YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Dizi

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 


Yapamayız paşam!

TRT Genel Müdürü "Arkadaşlarımıza söyleriz, bu gece mesaiye kalırlar" deyince, Koramiral sinirlendi: "Olmaz, 'Darbe var' söylentilerinin yayılmasına neden oluruz."

Darbe, radyo ve televizyondan tüm Türkiye'ye duyurulacaktı. Koramiral Doğan Toktamış, TRT Genel Müdürü Doğan Kasaroğlu'ndan saat 00.04'de tüm vericilerin hazır olmasını istedi.

"- Bu mümkün değil paşam" dedi Kasaroğlu, "Bunu yapamayız."

"- Neden?"

"- Gece yarısından sonra radyo ve televizyon kapanıyor. Gece yayın sona erdikten sonra görevliler evlerine gidiyorlar. O saatte teknisyenlerin hiçbirini bulamayız. Benimse, tek başıma yayına geçmem mümkün değil."

Amiral sinirlendi:

"- Nasıl olmaz?"

"- Olmaz, çünkü yayına geçebilmemiz için vericilerin çalıştırılması lazım."

Amiral yardım ister gibi bakındı:

"- Nasıl olacak peki?"

"- İsterseniz vericilerdeki arkadaşları tek tek arayıp bu gece mesaiye kalmalarını söyleyeyim."

AMİRAL SİNİRLENİYOR

Amiral düşündü. Bu, darbeyi resmen ilan etmek olurdu.

"- Olmaz" dedi, "Böyle yaparsak 'Darbe var' söylentilerinin yayılmasına neden oluruz. Hayır, bu mümkün değil. Kimsenin haberi olmamalı."

"- Kimsenin haberi olmadan insanları nasıl görev başında tutabilirim? Hem radyo ve televizyonu çalıştırmamı istiyorsunuz, hem de kimsenin haberi olmamalı diyorsunuz..."

Karargah, kimse kuşkulanmasın diye hiçbir bölgeye askeri birlik sevketmemişti. Vericilerin başına asker gönderilmesi halinde sokaktaki vatandaş bile uyanabilirdi.

Durum nazikti.

Darbeciler, inceden inceye herşeyi düşünmüşlerdi ama, radyo ve televizyon vericilerinin problem olacağını hiç akıllarına getirmemişlerdi.

Kasaroğlu, vericilerin askerlerce ele geçirilip, çalışanların metazori olarak mesaiye bırakılmaması halinde radyo ve televizyonun yayın yapamayacağını bir kez daha üzerine basa basa anlattı.

Kafası karışmıştı amiralin.

"- Konseye bir danışayım" dedi.

Çıktı. Az sonra geri döndü. Sıkıntı yüzünden okunuyordu.

"- Çare nedir, onu söyle?" dedi.

"- İki şey var" dedi Kasaroğlu, "Birincisi, ben ilgili arkadaşlarıma telefon edip vericilerdeki teknisyenlerin görev başında kalmalarını sağlayacağım. İkincisi, vericileri kuşatıp, kimseyi dışarı salmayacaksınız."

"- Kaç verici var Türkiye'de?"

"- 33 tane..."

"VERİCİLERİN YERİNİ SÖYLE"

Sonrasını, Kasaroğlu gazeteci Ahmet Kahraman'a anlatıyor:

"Ben böyle deyince Amiral Toktamış, 'Şimdi vericilerin yerini söyle de asker gönderip saralım' dedi. O zaman anladım ki bu konuda hiçbir çalışmaları olmamış. Bilmiyorlar ve hiçbir tedbir almamışlar. Dedim ki, radyonun beş tane vericisi var. Şimdi bunları tek tek ezbere söylemem mümkün değil. Müsaade buyurun teknik arkadaşlarımı çağırayım. Vericilerin yerini burada, sizin yanınızda bulup söyleyelim."

TRT Teknik İşler Müdürü Doğan Erden'in Genelkurmay'a getirilmesine karar verildi.

Bu da sorundu.

Kimseye sezdirmeden, Doğan Erden'in Genelkurmay'a getirilmesi nasıl sağlanacaktı?

"DOĞANCIĞIM, ARKADAŞLAR İHTİLAL YAPACAK"

Amiral, bu konuyu da konseye danışmaya karar verdi. Aceleyle çıktı, az sonra gülerek döndü.

"- Doğan Bey'i sen arayacaksın!" dedi Kasaroğlu'na.

Gerisini Kasaroğlu'ndan dinleyelim:

"Koramiral Doğan Toktamış'ın telefonu paraleldi. Sehpadaki telefonla aradım Doğan Erden'i. Amiral de masasındaki paralelden dinliyordu. Aramadan önce beni uyarmıştı, 'Belli etmeyeceksin' diye. Numarayı çevirdim. Doğan Erden karşımdaydı. Bana söylendiği gibi dedim ki, şimdi Genelkurmay'dayım. Bir stüdyo kuruyorlar. Fakat teknik bir sorun çıktı. Görmen gerekiyor. Gelip seni alacaklar. Bu arada bir sinyal vereyim istedim. 'Gelmeden benim odama uğra, masamın gözünde sigaralar var, birkaç tane al, burada uzun süre kalabiliriz' dedim. Daha sözümü tamamlamadan amiral telefonu kapattı. Tabii bizim Doğan anlayamadı. Biraz sonra gelip içerideki general sivilden oluşan kalabalığı görünce şaşırıp kaldı. Ben hemen ayağa kalkıp, 'Doğancığım buyur, arkadaşlar ihtilal yapacaklar' dedim." (Aktaran: Ahmet Kahraman.)

