|

"Haritaları sadece provokasyon sayıp geçmemeli"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Merve Şebnem Oruç köşesinde İdlib'de yaşananları analiz etti. Aydın Ünal, Mehmet Acet, Serdar Tuncer ve Sema Karabıyık da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:40 - 17/08/2017 Perşembe
Güncelleme: 09:04 - 17/08/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Sema Karabıyık, Merve Şebnem Oruç, Mehmet Acet, Aydın Ünal, Serdar Tuncer.
Sema Karabıyık, Merve Şebnem Oruç, Mehmet Acet, Aydın Ünal, Serdar Tuncer.

Merve Şebnem Oruç, Aydın Ünal, Mehmet Acet, Serdar Tuncer ve Sema Karabıyık'ın yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Yeni bir duruma hazırlandığı anlaşılıyor

Ahrar’eş Şam ve Heyet Tahrir el Şam (HTS) arasında çıkan çatışmalar sonrası İdlib’in HTS’nin eline geçmesiyle Suriye’nin kuzeyi yeni bir sıcak dalganın etkisine girdi.Suriye’de Daeş’in ortaya çıkışı ve büyük bir alanı kontrol edişine kadar rejim ve muhalifler arasında süregelen çatışmanın üstten okuması yapılıyor, saflar da buna göre şekilleniyordu. “Daeş’le mücadele” ve PYD’nin meşrulaştırılması döneminde farklı bir okuma yapıldı, sahadaki bu yeni duruma göre yeni saflar oluştu. Musul ve Rakkaoperasyonlarıyla birlikte artık “Daeş sonrası dönem” de diyebileceğimiz yeni bir dönem başlıyor. Bu sürecin okuması da farklı yapılacak, safları da yeniden oluşacak. Önce bir yıl geriye gidelim. Temmuz 2016’da El Nusra Şura Konseyibir açıklama yaparak El Kaide’den ayrıldıklarını duyurdu. Nusra lideri Colani ilk kez yüzünü göstererek açıklamayı bizzat yaptı; Şam’ın Fethi Cephesi’nin kurulduğunu açıkladı. O günler Halep’in rejim ve Rus uçaklarınca yoğun bombardımana tutulduğu dönemdi. Ruslar sürekli olarak, ABD de dönem dönem buradaki Nusra varlığını bahane ederek saldırıyordu.

Siyaseti dizayn etmişlerdi

AK Parti, kuruluşunun 16. yıldönümünü Ankara’da coşkulu bir törenle kutladı.Tekrarda fayda var: AK Parti, uzun soluklu bir hareketin, 14 Ağustos 2001 tarihinde zuhur eden yeni yüzüdür. Kökü eskiye dayanan sabırlı ve kararlı bir mücadele, bir direniş, 2001 yılında AK Parti olarak tezahür etti. AK Parti’nin taşıdığı misyon 2001 öncesinde de vardı, Türkiye var oldukça, bu misyon da var olacak. AK Parti’nin bugün temsil ettiği hareketin “siyasi tabanı” 1990’lı yıllarda sadece yüzde 6-7 oranındaydı. Merhum Necmettin Erbakan’ın mücadelesi, ardından da Recep Tayyip Erdoğan’ın çabası, direnişi, kavgası ve cesareti, bu hareketin “doğal siyasi tabanını” yüzde 40’lara kadar çıkardı. Recep Tayyip Erdoğan, asırlardır devam eden bu hareketin sorumluluğunu üstlendi ve bu sorumluluğun hakkını ziyadesiyle verdi, veriyor. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında, merhum Menderes’in akıbeti, Türkiye’deki tüm siyasetçiler üzerinde bir tehdit aracı olarak kullanılmıştı. Vesayet odakları, “istediklerimizi yapmazsanız sonunuz Menderes gibi olur” diyerek siyaseti dizayn etmişlerdi.

Pazarlıkların nasıl bir çerçevesi var?

