MHP neyin kararını verecek

SEKA arazisini bedelsiz olarak Koç-Ford ortaklığına vermesi nedeniyle Mesut Yılmaz'ın Yüce Divan'a gönderilebilme ihtimali üzerine sürdürülen tartışmalar, nasıl kurumsal bir yolsuzluklar cumhuriyetine dönüştüğümüzü belgelemektedir. Ecevit'in, "Koalisyondaki güven ve dayanışma ortamının yalnız hükümet düzeyinde değil, TBMM'de de devamı gerekir. Güven gölgelenirse Türkiye bundan ağır zarar görür" sözleri de bu dönüşümün adeta bir ilanıdır. Yetmezse, 'zanlı' durumunda olan Mesut Yılmaz'ın sözkonusu olan kendi durumu değilmiş gibi, "Suçu gösteren somut deliller getirin ve o zaman da ortaklıktan ayrılın" cümlesi vardır. Yılmaz, zımmen "Burada yolsuzluk olur. İşine gelmiyorsa sen ayrıl" der gibidir.

İstikrarın yeni tanımı: Yolsuzluk

Bu cesaret şaşırtıcıdır ancak, Türkiye'nin son üç hükümetinin varoluş ve yaşama kriterleri hatırlandığında uzun sürmeyecektir. Ecevit, Yılmaz ve onlara eklemlenmiş medya ile muhtelif hükümet destekçisi odakların ağızlarına sakız ettikleri "istikrar" artık, Türkiye Cumhuriyeti'nin vazgeçilmez ilkelerinden birisi olmuştur. 54. hükümetin dağıtılma gerekçesi olarak belleklerde yer eden bu unsur, ardından gelen mecalsiz hükümetlerin ayakta durmasını sağlamıştır. 55 ve 56. hükümetler döneminde istikrar "demokrasi karşıtlığı" ile eşdeğerdi. Dolayısıyla da demokrasi talebi istikrarsızlığı çağrıştırıyor ya da bilfiil getiriyordu. 57. hükümet döneminde ise istikrar, içinde kanunsuzluğun birkaç çeşidini barındırmak gibi yeni bir içerik kazandı. Önce, Demirel'in görev süresinin uzatılmasında baş gösteren gizli oy-açık oy tartışmasında Ecevit'in önerdiği anayasa ihlali. Ardından da SEKA yolsuzluğu sonrası ortaya çıkan "birlik beraberlik baskısı..."

Ecevit'in mesajının yansıması

Yılmaz'ın SEKA ya da başka bir iddiadan yargılanmasını ülkede istikrarı bozan bir gelişme olarak varsaymak, doğal olarak hükümetin idare ettiği dev bütçelerin ve bu bütçeler üzerinden tahakkuk eden binlerce işlem üzerindeki denetimi psikolojik olarak kıracaktır. Bu hak Yılmaz'a tanınırsa diğer iki ortağın geçmiş ya da geleceğe yönelik idari işlemleri için de karine teşkil edecektir. Şu halde; imajı, hatta kendisi ne kadar "dürüst" olursa olsun Ecevit'in sisteme verdiği gerçek ve kalıcı rengin "yolsuzlukla mücadele istikrarı bozar" mesajı olduğu apaçıktır. Mesaj bu olduğu içindir ki, hükümet devam ederse üç ortağı birbirine yaklaştıracak en mahrem şeyin, üçünün de gizlenmesi gereken ve ancak üçü bir arada olduğu takdirde muhafaza edilebilecek sırlar olduğu kanaati pekişecektir.

MHP'ye yapılan çağrı

SEKA olayı, istikrarın yolsuzluklarla mücadelede yasaları hiçe sayarak yakalanacağının kamuoyuna ilanına vesile olmuştur. MHP yönelik çağrının temel mesajı da bu düzene çomak sokmak şöyle dursun, bir an önce uyum sağlaması direktifidir.

Bahçeli ve arkadaşları Genel Kurul'da "öyleyse biz yokuz" ya da "neden olmasın" seçeneklerinden birini işaret edeceklerdir.

İşte bu nedenle, Bahçeli'nin hükümet protokolünü hatırlatan dünkü sözleri, "Hükümetimiz... organize suç örgütleriyle, çetelerle, yolsuzluklarla mücadeleyi her türlü yasal imkan ve vasıtalardan yararlanarak sürdürmeyi öncelikli görevleri arasında saymaktadır" cümlesi umut vericidir ve herhalde bağlayıcıdır da.

SEKA oylaması, 57. hükümetin ve siyasete dayattırılan istikrar yutturmacasının ilk ciddi sınavıdır.