Doğan Kasaroğlu ve yardımcısı oturup vericilerin yerini tek tek tespit ettiler. Amiral listeyi alıp çıktı.

Saat 23.00.

Türkiye genelindeki radyo ve televizyon vericileri askerlerce kuşatıldı. Giriş çıkışlar yasaklandı.

Sabaha karşı Türkiye "darbe" haberiyle uyandı. Ancak ufak bir aksilik olmuştu. Van'daki verici devreye girememiş, Vanlılar darbeyi geç saatlerde öğrenebilmişlerdi. Bunun nedeni araştırıldı; Van vericisi 3200 rakımlı tepede olduğu için, askerler o kadar yükseğe zamanında tırmanamamışlardı.

11 Eylül'ü 12 Eylül'e bağlayan gece darbeciler tarafından hazırlanan televizyon programı TRT Genel Müdürü'ne sunuldu.

Yayın akışı, televizyonda okunacak Milli Güvenlik Konseyi bildirilerine göre düzenlenecek; programda şarkılar, türküler ve marşlar yer alacaktı...

Bir de Devlet Tiyatroları'ndan tok sesli bir sunucu bulunacaktı MGK bildirilerini okumak için.

"- Nasıl?" diye sordu amiral.

"- Müsaadenizle arkadaşlarıma danışayım" dedi Kasaroğlu, "Bu işleri bilen arkadaşlara..."

"- Kim onlar?"

"- Muammer Yaşar, Ertan Karasu ve Haber Müdürü Özcan Vardar..."

Bu öneri de konseye gitti.

Sonuç:

"O arkadaşlar derhal evlerinden alınıp Genelkurmay'a getirilecek."

"BUNDAN SONRA SIK SIK GÖRÜŞECEĞİZ DOĞAN BEY"

Konseyin emri uyarınca üç TRT'ci, gönderilen askerlerce evlerinden alınıp karargaha getirildiler. Ardından bazı PTT'ciler alındı.

Ortalık cıvıl cıvıldı. Bir yandan heyecanla "harekat" saatini bekleyen generaller, öte yandan olup bitenlerin şaşkınlığını atamamış siviller.

TRT'ci ve PTT'ci konuklar gece yarısına doğru yemeğe götürüldüler. Yemek devam ederken, salondaki generaller "Dikkat!" komutuyla birden ayağa fırladı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve dört kuvvet komutanı gülerek salona giriyorlardı.

Evren, sivil konuklara baktı, gülümsedi.

Kibardı...

Gelip tek tek ellerini sıktı, hepsiyle ayrı ayrı ayrı ilgilendi ve hatta şakalaştı.

TRT Genel Müdürü'nün elini sıkarken şunları söyledi:

"- Ee, bak kısmet buradaymış. Burada görüşmek nasip oldu. Bundan sonra seninle sık sık görüşeceğiz."

 

Yarın : Kamerasız çıkmam

&

 


Kağıda basmak için tıklayın.




Gelmezse tevkif ederiz
11 Eylül'ü 12 Eylül'e bağlayan gece, Genelkurmay'da sessiz ama yoğun saatler yaşanıyordu. TRT Genel Müdürü Doğan Kasaroğlu, radyo ve televizyonun yapacağı yayınlar için "nazik" yöntemlerle karargahta alıkonulmuştu. Gece yarısından hemen sonra hareket emri verildi. Ülkedeki tüm kritik noktalar kontrol altına alındı. İki saat sonra darbe "resmen" duyurulacaktı.
Generaller üzgündü.
"- Bu iş Demirel'in başbakanlığına rastlamayacaktı" diyorlardı.
Evren'e göre ise, "Yapacak bir şey yoktu", biraz daha geç kalınsa, ordu değil, başka güçler devreye girecekti. Türkiye'yi o başkalarından kurtarmak için bu müdahale zorunluydu. Evvel emirde terörü durdurmak, ekonomiyi rayına oturtmak gerekiyordu.
Askerlerin büyük sıkıntısıydı ekonomi.
Hatta, gece yarısından sonra, Genelkurmay'da, "ekonomiyi kime emanet edecekleri" konusunda küçük bir tartışma bile yaşandı. Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Necdet Öztorun'a göre, bu işi Turgut Bey'den başkası düzeltemezdi. Turgut Özal ismi ortaya atıldığında diğerleri sessiz kaldılar.
"- Turgut Özal en uygun isim" dedi Öztorun.
Bu sessizlik, askerlerin daha önce Özal ismi üzerinde mutabakata vardıklarını gösteriyordu.
Devam etti Öztorun:
"- Ekonominin başına Turgut Özal'ı getireceğiz. O gerekeni yapacak."
Metazori konuk Doğan Kasaroğlu itiraz etti:
"- Özal, Demirel'in müsteşarıdır, gelmeyebilir."
Öztorun güldü:
"- Gelir geliiir... Öyle bir gelir ki... Tevkif ettirir yine getiririz."
Bu sözler Turgut Özal'a Cumhurbaşkanlığı kapılarını açarken, Orgeneral Necdet Öztorun'un da önünü kesecektir. Turgut Özal Başbakan olduktan sonra, Necdet Öztorun'la bir türlü geçinemedi. Hatta, Necdet Öztorun'un Genelkurmay Başkanı olmasını önledi.
Daha sonra, "Tevkif ettirir yine getiririz" sözünün Turgut Özal üzerinde olumsuz etki yarattığı, dolayısıyla Öztorun'u devre dışı bırakan YAŞ kararlarının bir anlamda Özal'ın intikamı olduğu söylentileri dolaşacaktı Ankara kulislerinde.


 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...