Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Büyüme ve enflasyonBaşlığa bakıp da gayet ucuz ve sade suya tirit bir ekonomik analize hevesleneceğimi sanmayın. Herkesin bildiği şeyleri tekrar edip de ne olacak? Bir yandan ekonomik büyüme ile uğraşır, diğer yandan enflasyonu düşürmeye çabalarsanız bu ikisinin birbirine güçlük çıkaran uğraşılar haline geleceğini herkes biliyor. Ekonomik durgunluk suretiyle enflasyona bir son vermenin hayal olduğundan, tabirler arasında "stagflasyon" diye bir kelimenin yer aldığından da herkesin haberi var. Ben büyümeyi ve enflasyonu bahane ederek Türkiye'ye ilişkin hayatî bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Büyüme denilen vakıa kalkınma adı altında 60'lar Türkiye'sinin en önem verdiği uğraş idi. Çok yönlü bir meseleyi tek haneli bir rakama sığdırmayı başarmıştık. Öngörülen % 7 kalkınma hızını tutturduk mu, tutturamadık mı? Şimdilerde ise enflasyonu tek haneli bir rakama düşürme hayalini canlı tutmaya çalışıyor ve fakat enflasyon hızını tenzil etmek şöyle dursun yerinde saymasını temin için çektiğimiz sıkıntılarla boğuşuyoruz. 60'lı yıllarda büyüme ve kalkınmanın bir sisteme ilişkin, daha doğrusu bir türden ve bir derecede sosyalizmi benimseyip benimsemediğimize ilişkin bir sorun olduğu yaygın bir avuntuydu. Şimdilerde bu avuntudan mahrumuz. Enflasyonu düşürmenin elbet bazı iktisadi teknikleri var; ama bu tekniklerin hayata geçirilmesi, uygulanabilir olması için bazı sosyal unsurların harekete geçerek anti-enflasyonist politikanın dayanakları haline gelmesi gerekiyor. Bu da Türkiye'de söz sahibi güçlerin yerinden edilmesi anlamına geliyor. Aynı mesele 60'lı yıllarda da varit idi. Türkiye'nin millî pazardan güç alan bir kalkınma strateji güderek başarılı bir sonuç alması kırk yıl önce mümkündü. Millî pazardan güç almak demek millet içinden belirgin yeteneklerin her alanda söz sahibi olması demekti. Halbuki o zamana kadar millete söz geçirenler yerlerini onlara kaptırmak istemiyorlardı. Bugün de hesapları millî pazar hedefleyen bir strateji doğrultusunda yapmak suretiyle enflasyonu durdurmak, düşürmek, AB ölçülerinin altına bile indirmek mümkündür. Neden yapılmıyor? Çünkü Türkiye'de başka iş dünyasının kârlarını azamiye çıkaran zümreleri olmak üzere bütün mevki, makam, rütbe sahipleri yerlerini enflasyonun düşürülmesi uğruna katlanılacak fedakârlıklardan kurtulmuş olmaya borçludurlar. Onlar yerlerini kaybetmeyecek, kârlarını azaltmayacak ve enflasyon durmayacak. Avrupa Birliği'ne uyum hatırına yaptıkları bütün değişiklikler, bütün hazırlıklar ellerinde kalacak. Ama acaba o gün gelince bakalım kimlerin elleri, belleri, dilleri kalmış olacak?
iozel@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|