Geriye utanç kalacak

Zaman geçtikçe hadiselerin kaba hatları siliniyor ve geriye derin çizgiler kalıyor.

27 Mayıs'tan geriye ne kaldı?

Bir başbakan ve iki bakanın idamı, Yassıada Mahkemelerinin utanç verici yankıları...

12 Mart'tan geriye Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı kaldı.

Türkiye bugünlerde 12 Eylül'ün bakıyesini konuşuyor... İşte size bir liste:

"650 bin kişi gözaltına alındı.1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bir kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı. İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi. 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163, maddelerinden yargılandı. 98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı. 338 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı.14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurt dışına gitti. 300 kişi şüpheli bir şekilde öldü.171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi. 937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldıraya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi öldü.14 kişi "açlık grevinde" öldü.16 kişi "kaçarken" vuruldu. 95 kişi "çatışmada" öldü. 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi. 43 kişinin intihar ettiği bilidirildi."

Nedir bunlar? Kaçınılmazdı, şuydu buydu bir sürü savunma ama sonuç itibariyle ülke için bir kara tablo. Bir milyon kişiyi fişlemişsiniz, iyi mi etmişsiniz? Değdi-değmedi türünden kıyımlar yaşanmış, sonunda ülkeye toplumsal barış mı gelmiş?

ATV'de Evren'i izledim: "MGK'da Konsey üyelerinden birisine bir suikast olursa, suikast yapan örgütün cezaevindeki tüm elemanlarını öldürelim" teklifinde bulunduğunu itiraf etti. Baktım şöyle tavrına, kıvranıyor. "Evet öyle konuştuk" derken, bir ayıbı ortaya çıkmış insanın güçlüğünü yaşıyor. İşte insan böyle utanır.

Bu hadise, MHP'li Rıza Müftüoğlu'nun bir kitabındaki iddia üzerine ortaya çıktı, 12 Eylül'ün hukuksuzluk dosyasında daha bilmediğimiz neler var acaba?

"Darbeci" geri dönülmez yola çıkıp da pürüzlerle karşılaşınca gözü hukuku mukuku görmüyor demek ki...

Düşünüyorum da, bir gün 28 Şubat'ın toplumsal bakıyesi de böyle listeler halinde yayınlanacak... Belki 10, belki 20 yıl sonra... Ne kalacak geride ve kimin yüzü kızaracak?

12 Eylül'deki siyasi liderlerin Demirel'in, Ecevit'in, Türkeş'in, Erbakan'ın "gözaltı" görüntülerinden onur mu duyuyor Evren, yoksa utanç, en azından eziklik mi? Bugün "kendimizde ülkenin siyasi liderlerini gözaltına almak, tutuklamak gibi bir hakkı nasıl bulduk" diye sorgulamıyor mu kendini?

28 Şubat'tan geriye ne kalacak?

Meselâ bugün Necmettin Erbakan'a, Tayyip Erdoğan'a yapılanlar kimin göğsünü kabartacak?

28 Şubat'ın siyasi uzantısı haline gelen Demirel, Ecevit, Mesut Yılmaz ve bugünün MHP'si, aldıkları rolden onur mu duyacaklar? Daha şimdiden bir izah zorluğu çekmekte değiller mi?

Ya askeri brifinglerden geçen yargı...

312 uygulamaları...

Fişlemeler...

Binlerce öğrencinin öğretim hayatına son verilmesi.

Binlerce kamu görevlisi bayanın kıyafet yönetmeliğine uymadıkları gerekçesiyle işten atılması...

Daha bugünden bir Adalet Bakanı'nı isyan ettiren McCarthy yönelişleri, cadı avı heyecanları, yarın, bu işin aktörlerinin fazilet hanesinde mi değerlendirilecek?

Hayır!

Bakın 28 Şubat'ın generalleri, daha şimdiden, hatta dün kendilerine selâm çakanlar tarafından bile eleştiri bombardımanına tabi tutulmaya başladılar... Tıpkı 12 Eylül'ün generalleri gibi... Bunu en iyi Evren anlıyor olmalı... Anlıyor ve yazıyor: "Ne demişlerdi, ne dediler, ne diyorlar!" dizileri bu ah-vahın dökümü değil mi?