Türkiye'nin birikimi... | ||
|
ŞekilcilikGençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü geçenlerde "kravat" takmadığı için Halil Mutlu'yu azarladı: "Koca şampiyonsun giyimine dikkat et, kravatın nerede?" dedi. Ülkemiz ne çektiyse "şekilci insanlardan" çekmiştir. Ayakkabısı biraz topuklu olana hemen türlü türlü lakaplar takılır. Bıyık bile Türkiye'de bir şeklin bir düşüncenin simgesi sayılır. TV programlarına çıkanlar daima "grandtuvalet" olmak zorundadırlar. Onların "kafa yapılarına" değil giyim-kuşamlarına bakılır. Hırvat askeri giyimlerinden dünyaya yayılan kravatı taksak ne olur takmasak ne olur? Temiz pak giyindikten sonra Clinton gibi kravatsız dolaşan Halil Mutlu'yu azarlamağa çalışmak kime ne kazandırır! Kendilerini ilme veren yüksek okullarda okumuş bayanlar genellikle aktris gibi giyinmekten kaçınırlar bu yüzden de onlara hemen "rüküş" lakabı takılır. Şekilciyiz ya yeryüzünde en çok yüzünü dudağını boyayan gözlerine rastık sürme çeken hanımlar Türkiye'dedir. Türkan Şoray'ın filmlerde boya küpüne girmesi normal hayat tarzı sanılmıştır. "Başını ört başını aç" kavgası da şekilciliğin en belirli örneklerindendir. İsteyen başını açmalı isteyen örtmeli bunun yasası mı olur!.. Halil Mutlu'nun yaptığı işe elde ettiği başarıya bakılması gerekir. Ben dünyanın pek çok ülkesinde tv programlarına şortla çıkan profesörler gördüm onların düşüncelerini süzenler giyimlerine bakmıyor onları kınamıyorlardı. Bu bakımdan muhteşem Halil kravat taksa ne olur takmasa ne olur. Böylesine üstün bir sporcunun kalbi kırılır mı? Harun Doğan gibi bir dünya şampiyonunu güle-oynaya yok edenler, böyle davranışlarda bulunabilirler. Bu tarz sadece spordan anlamayanlarla şekilcilere özgüdür.
agumus@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|