YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Zaman yolculuğu

Işık hızının bilinenden daha yüksek olduğunun laboratuvar şartlarında ispatlanması üzerine, konuya azbuçuk ilgi duyanların dilinde dolaşan bir söz var: "Zamanda yolculuk mümkün olabilecek mi?" Fizik hocalarına soruyorlar... Fizikçiler de çok "kesin" cevaplar veriyor: "Olabilir de, olmayabilir de..."

Aslında fizikçileri boşverip Hüseyin Gülerce'ye sormak lazım. Ya da Zaman'dan bir başka arkadaşa.

Çay parasını kim verecek?

Polis, amme hizmeti yapıyormuş. O yüzden, kahvede içtiği çayların parasını vermezlermiş.
Ekip otosu kahvenin önüne yanaşıyor. Dört polis iniyor. Ellerinde paketler. Ekmek, peynir, kaymak, bal...
Gazete masaya serilirken çaylar geliyor. Dışarıda esaslı bir yağmur.
İçlerinde en iri ve en yaşlı olanı heybetle çöküyor masaya. Hakim bir edayla yanaşıp kuruluyor sofraya. Kahvaltı yapıyorlar. Çaylar tazeleniyor. Sigaralar yakılıyor.
Telsiz cızırtıları yağmurun sesine karışıyor. Kaşık şıkırtıları kahvedeki külhanbeylerinin muhabbetini çoktan kesmiş. Herkesin kulağı polislerin konuşmasında.
*
İçeriye, yağmurdan hızla kaçıp giren ve arkadaşlarına hararetle selam veren biri, ayaküstü iki kelam ettikten sonra, "Haydi eyvallah" diyerek ayrılmak istedi. Diğerleri itiraz etti.
- Ne bu acele? Otur da çay içelim.
- Arabanın kapılarını kapatayım o zaman.
- Bir şey olmaz canım. Kalsın ne olacak?
Oradan iri yapılı polis lafa karıştı.
- Valla hiç belli olmaz arkadaş! Benim arabayı bile soydular geçenlerde. Teybi alıp gitmişler.
Arabasını kilitleyip gelen adam oturmak üzereyken, polisler kalkıyordu. Kahveciye "Eline sağlık ağa" dediler ve çay paralarını ödemeden çıkıp gittiler.
Yağmur devam ediyordu.
Kahvedekilerden biri (en genç olanı) polislerin para vermeden gitmelerini anlayamamıştı. Böyle bir şeye ilk defa rastlıyor olmalıydı.
- Çayların parasını vermediler...
Diğerleri de onun şaşırmasına şaşırdı.
- Vermezler.
- Hiç mi?
- Hemen hemen.
Kahveci alışkındı. "Bu işler böyle" diyordu... "Fırından ekmeği, marketten peynir ve balı da bedava almışlardır."
- Allah Allah... Neden?
İhtiyarlardan birisi, ilk defa söze karıştı.
- Polis amme hizmeti yapıyor, delikanlı.

Delikanlı, polislerin para ödememesi kadar, kahvecinin ve müşterilerin o durumu kanıksamasına da hayret etmişti.

- Ne yani, dedi, onlar amme hizmeti yapıyor da, biz ne hizmeti yapıyoruz?

Kahvede bulunanlar, bugüne kadar hiç bu şekilde düşünmemişlerdi. Belinde silahı, jopu, kelepçesi, kafasında şapkasıyla gelip çay içtikten sonra "Eyvallah" deyip giden polislerin çay parası ödememelerine alışmışlardı. Polisler de bu alışkanlıktan çok memnundular. Ve alışmışın kudurmuştan beter olduğunu hepsi biliyordu.

Çevre hepimizin

Çevre ve Kültür Kuruluşları Dayanışma Derneği (ÇEKÜD), Dünya Çevre Günü münasebetiyle bir konferans düzenledi.

Konferansa, Çevre ve Millî Eğitim eski bakanlarından Vehbi Dinçerler konuşmacı olarak katıldı. Çocuklarımıza yaşanabilir bir çevre bırakmanın, ancak gönüllü kuruluşların gayretleriyle gerçekleşebileceğini bildiren Dinçerler, hantal devlet işleyişini harekete geçirecek en büyük gücün sivil toplum örgütleri olduğuna dikkat çekti.

Topkapı Eresin Otel'deki toplantı sonunda, ÇEKÜD' ün ilk sayısını çıkardığı 'Erguvan' adlı çevre ve kültür bülteni dağıtıldı.

TİLKİ MASALLARI

Tilkiye sormuşlar "Tavuk yer misin?" Tilki gülmüş; "İnternetteki anketim yüzde 50 'ye', yüzde 50 'yeme' diyor. Bu durumda ancak yarısını yiyebilirim. Kalan kısmı da paket yapın lütfen."

Sofu, Sofi, Sufi

Bir kitapçı, tezgâhtara şöyle sesleniyor:
"Oğlum oradan bir tane 'Sofu'nun Dünyası' kitabından getiriver."
Yağdı yağmur, çaktı şimşek...
Şair olamadı gitti eşşoğlu eşek!

Mesut Bey'in "en"leri

Başbakanlığı döneminde Seka arazisini "Bedeli neyse verelim de alalım" diyen Ford Otosan'a "Aramızda arazi bedelinin lafı mı olur canım... Boşverin parayı, alın gitsin" deyip bedava veren Mesut Yılmaz'ın bu hareketini yasalara aykırı bulan MHP'liler, ufak çaplı bir hükümet krizine yol açtı.

Vatandaş şimdi hem MHP'yi, hem de Mesut Yılmaz'ı merakla takip ediyor. Bazıları da 'çok yakın' takipte. Bizim gazeteden Mustafa Kartoğlu, Mesut Bey'in en çok sevdiği şeyleri araştırmış.

En sevdiği deniz: Akdeniz
En sevdiği banka: Akbank
En sevdiği burç: Akrep
En sevdiği eşya: Tarak
En sevdiği huyu: Merak
En sevdiği taşıt: Uçak
En sevdiği lider: Ehud Barak
En sevdiği çiçek: Zambak
En sevdiği ağaç: Akasya
En sevdiği şarkı: Akşamlar, akşamlar
En sevdiği yetenek: Taklit
En sevdiği meyve: Avakado
En sevdiği hayvan: Çakal
En sevdiği proje: Mavi akım
En sevdiği karakter: Kakılmış
En sevdiği giysi: Frak
En sevdiği şovmen: Beyaz

DÜNKÜ ZEKA SORUSUNUN CEVABI VE DAHA MÜTHİŞ BİR SORU İÇİN YARINI BEKLEYİN.


Faks: +90 (212) 613 14 92 - 93
7 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...