YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Gündem

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 


Tıpta işkence korkusu

İşkence olgularının değerlendirilmesinde ve tanı konulmasında Adli Tıp Kurumu'nda görevli doktorlar başta olmak üzere pekçok doktorun baskı gördüğü kaydedildi

İ.Ü. Çapa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, "Yazdıkları raporlar yüzünden soruşturmaya uğrayan, görev yerleri değiştirilen doktorların sayısı az değildir. Bu nedenle bir kısım hekimler korkudan işkence tanısı koyamıyorlar. İşkence tanısı koymak bir yana travmatik bulguları bile raporlarında belirttiklerinde değişik baskılara maruz kalıyorlar" dedi.

"Umut davası"nın sanıkları Ferhan Özmen ile Necdet Yüksel'in gözaltında işkence gördükleri için psikiyatri tedavisi görmeleri gerektiği yönünde daha önce rapor hazırlayan Fincancı, işkencenin önlenebilmesi için toplumsal bir işbölümünün gerekli olduğunu kaydetti.

'İşkenceye katılmak gibi'

Fincancı, "Adli Tıp ve İşkence Tanısı" konusunda hazırladığı raporda, Türkiye'deki adli tıp uzman sayısındaki yetersizlik, bu yetersizliği gidermek için kullanılan yöntemlerin yanlışlığı, adli tıp eğitimi almamış hekimlerin adli rapor düzenlemeleri gibi nedenlerden dolayı eksik ve yanlış raporların düzenlendiğini bildirdi.

Bazı hekimlerin bilinçli veya bilinçsizce işkenceye katıldığını öne süren Fincancı, Hipokrat andının, tüm etik ilkelerle hekimlerin bilimsel değerler ışığında görev yapmasını öngörürken, bir yandan da hekimin bu etik ilkelere karşı uygulamaların içinde yer aldığı durumlarla karşı karşıya kaldığını vurguladı. Fincancı, raporunda şu görüşlere yer verdi:

"İşkence sonucu ortaya çıkabilecek zararlar, adli tıp uzmanı veya adli hekimlik alanında çalışan bir hekimin tek başına tanı koyabileceği bir klinik tablo değildir. Değişik uzmanlık alanlarının birlikte değerlendirilmesi ve yorumlaması gereken bulgular ve uygulanması gereken birçok laboratuvar yöntemi ile bazı veriler elde edilerek tanı konabileceği gibi, işkence yöntemleri nedeniyle hiçbir bulgu saptanamaması da mümkün olabilmektedir. İşkence ve kötü muamelenin insanın güvenlik, aidiyet, adalet, kimlik ve varoluş anlamı olarak tanımlanan beş uyum mekanizmasına yönelik bir tehdit oluşturması nedeniyle, bu uyum mekanizmalarının değerlendirilmesi, işkencenin kişilerde neden olduğu zararın gösterdiği özel farklılıkların algılanması ve tanı ile tedavide çizilecek yolun bu bilgiler ışığında gözden geçirilmesinin öngörüldüğü çalışmalar ve yapılan kurumsal açıklamalar yeterince yankı bulmamaktadır."

 


Kağıda basmak için tıklayın.

 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...