AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Neyse ki Özel Tim'i ABD'liler engelledi

Derin devletin 'gizli operasyon gücü' olarak bilinen Özel Harekat Birlikleri'nin bir timi, sınır ötesi harekat sırasında, Kuzey Irak'ın Süleymaniye şehrinde, bölgenin yeni hakimi olan ABD askerleri tarafından gözaltına alındı.

Ardından olay yine 'milli gurur' meselesi haline getirildi

Buna rağmen başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere bazı politikacılar, meseleye yumuşak yaklaşmayı da ihmal etmediler.

Bu yumuşak yaklaşım, sorunun aslında Türkiye'nin yapısal bir rahatsızlığından kaynaklandığı çağrışımı yapıyordu.

Nitekim, Ankara'da birçok meslektaşımız, gerçekçi dışişleri bürokratı ve politikacı meselenin öyle 'milli gurur' meselesi olmadığını biliyor.

Bu iş, Türkiye'nin başını ciddi olarak ağratacak nitelikte büyük bir iştir.

Evet, hükümetin haberi olmadan yapılan örtülü bir operasyon nedeniyle milli gururumuz rahatsız olmalıydı.

Özel Tim'in suikast hedefleri ve sabotaj amaçlarındana ilişkin iddialar ortada dolaştığı için endişe duymalıydık.

Kuzey Irak'ta kurulu Türkmeneli Cephesi'ne ait binaların operasyon merkezine dönüştürüldüğü, silah ve patlayıcı madde deposu olarak kullanıldığı yetkililerce doğrulandığına göre, olayı planlayanların gözükaralığından korkmalıydık..

ABD'lilerin ayıp olmasın diye açık etmedikleri, ama üstü kapalı yönelttikleri suçlamalar, ithamlar öyle hamaset eşliğinde yenilip yutulacak şeyler değil.

Bu operasyon girişiminden hükümetin haberdar olmadığı kesin. Nitekim hükümet bu olayı iki saat sonra Dışişleri aracılığı ile öğrenebilmiş. Onlar da haberi Genelkurmay'dan almışlar.

Türk devletini, hükümetini doğrudan zan altına sokacak böyle bir operasyonda Genelkurmay Başkanı'nın sorumluluğu bulunuyor. Çünkü bu birlikler doğrudan kendisine bağlı…

Teorik olarak Genelkurmay Başkanları Başbakan'a bağlı olduğuna göre, Başbakan'ın da bu işten sorumlu olması gerekmez mi?

Haberi olmasa bile siyasi sorumluluk Başbakan'a ait.

Çünkü burada bir yabancı ülke toprağında uluslararası kurallara uymayan, illegal bir operasyon söz konusu.

İddialar ise dehşet verici…

Kerkük'ün Kürt valisine suikast girişimi, bölgede bulunan KADEK'e yönelik askeri operasyonlarda kullanılmak üzere patlayıcılar, çeşitli silahlar depolamak…

İş görüldüğü gibi, 'ulusal gurur' meselesi denilerek, ABD'ye kızılarak, üstü kapatılacak bir mesele değil.

Mesele, Türkiye'nin kabul etmek istemediği gerçeklerle bir kere daha yüzyüze gelmesi…

Şimdiye kadar körü körüne uyguladığı ve adına politika denilen saplantılarının, doğmaların ve savunma reflekslerinin artık işe yaramadığı gerçeği…

Türkiye bu vesile ile yeniden 'Efelenerek geri çekilmek' yerine, bütün meselelerini tartışmaya açabilse ne kadar rahatlayacak.…

Ama geri çekilmeyip de ne yapacak?

ABD özür mü dileyecek? Olaydan sorumlu tuttuğu komutanı görevden mi alacak? Türkiye istiyor diye Kürtlere verdiği destekten vaz mı geçecek?

Yahut da Türkiye'nin, bölgedeki Kürt yönetimlerine müdahale etmesine göz mu yumacak?

Bunların hiçbiri yapacak değil.

Bu olayda, Türkiye'deki derin devletin illegal yapılarının kendi başlarına büyük işlere karışmalarına ve bölgeyi kana bulayabilecek girişimlerine engel olduğu için ABD'ye teşekkür edilse yeridir.

Sınır ötesinde illegal faaliyet peşinde olan Özel Tim'i ya ABD değil de Kürt güvenlik güçleri engelleyip gözaltına alsaydı ne olurdu?

O sırada bir silah patlayıp da bölge kan gölüne dönseydi bundan kim zararlı çıkardı?

Türkiye'nin derin devleti, Kuzey Irak'a ilişkin yanlış politikasının çıkmaza girmesine asla razı olmuş görünmüyor.

Kuzey Irak'taki Kürt realitesini asla anlamak istemiyor – tıpkı Türkiye'deki Kürt realitesini anlamayı reddetmesı gibi- ve değişen dünya gerçeklerini ve bölgenin değişen güç dengelerini ise hiç algılamaktan yana değil.

Sanıyor ki Kuzey Irak biraz karıştırılırsa, Kürt yönetimlerinin kuruluşu ve gelişmesi engellenebilir. Türkiye'de Kürt sorunu ilelebet ertelenebilir.

Bunun mümkün olamayacağını, ABD'nin bölgeye ilişkin niyetelerini gördüğü halde anlamak istemiyor.

Bir yandan KADEK'e, bir yandan bölgedeki Kürtler'e yönelik operasyonlar planlıyor.

KADEK'in silah bırakması için kabul edilebilir makul bir formül yerine, ortalığı gerginleştiren bir yasa için hükümeti zorluyor.

Bir yandan da her zaman olduğu gibi Kürt sorunu gerekçesini canlandırma çabasında.

Böylece hem Kuzey Irak'ta bulunuşuna gerekçe hazılıyor ve bölgeden çıkmamak için direniyor.

Hem de, belki, "AB'ye giriş için acele edilmemesi gerekir" diyenlere uygun zemin oluşturabileceğini düşünüyor.

Bu arada o bölgedeki Türkmenler'i harcamakta bir beis görmüyor. Onları silahlandırıyor ve Kürtler'e karşı kullanılacak bir beşinci kol hareketi olarak örgütlemeye çalışıyor.

Görüldüğü gibi mesele, öyle hamasi yaklaşımlarla çözülecek kadar basit değil.

Türkiye, bunun gibi darbeler yemeye devam etmek yerine oturup kendini baştan aşağı gözden geçirmek zorunda.

Bunu mesela, Özel Harekat Birlikleri'ni bir Meclis araştırma konusu yaparak işe başlayabilir. Ama bütün gerçekleri su yüzüne çıkartmak şartıyla…


10 Temmuz 2003
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED