AB'nin içindeyiz

Ülke olarak AB'ye giremedik ama, futbol olarak Avrupa'nın tam kalbine oturuverdik. Şimdi buralarda tam bir Türk rüzgarı esiyor ki, ne rüzgar...

İşte İtalya, İngiltere, İspanya, Belçika, Polonya ve Almanya'da top koşturan çifte pasaportlu 3. kuşak vatandaşlarımız...

Bunun açıklaması: Futbolda Avrupa standartını yakaladık.

İzahı: Galatasaray'ın UEFA Şampiyonu olması, EURO-2000'de Çeyrek Final'e çıkmamız vs.

Futbolumuz, içinde bulunduğu kısır döngüden kurtulmuş, Avrupa'da diğer ülkelerin ürünleriyle rekabet ediyor. Umarım bu rekabet, Türk futbolundaki kalite ve mücadele gücünü oldukça yükseltecek.

Son 4 yılda Türkiye'de kırılmadık rekor bırakmayan Galatasaray, AB'ye futbolcu ihracında da öncülük yapıyor.

Geçen sezon Glasgow Rangers'ta top koşturan Tugay Kerimoğlu, bu kıvılcımı yakan futbolcu... Peşinden Hakan Şükür, Arif, Tayfun, Alpay, Oktay... Ve daha sonra da kaleci Volkan, Osman, Mehmet Gönülaçar'la Galatasaray ikinci ihracat harekatı gerçekleştirdi. Ve Beşiktaş'tan Hikmet. Hepsi de Belçika ligine. Şimdilerde İtalya'da, İspanya'da, İngiltere'de, Polonya'da, Belçika'da, İskoçya'da ve tabii ki Almanya'da namımız yürüyor.

Bundan birkaç sezon önce Hakan'ı buradan kovardık, o gider İtalya'da biraz takılır, geri gelirdi.

Çom Şükür, şimdi parola değişti: Ölmek var, dönmek yok...

Tugay'ın transferinden önce 41 yıllık lig tarihinde Avrupa'ya toplam 18 futbolcu göndermiştik. Şimdi son bir yıl içinde ise 10 futbolcu artı Fatih Terim ve Ömer Kaner olmak üzere aslan gibi iki de teknik direktör göndermişiz.

AB'nin sınırları futbolun cazibesine dayanmıyor.

Şimdi lig heyecanı başlıyor. Hem de nasıl bir heyecan: Bir kulağımız Avrupa'da, bir kulağımız Türkiye'de. Acaba Hakan İnter'in ilk maçında nasıl oynadı? Terim'in Fiorentinası ne yaptı? Alpay, koca İngiltere'nin Premier Ligi'ne ayak uydurdu mu? Ve dahi diğerleri...

Futbolda birçok cephe açtık... Gözlerimiz yolda, her bir cepheden güzel haberler bekliyoruz...

AB ile asıl savaş yeni başlıyor...