YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

İrtica ile mücadele

BTK'nın irtica ile mücadele amacıyla yeni kararlar aldığını, valilere, kaymakamlara, okul yöneticilerine, müftülere, imamlara vazifeler verdiğini medyadan öğreniyoruz. Son bir hafta içinde gazetelerden derlediğim bu konu ile ilgili haberlerin özeti şöyle: İmamlar çevrelerindeki irticâî faaliyetleri müftülüğe, müftülük Diyanet'e, Diyanet de BTK'ya bildirecekmiş. İmamları da müfettişler takip edecekmiş. (Müfettişleri kimlerin, bunları da kimlerin takip edeceklerine dair bir bilgi edinemedim.) İrticacı memurların işten atılması ile ilgili yasa çıkıncaya kadar bu memurlar geri hizmetlere alınacak veya başka yerlere atanacaklarmış (sürgün). Meslekten çıkarılacak 6 bin irticacının listesi hazırmış, kara listede 1500 öğretmen, 75 imam ve 40 Emniyet mensubu varmış. Bu kapsamda, özellikle vatandaşlar ile doğrudan temasta bulunan öğretmen, imam, vakıf çalışanları ve Emniyet mensubu gibi devlet görevlileri, il ve ilçelerdeki mülki amirlerce yakın izlemeye alınacakmış. Yeni öğretim yılının başlaması ile birlikte vakıflar, özel kuruluşlar, belediyeler ve kişiler tarafından kurulan özel öğretim kuruluşları ile yurt ve pansiyonlar üzerindeki denetimler sıkılaştırılacak. İrticai faaliyette bulunanlar hakkında mevcut yasalar süratli ve etkin biçimde uygulanacak, kılık kıyafet konusunda taviz verilmeyecekmiş. İrticai faaliyetlerin finansmanını sağlayan dernek, vakıf, şirket gibi kuruluşların il ve ilçe düzeyindeki örgütlenmeleri yakından izlenecekmiş...

Görüldüğü üzere irticanın kökünü kazımak için harekete geçen yönetim çalışanların işlerine son vermekte, yerlerini değiştirmekte, sonu gelmez bir denetim (jurnal) zinciri kurmakta, irticayı destekliyor diye işinde gücünde birçok hayırsever vatandaşı tedirgin, hatta tehdit etmektedir. Bunca tedbirin, cezanın, baskının gerekçesi "irticâî faaliyetlere katılmış olmak." Şimdi her aklı, sorumluluk duygusu ve vicdanı olan insanın şu soruyu sormasının zamanı gelmiştir: "İrtica nedir, insanlar ne yapınca irticâî faaliyete katılmış oluyorlar?" Bir önemli kişiye göre irtica listesinde Fethullahçılar, Süleymancılar, Nakşibendîler, Millî Görüşçüler, Hizbullahçılar... var. Bu tesbit esas alındığında adı geçen gruplarla ilgisi bulunduğu şayi olan (söylenen) kimseler yandı demektir. Bu grupların üyelik defterleri yoktur, mesela Abant toplantısına katılanlar Fethullahçılar'la ilişkili kılınabilmişlerdir. Mevcut kanunlarda, Hizbullah dışında kalan -yukarıda mezkür- gruplarla işbirliği yapmanın veya bunlara sempati duymanın, bunları desteklemenin suç olduğu yazmıyor. Fethullahçılık diye bir şey varsa bunun bir tarikat olmadığı kesin. Süleymancılık ve Nakşibendîlik evet bir tarikattir, ancak bugün kendileri bu isimle anılan ve suçlanan kimseler resmen tarikat olarak örgütlenmemişler ve tekke açmamışlardır; şu halde onları bu bakımdan da suçlamak mümkün (hukuka uygun) değildir. Başını örteni, namaz kılanı, oruç tutanı, sakal bırakanı... irtica ile suçlayacak kadar işi çığırından çıkaranları hesaba katmazsak ortada elle tutulur, gözle görülür, kanunda yeri bulunan irtica suçunun tanımı şundan ibaret kalmaktadır: "Rejim düşmanlığı, demokratik laik cumhuriyeti değiştirmek için faaliyet göstermek." Bu faaliyetlerden hangilerinin suç teşkil ettiği konusu da o kadar açık ve üzerinde anlaşma sağlanmış bir husus değildir. Mesela birçok demokratik ülkede rejim aleyhinde konuşmak, yazmak, propaganda yapmak suç değildir; bizde de fikir suçunun ortadan kaldırılması için ciddi talepler vardır.

Eğer Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti ise ancak "zor kullanarak rejimi değiştirmek üzere örgütlenmeyi ve faaliyet göstermeyi" suç sayabilir, bu yoldan rejimi şeriatla değiştirmek isteyenlere de istiyorsa "mürteci" diyebilir. Bunun dışında kalan bir düşünce ve faaliyet, hukukun suç saydığı bir irticâî faaliyet değildir. Herkesin kendine göre bir irtica tarifi yapıp bu çerçeveye girenleri suçlaması ve bununla da kalmayıp huzur ve ekmekleri ile oynayarak cezalandırması ormanlarda olabilir ama bir hukuk devletinde olamaz, olmamalıdır.


17 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Hayrettin Karaman

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...