| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Bu enflasyon rakamına da şükür!..Yıllar önce, kamu bütçesinden ödenekli bir kurumun, yeni binasına taşınmasına tanık olmuştum.. Küçük bir apartmanın kiralık katlarından, bu kurum için inşa edilen görkemli binaya taşınılıyordu.. Herkesin yaşama ve çalışma alanı, birkaç misli genişliyordu.. Ama yeni bina kimseye yetmedi.. Yeni binada, büyük harcamalarla "makam odaları" döşendi.. Kaprisli bürokratlar, yeni binanın içindeki bazı duvarları yıktırıp, kendileri için öngörülen çalışma mekanlarını genişlettiler.. "Ağırlıklı özel kalemler", bazı bekleme odalarını, hizmete esas olan bürolardan daha büyük mekanlar haline soktu.. Ve yeni binada boş kalan yerler de, yeni alınan personelle dolduruldu.. Daha sonra, o yeni bina da yetmediği için, söz konusu kurum, bir binalar kompleksinden oluşan sitenin yapımına geçti.. İşte Ankara'da, şaşırarak izlediğiniz o devlet dairelerini simgeleyen devasa yapılar, bu tür gelişmelere dayalı olarak yükseliyor. Bir "memurlar kenti" olan Ankara'daki ekonomik canlılığın kaynağı, sürekli büyüyen devlet.. "Ankara müteahhitleri" diye bilinen kavramı hiç duymadınız mı? Çok pahalı bir dayanıklı tüketim malını, İstanbul'daki mağazasında satan bir tanıdığım, bu mağazanın şubesini Ankara'da açtı.. Sordum kendisine.. -Kaç tane devlet memuru, bu fiyatları verip, bu malı satın alabilir ki? Güldü, cevapladı.. -Ankara'daki satışlarımız, İstanbul'dan daha iyi gidiyor.. Devletin memurları hiç fiyata bakmadan alıyorlar bu malları.. Ya da birileri gelip, politikacılara ve memurlara, hediye alarak alış-veriş ediyorlar.. Şimdi bu Ankara, çeşitli yollarla talebi kısmaya çalışarak, enflasyonu düşürmeye çalışıyor. Her alanda, inanılmaz ölçüdeki vergilerle karşı karşıya vatandaş.. Mevduat faizleri, enflasyonun altında.. Kamu mal ve hizmetleri sürekli zam görüyor.. Uygulanan ekonomik program, hem çelişkilerle, hem tehlikelerle dolu.. Hem de, enflasyonun en büyük kaynağı olan kamu harcamalarında, bir kısılma yok.. Örneğin talep, faiz yükseltilerek kısılır.. Bu programda ise, tam tersi yapılıyor.. Çünkü amaç kamu borçlanmasının maliyetini düşürmek.. Talebi düşürmenin bir başka yolu da, döviz kurunu yüksek veya enflasyonun üzerinde tutmaktır. Bu programda tersi yapılıyor.. Döviz kuru, çıpa olarak kullanılıp, önceden belirleniyor.. Sonuçta, ithalat ucuz, ihracat kârsız oluyor.. İthal mallarına dönük artan talep de, dolaylı yollarla önlenmeye çalışılıyor.. Örneğin otomobil ithalatının, Van ili üzerinden yapılması konuşuluyor.. Ama neticede, enflasyonda bir düşüş var.. Geçen yıl yüzde 70 olan enflasyonun, bu yıl yüzde 30-35 rakamında olacağı belli gibi.. IMF ve Dünya Bankası gibi dış kaynaklar, uygulanan ekonomik programdaki akıldışılıkları, sağladıkları fonlarla (veya yeni dış borçlarla) finanse ediyorlar.. Ama kimse, Ankara merkezli devlet harcamalarını kısamıyor.. Silah tüccarlarının gözü, Ankara'nın alımlarında.. "Ankara müteahhitleri", yine politikacıların peşinde.. Bütçe açığının milli gelire oranı, yüzde 11'in altına inmiyor.. Kırmızı plakalı Mercedes'ler hiç eksilmiyor.. Memur maaşlı Ankaralılar, alış-verişlerini sürdürüyorlar.. Sonuçta, devlet değil halk küçülüyor.. Ama buna da şükür.. Enflasyon yüzde 70 yerine, yüzde 35 olabilir bu yıl.. ŞAKA
Yuva yıkma uğraşı!..
Hülya Avşar'ın mı, yoksa İbrahim Tatlıses'in yuvası mı daha önce yıkılacak? Kartel medyasının yeni eğlencesi bu.. Kim olduklarını bilmediğimiz kadınların ve erkeklerin çapkınlıkları, Türkiye'nin en önemli haberleri.. Buna da şükür.. Cinselliğe kapıldılar, militarizmi şimdilik unuttular!.. BODRUM
Kısır döngü turizmi!..
Akılsız Amerikalı turistler vardır. "Dünyayı geziyoruz" diye, dünyanın dört köşesine yayılmış Amerikan otel zincirleri içinde gezip, dururlar.. Pekin'de de, Berlin'de de, İstanbul'da da aynı yemeği yerler.. Ve otobüslerle o yabancı kenti gezerken, pencereden gördükleri o yabancı kenti tanıdıklarını sanırlar.. Bodrum'un içi değil ama, Türkbükü benzeri koylarındaki lokanta ve diskotekler, "İstanbul'u turistler" için, yukarıda anlattığımız konumda.. İstanbul'un diskoteklerinde ayakta durup, müzikle sallanan belli kesimin üyeleri, hafta sonları aynı şeyi, Bodrum'un diskoteklerinde yapıyor.. Oysa, Bodrum bu değil.. Bodrum'un içi tıklım tıklım.. Yerliler kadar, yabancı turistler de var.. Fakat bunların otomobilleri veya yatları olmadığı için, uzak koylardaki diskoteklere ulaşmaları pek zor.. Sonuçta, büyük yatırımlarla kurulan Türkbükü lokantaları ve diskotekleri, İstanbullu turistlerden para kazanmaya çalışıyor.. Bunun yetmesi de, mümkün değil.. Özetle, İstanbullular'ın bu kesimi Bodrum'a gelmiyor.. İstanbul'u Bodrum'da arıyor.
mehmetbarlas@attglobal.net
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|