![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Gazeteler, gazeteciler ve politikacılar!.Ülkeyi yöneten, iktidarı ellerinde tutan kadroların önünde, ciddi bir ikilem vardır.. Bu ikilemi, şöyle sorulaştırabiliriz.. - Ülke, hiç gazete okumadan yönetilebilir mi? - Ülke, sadece gazete okuyarak yönetilebilir mi? Başbakan Ecevit'in, IMF yetkilisi Cottarelli'ye dönük sert uyarısından sonra, Cottarelli ve Hazine Müsteşarı Demiralp, bir basın toplantısı yaptılar.. Ecevit'in tepkisine sebep olan ve Cottarelli'ye izafe edilen sözler hakkındaki soruları, iki yetkili de aynı şekilde cevapladı.. - Bu tür sözler söylenilmedi.. Bunlar basın tarafından üretildi!. Eğer Cottarelli, Ecevit'i çileden çıkartan "işçi ücretleri", "ek vergiler" ve benzer konulardaki sözleri gerçekten söylemedi ise, bir ciddi durum çıkıyor ortaya.. - Bülent Ecevit, ülkeyi sadece gazeteleri okuyarak mı yönetiyor? Bir konu hakkında görüş açıklayan bir gazete köşe yazarı ile bir Başbakan (veya bir kamu yetkilisi) arasında çok temel konum farkı vardır.. Gazete köşe yazarı, yetkilinin sahip olduğu bilgilerin bir bölümüne ulaştığı zaman, yorumunun hammaddesini elde etmiş sayar kendisini.. Yetkili (veya Başbakan) ise, bütün bilgilere sahiptir.. Ya da, o bilgilere kolayca ulaşır.. Örneğin Ecevit, Hazine Müsteşar'ını veya Cottarelli'yi, bürosuna çağırıp, sorabilirdi.. - IMF yetkilisine atfen basında çıkan "ince ayar"a dayalı açıklamalar, doğru mudur? Eğer, Cottarelli uyarılacaksa, bu iş, o Başbakanlık makamında yapılabilirdi.. Aynı durumu, Cumhurbaşkanı Sezer'le girişilen, kamuoyu önündeki tartışmada da gördük.. Ecevit, Kanun Hükmünde Kararname'nin, Çankaya'dan geri çevrilmesini, basına "bir devlet krizi" biçiminde sundu.. Aynı şekilde, Sezer'in kendisi ile görüşmek istemediğini ve İstanbul'a gittiğini söyledi.. Açıkçası, "devlet ciddiyeti"ne değil, gazete manşetlerine oynadı.. "Sanal bir kriz" yarattı.. Bu tür sanal krizlerden, gerçeğe yansıyan durum ne peki? "Kanun Hükmünde Kararname", TBMM'de görüşülecek.. Bunu Çankaya da (veya Sezer) böyle istemişti.. IMF'ye verilen "Niyet Mektubu"nun şartlarına Türkiye uymaya devam edecek.. Cottarelli de, bunları söylüyordu.. Demirel'in görev süresinin uzatılması TBMM'de reddedilirken, Ecevit'in gösterdiği tepkileri hatırlayın.. Demirel'i "istikrarın tek şartı" gibi sunmamış mıydı? Konuya dönersek.. Gazeteler ve gazeteciler ile politikacıların ilişkileri, oldukça karmaşıktır.. Hatırlıyorum.. 1965 seçimlerinde "ortanın solu" büyük bir yenilgi almıştı.. CHP'nin tarihindeki en düşük oy oranıydı (yüzde 24) bu.. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ile bir söyleşi yapmakla görevliydim.. "Cumhuriyet"teydim.. Odasına girdiğimde, İnönü'yü bezgin ve yorgun gördüm.. - Paşam üzülmeyin, biz sizi tutuyoruz, dedim.. 23 yaşında genç, tecrübesiz bir gazeteciydim.. İnönü güldü.. - Bak sana bir şey öğreteyim.. Hiçbir gazete, hiçbir politikacıyı sürekli tutmaz.. Döneme göre, bazan tutar.. Ama sen beni seviyorsan, bu başkadır.. Gazete ile gazeteciyi karıştırma, dedi.. Şimdi Ecevit, medyanın kendisini tutar gibi görünmesine bakarak, gazete manşetlerine dayalı inter-aktif politika yapmayı, "Başbakanlık yapmak"la karıştırıyor.. Bilgi alıp, gereğini yapmak yerine, öfkeli tepkilerle, manşetlerde sanal krizler yaratıyor.. Ama sonunda Ecevit de, olgunlaşacaktır.. ŞAKA
Bu kadarı fazla..
-Erbakan hapse girecek mi? -Fazilet Partisi kapatılacak mı? Bu tür sorular gündemdeyken, Fazilet Partisi'nin yönetimi "yenilikçi"leri tasfiye etmekle uğraşıyor.. Bu da onların ayıbı!. Bizler "rejimin ayıpları" ile uğraşırken, onların yenilikçileri tasfiye etmekle uğraşması, hangi mantığa sığar dersiniz? İyi ki iktidarda değiller.. Ecevit'i bile aratabilirlerdi.. AYIP
Erbakan'a yakalama emri!..
Bravo hepimize.. Bir yanda 12 Eylül askeri rejiminde hapse giren, yasaklanan siyasi liderlere nasıl haksızlık yapıldığını söylüyoruz.. Onları Cumhurbaşkanı, Başbakan, lider yapıyoruz.. Sonra da 28 Şubat sivil rejiminde mahkûm edilen siyasi liderlerin hapse girmesi için, neredeyse alkış tutuyoruz.. Düşünebiliyor musunuz? 1994'teki konuşmasından ötürü, meşhur 312'nci maddeyle hapse mahkûm edilen Erbakan için "yakalama emri" çıkartılmış.. Jandarma, Erbakan'ın Altınoluk'taki evini aramış.. Aynı 312'den mahkûm edilen Hasan Celal Güzel de, hapse girmeye hazırlanıyor.. Bu arada, "Fazilet Partisi kapatılacak mı?" sorusu da, siyasetin gündeminde.. Fethullah Gülen de, iddianameye göre "çeteci" konumunda.. Bravo bize.. 21'inci yüzyılı, amma da farklı karşıladık.. Farklı görüşlerin olmayacağı bir demokrasi, siyasi partilerin tehdit sayıldığı bir yazılı hukuk.. Bravo bize..
mehmetbarlas@attglobal.net
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|