YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Mapushane çeşmesi

Hükümetin af ısrarı devam ediyor; konu Meclis'in âcil gündemine girdi bile. Ortaklar diğer partilerle de mutabakat arayışında; bayrama kadar sürecin tamamlanmasına ve cezaevi kapılarının Ramazan'ın son günlerinde açılmasına muhakkak gözüyle bakılıyor...

'Af' netameli bir konu; dört duvar arkasında çile dolduran onbinlerce insan ve onların 'kader mahkumu' olduğuna inanan aileleri ile yakın çevreleri kadar, yüzbinlerce mağdur ve yakını da "Af" denildiğinde kulak kabartma ihtiyacı duyuyor. Af etseniz bir türlü, af etmeseniz bir başka... Bu sebeple, 'genel af', gerçekten çok nâdir ve ancak mâkul durumlarda başvurulması gereken bir yoldur...

Hükümet, bu yüzden, çıkartmak istediğinin bir 'genel af' olmadığını özellikle vurgulama ihtiyacı hissediyor. İstisnalar sebebiyle affa rağmen cezalarını sürdürecekler de olacak muhakkak; ancak yine de planlananın çok geniş kapsamlı bir af olduğu anlaşılıyor. Sorun da zaten şu soruda yatıyor: Aftan kimler yararlanacak, kimler kapsam dışı bırakılacak?

Kamuoyunun hassas olduğu konular var; o konularda affı akıldan bile geçirmemek gerekiyor... Bunların başında 'çete' suçları, örgütlü mâlî suçlar geliyor. Susurluk'ta ortaya saçılan pisliklerin fâilleri devletten anlayış görmeye devam edecek ve af kapsamı içine alınacaklar mı? Devletin (daha doğrusu milletin) on milyarlarca dolarını çeşitli finansal soygun yöntemleriyle hortumlayanlar yakalarını adaletin pençesinden kurtaracaklar mı? Baklava çaldığı için gasptan altı yıl yiyen çocuklar, duvara ideolojik slogan yazdığı için veya Meclis'te pankart açtığı için mahkum olan gençler tamam, ama işkenceciler de af edilecekler mi?

Affın gerçek anlamda sevinç kaynağı olabilmesi, mağdurların bile sessiz kalmasını sağlayabilmesi için âdil temeller üzerine oturması gerekiyor; Meclis'in yapması gereken o adaleti sağlamak işte... Bunun için de, henüz işe başlarken, bir kaç temel ilke tespit etmesinde yarar var...

Her şeyden önce, Türkiye'nin "AB adayı ülke" statüsü kazanması önemli; affı bu moral zemin üzerine oturtmak pek yanlış olmaz. O zemin üzerinde ölçü bulmak da kolay: Türkiye'nin uyum sağlamayı taahhüt ettiği Kopenhag kriterlerine aykırı 'suçlar' yüzünden cezaevlerinde yatanlara öncelik verilmeli. 'Fikir suçu' kavramına, 'siyasi haklardan mahrumiyet' gibi çağdışı bir cezaya, sadece sonuçlarını ortadan kaldırarak değil, o fiilleri suç olmaktan çıkararak da, son vermek şart... Af yasası öncelikle bu amaca hizmet etmeli...

Bir yandan af hazırlığını sürdürürken bir yandan da KHK ile yapılamayan memuru fişlemeyi ve keyfi sebeplerle görevinden etmeyi amaçlayan bir yasa çıkarmaya çalışmak ciddi bir çelişki. Mahkemelerin verdiği kararları yok saymak anlamına gelen afla onbinlerce insan salıverilirken, iki müfettişin muhtemelen yukarıdan gelen telkinler ve ihbarlarla harekete geçip yazacağı iki satırlık bir raporla memurların huzuru kaçırılacak... Bu çelişki manzarası af ile yapılmak istenenin meşruiyetini de sakatlıyor. Bundan vazgeçmek gerekiyor...

Aslına bakılırsa, son üç-beş yılımızı bizden çalan 28 Şubat süreciyle irtibatlandırılabilirse daha derin bir anlam kazanabilir af... Vehimler yüzünden eğitim hakları ellerinden alınan binlerce insanı sıralarına döndürecek bir anlayış değişikliği mutlaka düşünülmeli... Çağdışı bir zihniyetin 'ayrımcı' politikalarına hedef yaptığı meslek okulu mezunlarının üniversite sınavlarında yeniden 'eşit' hale getirilmesi, bununla paralel gerçekleştirilecek affa yeni bir anlam kazandırabilir... Hatalı kararlarıyla mağdur ettiği insanlardan af dilemeye de ihtiyacı var devletin...

Af, her bakımdan hükümeti ve siyasi partileri aşan bir girişim; bu sebeple de Meclis'in yetki alanında bulunuyor. Meclis, bu yetkisini, hükümetlerin ve partilerin kendi çıkarlarına göre belirledikleri dar alanın çok ötesinde kullanma becerisini gösterebilmeli...

Bakalım, netameli af konusunu yüzümüze gözümüze bulaştırmadan çözmeyi becerebilecek miyiz?


12 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...