mi düşünüyorsunuz?

Üstelik, krizler konusunda deneyimli (şerbetli de denilebilir) bir siyasetçi-diplomatsınız, bunların bir kısmını "bizzat" yaşadınız... Hatırlayacaksanız, 1965 yılında bir Amerikan U-2 casus uçağı Karadeniz'de Ruslar tarafından düşürülmüştü. Ruslar bu uçağın Türkiye'den kalkarak Sovyetler Birliği topraklarını "tarassut" ettiği iddiasıyla Ankara'yı sert bir dille uyarmıştı. Dışişleri Bakanlığı'nın konudan haberi yoktu, çünkü Amerikalılar İncirlik'ten "izinsiz uçuş" yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdi. Oysa iki ülke arasında yapılan anlaşmalar gereği ABD makamları her ay 30 gün içinde İncirlik'ten hangi uçakların ne zaman kalkacağını Ankara'ya bildirmek, Genelkurmay'dan izin almak zorundaydılar.

Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, o zamanki ABD Büyükelçisi Parker Hart'ı çağırdı ve ona "ilmî uçuşlar" adı altında yapılan "casus uçuşları" iznini kimden aldıklarını sordu. Hart bu uçuşlardan Türk makamlarının haberdar olduğunu, bu konuda taraflar arasında yazıya dökülmüş bir anlaşma bile bulunduğunu, anlaşma yapılırken tutulan zabıtta da bu görüşlerin "aynen muhafaza edildiğini" söyledi.

Çağlayangil sizden bu zabıtları getirmenizi istedi.

Aradınız ama bulamadınız,

İyi mi?

Bu fedakarlığınız, ilişkilerin bozulmasını önlemeye yetmedi... Çünkü Amerika, "Türkiye'ye olası bir Sovyetler saldırısının aynı zamanda ABD'ye saldırı anlamana geleceğini belirleyen ikili anlaşma"yı imzalamaya yanaşmıyordu ve kriz Casus Uçuşları'nın yasaklanmasıyla daha da derinleşti.

Bu, "Johnson'un mektubu"ndan sonra, Amerika'yla yaşadığımız ilk ciddi krizdi.

Bugün de iki ülke arasında benzer bir kriz yaşanıyor.

Çünkü stratejik ortağımız Amerika bizi Kuzey Irak'ta istemiyor; Dışişleri Bakanı Colin Powel'in ağzından bunu deklare ettikten sonra, bölgedeki Kürt gruplarla yeni ortaklıklar kurdu. Türkiye'yi de kendi batağına çekmek için olmadık manipülasyonlara başvuruyor.

Yani, "misliyle mukabelede bulunmamızı" istiyor.

Ne yapsaydık?

Nota mı verseydik?

Misliyle mukabele adına İncirlik Üssü'nü mü bassaydık?

Hangisi?


10 Temmuz 2003
Perşembe
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED