İki kitap bir insan

Yakın tarihi ya da daha doğru bir deyimle, genç cumhuriyetin hikayesini öğrenmek ve bugün içinde bulunduğumuz siyasal paradigmayı kavrayabilmek için müracaat edilebilecek kaynaklar zannettiğimiz kadar zengin değil. Koskoca "resmi tarih külliyatı"nı bir kenara bırakırsanız, geriye samanlıkta iğne aramak kadar güç bir araştırma yükü çıkıyor. Yaşadıklara döneme tanıklık edenlerin ya da dönemin tanıklarını konuşturanların ortaya çıkardıkları eserler de bu yüzden önem kazanıyor. Usta gazeteci ağabeyimiz Mehmet Barlas'ın yeni çıkan iki kitabı yakın tarihi anlamak isteyenlerin zihinlerindeki boşlukları doldurmak için bulunmaz belgeler sunuyor. Kitaplardan ilki, "Türkiye'de Darbeler ve Kavgalar Dönemi." Doğrusu, Türk siyasetini tarif etmek için "darbe" ve "kavga"dan daha işlevsel anahtar kelimeler olamazdı. Barlas, bu kitapta Atatürk ile İnönü'nün dostluğunu ve mesai birlikteliğini noktalayan tarihi anın öyküsünden başlayıp 27 Mayıs sonrasına ve çok partili dönemin CHP iktidarına kadar yaşanan soluk kesici olayları anlatıyor. Okurlar da kitabın bir gazeteci kaleminden çıkmasının avantajını yaşıyor. Çünkü kitapta, Celal Bayar ve Turan Güneş'le yapılmış mükemmel söyleşiler yer alıyor. Atatürk'ten Bayar'a, İnönü'den Menderes'e Ecevit'e kadar liderlerin siyasi kimlikleri ve insani zaafları bir arada anlatılıyor ve ortaya başka bir açıdan Cumhuriyet tarihi çıkıyor.

Ve, "Turgut Özal'ın Anıları"... Üçüncü baskısı yayınlanan Özal'ın anıları, 28 Şubat karanlığını aydınlatmak için bulunabilecek en önemli enerji kaynağı! Kitapta, Barlas'ın merhum Turgut Özal'la, özellikle hayatının son dönemlerinde yapılan sohbet ve röportajlarla, Özal imajını üreten önemli belgeler yer alıyor. "Turgut Özal'ın Anıları" hem Özallı yılları yaşayanların hem de bir sonraki kuşağın okuması gereken önemli bir eser.

Barlas'ın bildiğimiz akıcı üslubuyla bir solukta okunacak nitelikteki iki eser, bugünü anlamak ve Türkiye'nin demokrasiye ihtiyacını kavramak için tarihî malzemeleri birarada sunuyor.
(Birey Yayıncılık 511 33 69)

Taşrada bir siyaset şövalyesi

Fazilet Partisi, sancıları kongre sonrası giderek artan bir parti. Bir yandan önümüzdeki ay sonuçlanması beklenen kapatma davasının sonucu beklenirken bir yandan da teşkilat tasfiyeleri yaşanıyor. İşin siyasi yönü bugünkü konumuz değil ama, Genel Merkez tarafından görevden alınan Diyarbakır İl Başkanı Fehmi Uyanık'ın "dürüst, komplekssiz ve medeni" tavrının altının çizilmemesi de haksızlık olur. Fehmi Uyanık, yüksek bürokrasi tecrübesine, inandığından zerre kadar sapmamayı esas alan politika anlayışına, en önemlisi de hayat tecrübesini siyasetin karmaşası karşısında ustaca değerlendirme becerisine sahip bir portre. Uyanık gibi değerlerin hem yerel hem de merkezi siyasete sağlayacağı katkılar var. Diyarbakır gibi, her açıdan istim üzerinde olan bir ilde böylesine tecrübeli ve "babacan" isimlerden yararlanmanın yolunu bulmak gerekiyor. Çünkü siyaset artık, merkezden aşağıya kadar her aşamada "koalisyonu" zorunlu kılıyor.