Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Farklı bir göstericiYılmaz Erdoğan, o yakıştırmaya katılıyor musunuz bilmiyorum ama, "Öteki Türkiye"den geliyor, Hakkari'den. Beyazıt Öztürk ve Cem Yılmaz gibi şovmenler ise "Beyaz Türkler"den kabul ediliyorlar. Ancak, 90'lı yılların toplumsal bir fenomeni olan "şovmenlik" sözkonusu olduğunda Hakkarili Yılmaz Erdoğan ve İstanbullu Cem Yılmaz sanki zımni bir anlaşmayla birbirlerine bağlanmış gibi ortak bir duyarlıktan kalkarak hareket edebiliyorlar. Beyazıt bu ikilinin yanında biraz sönük kalıyor. Zekası diğer ikisi kadar atak ve cazip değil. Onun için de gösterilerinde metinlere sadık kalıyor. Ne Cem Yılmaz'ın hazır cevaplılığı, ne de Yılmaz Erdoğan'ın doğaçlama gücü var onda. Cem Yılmaz'la olan "ittifakına" rağmen Yılmaz Erdoğan'ı Cem Yılmaz'dan ve Beyazıt Öztürk'ten ayırıp "Öteki Türk" yapan unsur büsbütün ortadan kalkmıyor elbette. Sanatın içinde ve onun sorunlarına ciddiyetle eğiliyor. Doğu'yu anlatan filmlerin "Doğu insanı" imajını cahilce ve ön yargılı bulduğunu açıklamıştı bir keresinde. (Bu babdan olmak üzere, türünün şaheseri kabul edilen "Züğürt Ağa" filmini bile topa tuttu.) Sonra her Anadolu genci gibi içli bir kişiliği var. "Kayıp Kentin Yakışıklısı" adında bir şiir kitabı bulunuyor. İşkenceye "solcu olmadan" karşı çıkıyor. "Dünya görüşüm yok" diyor; ama toplumun ve insanların sorunları hakkında dünya görüşü olanlardan daha duyarlı. Yılmaz Erdoğan, bu günlerde Türk sinema tarihinin en büyük bütçeli filmi olan "Vizyontele"yi çekmek için Van'da bulunuyor. 2 milyon dolara mal olacak ve 2001 Şubatı'nda vizyona girecek Vizyontele, televizyonun toplumumuzda işgal ettiği yer(ler) hakkında bir irdeleme filmiymiş. Bakalım hangi perspektiften girecek olaya, nasıl kotaracak eleştiriyi. Göreceğiz.
syusuf@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|