![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Kıbrıs, petrol, TürkiyeKıbrıs görüşmelerini bir tür zamana yayarak çözümsüzlükle sonuç almaya çalışan Rum kesiminin planı gayet anlaşılır bir durum. Nasıl olsa top dönüp dolaşıp Avrupa Birliği'ne getirilecek, o aşamaya geldiği takdirde de nasıl bir sonuç alınacağını kimsenin merak etmesi gerekmiyor. Yeni tur görüşmelerin başladığı şu aşamada Rum tarafı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni de işin içine çekmeye çalışarak Denktaş'ın daha doğrusu Türkiye'nin manevra alanını iyice daraltmayı amaçlıyor. Bu hafta başında Rauf Denktaş gözlemci statüsünde bulunduğu İslam Konferansı'nın genel sekreteri A. Laraki ile bir görüşme yaptı. Kısa süre önce göreve gelen genel sekreterle ilk buluşmayı Kıbrıs görüşmelerinin yeni turunun başladığı sırada gerçekleştirmesi Denktaş adına iyi bir zamanlama sayılmalı. Türkiye, başının ağrıdığı hemen her uluslararası sorunlarda kendisine destek sağlayacak platformlara karşı küçümser bir eda içinde olduğu izlenimi veriyor. Hatta tarihi olarak, jeo-politik ve jeo-stratejik olarak uzak duramayacağı, kaçamayacağı doğal ittifak alanına karşı, hatta formel olarak da içinde ya da kurucusu durumunda olduğu uluslararası kuruluşlara karşı soğuk bir ilişki biçimi sürdürüyor. Bu soğukluk Türk hariciyesinin geleneksel politikasına dönüşmüş durumda neredeyse. Özellikle 1997'den bu tarafa İsrail'le girilen stratejik ilişkiler nedeniyle pek itibar etmediği arkabahçesi ile ilişkileri istese de onarılamaz noktaya doğru sürüklenmektedir. Petrol ve Türkiye'nin gerçeği
Artan petrol fiyatlarına karşı birçok Batı Avrupa ülkesinde gösterilen tepkiler, 1970'li yılların hiç de çok uzaklarda olmadığının işaretlerini vermektedir. Türkiye'nin petrol krizinin yaşandığı dönemde petrol ve Ortadoğu gerçeğini daha rasyonel değerlendirerek gerek İslam Konferansı çerçevesinde gerekse Ortadoğu'ya yönelik politikalarında bugünle kıyaslandığında daha dengeli bir ilişki sürdürdüğü söylenebilir. Ancak son birkaç yıl içinde sürdürülen politikalar, ne bölgenin ne Türkiye'nin tarihi ve jeostratejik gerçekleriyle uyuşmayan, hatta yok sayan bir irrasyonallik sergiliyor. Türkiye, başka türlü kapanması mümkün olmayan reel açıklarını, gereksinimlerini yok sayarak, tüm yumurtaları tek sepete koyan bir politika izleniyor. Petrol ve enerji açığı Türkiye'yi daha gerçekçi ve arkabahçesini gözetmeye zorluyor. Türkiye'nin siyasi yönelimleri ne olursa olsun somut gerçekleri de onu bu yönde bir politika geliştirmeye zorluyor. Birkaç yıl öncesinde 10 dolara kadar düşen petrolün bugün 28 dolara kadar çıkması karşısında Avrupa'da yaşanan şok Türkiye'yi nasıl etkiler acaba? Olası bir petrol krizi karşısında İsrail ittifakı ne gibi lojistik destek verebilir Türkiye'ye? Bastırır parayı alırsın petrolü denebilir ama bunun her zaman geçerli olmadığını biliyoruz. Türkiye bütün alternatifleri yok sayarak adeta geri dönüşü olmayan, kendisiyle tüm köprüleri atan bir politika takip ediyor. Dışardan verdiği izlenim bu. Kıbrıs konusunda İslam Konferansı'na ihtiyacı küçümsenemez. Ama Kudüs konusunda İslam Konferansı'nın yaptığı toplantıda Türkiye yoktu. Üstelik toplantının yapıldığı sırada skandal teklifle herkesi şaşırttı. Evet Türkiye'nin kendi gerçeğinden kaçma şansı yok. Petrol krizi bazıları istemese de bizi kendi somut gerçeğimize çekiyor.
aemre@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|