"Suriye’de havada olmak istiyorsan, hava operasyonu yapmak istiyorsan Rusya ile işbirliğine yönelmen gerekir. Koalisyonun (Siz bunu ABD diye anlayın M.A.) Suriye hava sahasında sizi engelleme kabiliyeti yok ama Rusların var”.Tırnak içinde verdiğim şu sözlerin sahibi üst düzey bir askeri yetkili. Ankara’da, güvenlik konularında istişarelerin yapıldığı, politikaların oluşturulduğu, kararların alındığı mekanizmalarda sandalye sahibi olan bir isim. Ne nedir? Hangi gelişme neye tekabül ediyor? Perde arkasında neler oluyor? türü soruların peşinden koşan bir gazeteci için başvurulabilecek ideal bir adres de diyebilirim kendisi için. Önceki gün, sözünü ettiğim askeri yetkili ile uzun soluklu bir görüşme yaptım. Konuştuğumuz konulardan biri de Kuzey Suriye’deki gelişmeler, özelde Afrin ve İdlib meseleleriydi.

Say sayabildiğin kadar

Masanın iki yanı var. Bir tarafında güzel bir deri koltuk, diğer tarafında etrafında koltuklar olan bir sehpa. Deri koltukta patron, müdür, siyasetçi oturur; sehpanın etrafındaki koltuklarda işçi, memur, sanatçı, vatandaş...Deri koltuğa üslubunu, şahsiyetini, rengini veren insanlar da vardır, koltuktan üslup, şahsiyet, renk devşirenler de. İtibarını koltuğa borçlu olanlar ve haysiyetiyle koltuğa itibar verenler yani.Birinde koltuğu alıversen adamdan geriye hiçbir şey kalmaz, diğerinde adamı alsan koltuk anlamsız kalır. Koltuk deyip geçmeyin, tehlikelidir. Üzerine bırakıldığı suyu emen süngerler vardır hani, onun gibi. Üstünde oturanın bir parça omurga zafiyeti, biraz yamulma temayülü, azıcık şahsiyet problemi varsa, koltuk başlar onu emmeye. Tevazuunu emer ilkin, sonra duruşunu, doğrularını, ilkelerini, derken şahsiyetini, mukaddeslerini... Adamı emer koltuk.Sivrisinek gibi, sülük gibi, sünger gibi emer. Ufak bir narkozla başlar bütün hikâye; başlangıçta verilen tavizin acısı, sızısı duyulmaz hiç. Narkozun adı değişir: Bazen; “Herkes yapıyor” olur, bazen; “Bundan ne olacak ki”, bazen; “Ben buraya kolay mı geldim”, bazen; “bunu yapmazsan burada oturtmazlar adamı...” Say sayabildiğin kadar.

İntihar mı cinayet mi?

İzdivaç programlarının kurgu olduğunu, bazı katılımcıların yaşadıklarını dış etki olmadan kurguladığını bazılarına ise editörler marifetiyle müdahale edildiğini defalarca dile getirdim. “En iyi senaryo Kısmetse Olur” başlıklı yazımı okuyanlar hatırlayacaktır. Kısmetse Olur karakterlerinin yapımcının diğer realiti şovlarında farklı rollerle yer alması, yaşanan her şeyin kurmaca olduğunun en büyük delili. Ya da izdivaç programlarında eş arayanların barışma konseptli programlarda mağduriyet şemsiyesi altında çocuklarına seslenmeleri.Cinayet ve kayıp vakalarını işleyen, gerçek hikayelerden yola çıkan suç temalı realiti şovlara dahi kurgunun sıçradığı ihtimalini kuvvetlendiren bir hadise yaşandı. 16 yıl önce işlenen Hande Çinkitaş cinayetinin dosyasını yeniden açan Gerçeğin Peşinde programında, katile yaklaştık anonsları yapıldığı günlerde, telefona gizli bir tanık bağlandı. Katil olarak ismi dillendirilen kişiyi tanıdığını söyleyip, cinayeti en ince detayına kadar anlattı. İddiasına göre bahsi geçen kişiden dinlemişti detayları. Turan isimli gizli tanık ertesi gün stüdyoya geldi, ismi telaffuz edildi ama görüntüsü net değildi. Program devam ederken “bluru” kaldırın, yüzümün görünmesini istiyorum dedi, talebi hemen kabul gördü. Kızının katili gözüyle bakılan Nezih Çinkitaş, Turan bey dediğiniz adam çizgi film gibi bir adam dediğinde yadırgandı. 

#​Merve Şebnem Oruç
#Aydın Ünal
#Mehmet Acet
#Serdar Tuncer
#Sema Karabıyık
7 yıl önce