YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Dünya

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 


KKTC Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş:

Türkiye önlem alsın

KKTC'nin içinde bulunduğu durumu, KKTC-Türkiye gerginliğini ve neler yapılması gerektiğini DP Başkanı Denktaş ile konuştuk. Denktaş, Eroğlu hükümetinin Kıbrıs halkına Türkiye düşmanlığı aşıladığını ve bugün yaşanan tablonun tek sorumlusunun Eroğlu olduğunu söylüyor.

Kıbrıs'ta yaşanan sorunun özü nedir?

En büyük sorunumuz ekonomik. Yıllardan beri uygulanan yanlış politikalar bizi bu duruma getirdi. Yıllardır suni teneffüsle yürüyen sektörler tıkandı. Artık batma noktasına gelindi. Politik nedenlerle her türlü yatırıma izin verildi, taraftar elde etmek için. Zamanla, ambargonun da etkisiyle sanayi, turizm ve ticaret durma noktasına geldi. Örneğin; 1980'lere kadar ticarette iyiydik. Ancak Türkiye'deki liberalleşme süreciyle ilgili uyarılar yapılmasına rağmen, hiçbir önlem alınmadı. Son bankalar krizi de öyle patlak verdi. Türkiye bankacılık sektöründe önlem alırken, hükümet 1999 Nisanı'nda uyarmamıza rağmen tedbir almadı. Özellikle de Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle hiçbir konuyla ilgilenmediler.

Derviş Eroğlu ile Türkiye arasında yaşanan gerginlik hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ülkenin bu hale gelmesinin ana payı Eroğlu'na aittir. Son 18 yılın, 36 ay hariç, Başbakanı'dır, icradan sorumlu kişidir. Bu yanlış uygulamalara imza atarken Eroğlu'nun en büyük dayanağı Türkiye'ydi. Çünkü Türkiye'den hep yardım geldi. Maaşlar ödendi. Bu şekilde yıllardır iktidarını sürdürdü. Biz 1994-1996 arasında CTP ile birlikte iktidara geldik. Türkiye'den çok az yardım aldık ama hiçbir zaman halkı Türkiye'ye karşı yönlendirmedik. Eroğlu geçmişte 250 milyon dolarlık anlaşmanın meyvelerini yedi. Ancak şimdi Türkiye kısıtlı imkanlar sunuyor diye Türkiye'yi neredeyse düşman ilan edecek.

Peki, Eroğlu-Türkiye gerginliğinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin etkisi yok mu?

Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecine girildiğinden beri Eroğlu Türkiye'yi suçlayıcı açıklamalar yapıyor. Kendisinin ve örgütlerinin yaydığı şey, "Denktaş Türkiye'yi istiyor ama biz kendi kendimizi idare etmeliyiz" oldu. Denktaş düşmanlığı, yıllardır bu memlekette olmayan bir Türkiye düşmanlığı çıkardı. Türkiye Eroğlu'ndan aday olmamasını istedi, görüşmeler nedeniyle Eroğlu, "Ölümüne adayım" dedi. Ancak oy alamayacağını anlayınca ikinci turda çekildi. Sonra Türkiye'nin kendisini MİT ajanlarına izlettiğini ve öldürüleceğini söyledi. Bu süreçte yaşanan suçlamalar Eroğlu'nun Türkiye'yle arasının bozulmasına neden oldu. Sıkıntıları da Rauf Denktaş'ın üzerine atmaya çalışması da koltuk kaygısındandır.

Kıbrıs ekonomisi neredeyse yok oluyor, diyorsunuz.. Bugün Kıbrıs'ta ekonomide neler oluyor?

Birçok üretici ürettiklerini satamıyor, mallar raflarda kaldı. Konfeksiyon sanayiinde 6-7 bin istihdam 300-400'e indi. Türkiye'ye bile bürokratik nedenlerden dolayı satış yapılamıyor. Mesela, Türkiye bizim sağlık belgemizi kabul etmiyor. Bunların hiçbirine çözüm bulmak için çaba sarfetmeyen hükümet, Türkiye'ye proje sunmuyor, sadece para istiyor. Artık Türkiye bundan bıktı.

Son bankalar krizinde Türkiye tarafından atanan Merkez Bankası Başkanı suçlanıyor, yeterli denetim yapılmadı diye. Bu bankalar denetlenmiyor mu?

