YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Namaz

Namaza niyet eden mümin kişi için içi-dışı temiz olmak mecburiyettir. Namaz ancak bu temizliğin içinde yeşeren bir samimiyettir.

Kıyam tam bir saygı ve sükunettir.

Rüku ve secde mutlak bir teslimiyettir.

Namaz diz çöküp, el açıp dua etmektir.

Namaza durduğum zaman bu ânı bana nasip eden, beni huzuruna kabul eden Cenab-ı Hakk'a şükrediyorum. Şükür ve sevinç içinde kalbim kabarıyor, bu hissiyat ile sarsılıp ağlıyorum.

O anda başka bir işte, yerde, konumda olabilirdim değil mi?

Hayır ama; işte burada, namazdayım.

Böylece tarifi zor bir hale geçiyorum. Beni kuşatan şartlardan, zamandan ve mekândan kurtuluyorum. Bu tam bir mahremiyet; Yaradan ile başbaşa kalma vaktidir. Her türlü niyaz, iç dökme, itiraf, istek ve yakarış yağmur gibi yağıyor. Yükseliş ve mirac.

Namaz müminin miracı değil mi?

Vecd hali sona erip yeniden fani varlığa avdet edince; hayret, haşyet, huzur, arınma, güçlenme ve sorumluluğu yüklenme ile mest kalıyorum. Kurda kuşa, börtü böceğe, insanlığa ve bütün kainata şefkat, merhamet ve hürmetle bakıyorum. Affın müjdesi, Hz. Peygamber'e yoldaş olma neşesi içimi umutla dolduruyor.

Bu umudun coşkusu ile çıkıyorum namazdan.

Keşke bütün namazlarım böyle olsa.

Hayfa ki, binde biri bile değil.

Namazın hakkını verememiş olmanın ızdırabı benliği kasıp kavuruyor.

Korku ve yeis umudu silip süpürüyor. Benim namazlarım; o dünya telaşı ile yatıp-kalkıp, alelacele bitiveren namazlarım, hesap günü yakama yapışmayacak mı?

Bu defa dönüp namazın iyisi-kötüsü olmaz diyerek o gülümseyen umudu imdada çağırıyorum. Üzerime düşeni yapmaya, karınca-kaderince davranmaya çabalıyorum. Gez-göz-arpacık deyip tetiğe basıyorum. Kurşunun hedefe varması ayrı bir kader. Bir vakitten ötekine varıncaya kadar dokuz canlı nefis önüme ne tuzaklar kuruyor. Ve ben bunlardan birini geçsem ötekine düşüyorum.

Böylece yıkıla-yapıla bitiyor ömrüm.

Keşke bu suları geçip, bu dağları aşıp, iki namaz arasındaki vakti yekpare bir zikre, daim huzurda kalan bir kalbe bağlayabilsem. Yoksa şüpheye, vesveseye düşmemek yeğdir; namazım tam ve tekmil kusurdan azadedir mi desem. Böyle bir benlik ile lebâleb dolup gergin gönlümü gevşetiversem. Bu daha beter bir şey değil mi?

Ne yapmalı?

En iyisi bir kuru yaprak misali Mızraklı İlmihal'in rüzgârına teslim olmak, onun ifadesi üzre kalkıp namaza durmak. Böyle bir hamle Rabbimizin sonsuz rahmetinden nasibini mutlaka alır.

Alır...

"Ezan-ı Muhammedi okundukta İsrafil aleyhisselâm Sûr'a üfürüyor deyu,

Ve abdeste kalkarken kabrimden kalkıyorum deyu,

Camiye giderken mahşer yerine gidiyorum deyu,

Müezzin ikamet edüp cemaat saf tutarken, bu mahşer meydanında yüzyirmi saf olup, seksen safı bizim Peygamberimiz'in ve kırk safı sair peygamberlerin ümmetleri olsa gerektir deyu,

İmam Fatiha'yı okurken sağımda cennet, solumda cehennem, ensemde Azrail, karşımda Beytullah, önümde kabir, ayağımın altında sırat vardır deyu,

Acaba benim sualim âsan, ettiğim ibadet başıma tâc ve yanıma yoldaş ve kabrime çerağ olur mu deyu,

Tefekkür etmeli."


7 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...