1984'ten beri aynı Merkez Bankası Başkanı. Kendileri gerekli denetimleri yaptı. Bu konuda 56 ayrı rapor var. Bunları önlem alması için Maliye Bakanlığı'na iletti. Ancak önlem alınmadı. Küçük bir ekonomiye sahip Kıbrıs'ta banka sayısını 34'e çıkaran Eroğlu hükümetlerinin bunda suçu yok mu? Banka izinlerinin altında Eroğlu'nun imzası vardır. Banka sahipleri, "Banka sayısını çoğaltmayın ve yatırım yapmamız için önlem alın" dedi. Ancak hükümet kulak asmadı. Bu insanlar yatırım yaptı. Gitti devletten teşvik de aldı. Ama hükümet nereden buldun bu parayı diye sormadı.

Kıbrıs'ta 33 off-shore banka var. Bunlar hangi amaçla kullanılıyor? Denetleme yapılıyor mu?

Bizde karapara aklama yasası var. Off-shore banka ve şirketlerin oluşması yine bir devlet politikasıdır. Çoğalmasında fayda var. Bugün Rum kesimini ayakta tutan bunlardır. Biz bunu kullanamadık. Rum kesiminde 24 bin off-shore şirket, 2-3 bin banka vardır ve devlet bundan çok iyi gelir elde eder. Onlar zarar görmüyor, biz kapatalım diye uğraşıyoruz.

Off-shore şirket ve bankalarda vergi kaçırma, kara para aklama gibi işlemler yapılıyor. Bu uygulama doğru mu sizce?

Bizde de ilk kurulduklarında kara para aklayanlar oldu ama bunlar kapandı. X ülkedeki bir işadamı genel merkez olarak burayı gösteriyor vergiden kurtarıyor. Türkiye'deki iş adamlarının çoğu Kıbrıs'takileri değil başka ülkelerdekini kullanıyor. Keşke burayı kullansalar.

Türkiye'den Kıbrıs'a yapılan yardımlar konusu, son günlerin gündem konusu. Türkiye yardımları keserse ne olur?

Bırakın para yardımını, bize "Ne haliniz varsa görün" derse Türkiye, mahvoluruz. Şu anda bunu söyleyenler kendi bindikleri dalı kesiyorlar. Türkiye bizim dünyaya açılan penceremiz. Yardım kesilirse sürünürüz.

Peki, sizce Türkiye yardımı kesebilir mi?

Hayır. Çünkü Kıbrıs'ta Türk varlığının yok olmasına izin vermez, stratejik açıdan. Bugünkü hükümet de bunu çok iyi biliyor ve şantaj olarak kullanıyor. Türkiye'nin bu şantajı bilmesi ve birşeyler yapması lazım. Burada gerçekten birşeyler yapmaya hazır bir hükümetin oluşması için, harekete geçilmeli. Yeni bir ekonomik yapı oluşturulmalı.

Peki gönderilen yardımlar nerelerde kullanılıyor?

Kamuyla ilgili yaklaşık 35 bin kişinin maaşları ödeniyor. Kendi topladığımız paralar ise hükümet tarafından iktidarın devamı için kullanılıyor.

Kıbrıs'taki ortam, yeni denetimsizlik, üretimsizlik kısacası tam bir kaos ortamı. Ülkede kaç gece kulübü var bilen yok. Bu ortam, Kıbrıs'ın meşruiyetinin kabulünde olumsuzluğa neden olmuyor mu?

Kesinlikle olumsuz etkiliyor. Kıbrıs'ta hükümetçilik oynanıyor. Türkiye gönderdiği ancak denetlemediği yardımlarla hükümetçilik oynanmasını sağladı. Mevcut durum, ne olursa olsun da bir çözüm olsun mantığını halka vermeye çalışıyor. Halk, Rum kesimiyle perişan Denktaş'a karşı kışkırtılıyor.

Peki sizce çözüm nedir?

Yeniden ekonomik bir yapı oluşturulmalı. Buna Türkiye yardım etmeli. Uzmanlar bakımından, yapılan üretimin pazarlanması bakımından, bürokratik engellerin kaldırılması bakımından. Ancak bu hükümet sorumluluk almıyor. Hep Denktaş'ı suçluyor. Burada zaten adamın ayağına taş çarpsa suçlu Denktaş. Biz söylediklerimizi yapmak için hükümete talibiz. Bunu söylediğimizde de Denktaş oğlunu politikaya, Başbakanlığa hazırlıyor diyorlar. Bu bana gurur veriyor. Denktaş gibi birinden bu dersleri almak. Ancak Başbakan'ı Denktaş değil, halk seçer.

RÖPORTAJ: Murat KELKİTLİOĞLU

 


Kağıda basmak için tıklayın.

 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...