YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Gündem

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 


Gazetecilik baba mirası

Baba mesleği gazeteciliği tam 40 yıldır sürdürüyor

Mehmet Barlas 1960'lı yılların başını çok bilinçsizce geçirdiğini düşünüyor. "Müthiş bir sağ-sol kavgası. Eğer daha bilinçli geçirebilseydim bu dönemi, belki kamplaşmalara karşı koyardım, mücadele ederdim. Örneğin Sovyet modelinin bir balon olduğunu 70'lerin sonunda gördüm. Sosyalizmin sihirli bir anahtar olmadığını ancak 1970'lerin sonunda görebildim. ABD ve Sovyetler'in kendilerine bağlı uydu ülkeleri kullandıklarını, sömürdüklerini gördüm. Sovyet Bloku ülkelerini gezip gördüğüm için biliyordum. O yıllarda yaşanan olaylar meğer içi boş bir sistem kavgasıymış. Eğer Türkiye serbest pazara ve özelleştirmelere 1950'lerin başında geçseydi çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum."

40 yıllık bir gazeteci. Neredeyse yarım asra yakın bir zamandir gazetecilik yapıyor. 1942 yılında Ankara'da doğan Mehmet Barlas, Milli Şef döneminde İktisat ve Ticaret ile Devlet Bakanlığı yapan gazeteci Cemil Sait Barlas'ın oğlu. Baba Cemil Sait, CHP içinde totaliter eğilimleriyle öne çıkan Recep Peker'e karşı 31'ler hareketi içinde yer aldı. 1951-1959 yılları arasında Son Havadis ve Pazar Postası'nı yayınlayan Cemil Sait, 1960-1961'de CHP kontenjanından Kurucu Meclis'e girdi. Bir süre de CHP'nin yayın organı Ulus'ta yöneticilik yaptı. Gazetecilik mesleğini babasından öğrenen Mehmet Barlas ilköğrenimini babasının milletvekilliği nedeniyle Ankara'da Mimar Kemal İlkokulu ve Namık Kemal Ortaokulu'nda tamamladı. Ankara Atatürk Lisesi'nde iki yıl okuyan Barlas, İstanbul Atatürk Lisesi'nden mezun. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren Barlas, Pazar Postası, Son Havadis, Cumhuriyet, Günaydın, Milliyet, Güneş, Tercüman, Hürriyet, Sabah gazetelerinde yönetici ve köşe yazarı olarak çalıştı. TRT Haber Dairesi Başkanlığı'nın yanısıra Star, ATV ve TGRT'de programcılık ve yorumculuk yaptı. 1976'da Abdi İpekçi'den boşalan Uluslararası Basın Entitüsü (IPI) Yönetim Kurulu'na seçilen Barlas evli ve iki çocuk babası.

1975'te Antalya Topçu Alayı'nda askerlik görevini yapan Barlas 1977'de bir süre ara veriyor gazeteciliğe ve bir matbaa kuruyor. Matbaacılık 3 yıl kadar sürüyor. 28 Şubat 1997'ye kadar Türkiye'nin en büyük gazetelerinde başyazarlık, yayın yönetmenliği yapıyor. 28 Şubat süreci Barlas'ı da derinden etkiliyor, "28 Şubat'ta Türkiye'nin kaderi gibi benim de kaderim değişti. Sabah'taki yazılarım kesildiği gibi TGRT'deki yorumculuk da bitti. 28 Şubatı susturulmuş olarak geçirdim" diyor. Gazetecilik mesleğinde en büyük şokunu Cumhuriyet'in Yayın Yönetmeni Ecvet Güresin'in işine son verildiğini bildiren mektubun odacıyla iletilmesiyle yaşıyor.

Mehmet Barlas'ın baba tarafı Gaziantepli, Türkmen. Annesinin annesi ise Kafkasya kökenli, Çerkez. Annesinin babası Kırım Tatarları'ndan Şahin Giray ailesine mensup bir Osmanlı subayı. "Büyük dedelerimin çoğu devlette ya da yerel yönetimlerde görev yaptılar. Babamın babası bir hukukçu, Yargıtay Başkanlığı yaptı. Büyük dedem ise medresede müderrislik yapan Abdullah Necip Efendi'dir" diyor Barlas.

Babam bana çok kızdı

Barlas'ın çocukluğu Ankara'da geçti. Çocukluğunda misket ve birdirbir ve tahtadan yapılmış kay-kaylarla oynar daha çok. Sonraki yıllarda biraz da lüks olan bisiklet sevdası. Baba Cemil Sait bakan olmasına olmasına karşın bir bisikleti almakta epey zorlanmıştır. Her çocuğun başından geçtiği gibi bir çocukluk sevdası da geçirir Barlas: "Ankara'da ortaokul yıllarında komşumuzu kızıyla çok yakın arkadaş olduk. Ortaokul birinci sınıftayken babama 'Ben evlenmeyi düşünüyorum' dediğimde babamın çok kızdığını bugün gibi hatırlıyorum."

İsmet Paşa ile tanışması

Babasının bakanlığı döneminde 'Barlas'ların Ankara'daki evleri başta İsmet Paşa olmak üzere dönemin önemli isimlerini ağırladı. Kemal Satır, Faik Ahmet Barutcu, Cevat Dursunoğlu, Tahsin Bekir Balta gibi CHP'nin ağır toplarıyla aynı sofralarda oturdu, sohbetlerinde bulundu. İsmet Paşa ile çok küçük yaşta tanışan Barlas, "Babam ile hipodroma gittik. Ben tribünlerde oynuyorum. Polisler geldi, seni götüreceğiz dediler. Önce korktum. Meğer babam göndermiş polisleri, İsmet Paşa ile tanışayım diye. Şeref tribünlerine polislerin eşliğinde gittim. Babam Paşa'ya "Bu benim oğlum" dedi. İsmet Paşa yanaklarımı okşadı. İlk kez İnönü'yü öyle gördüm. Müthiş güçlü, Tek Parti dönemini simgeleyen, Kurtuluş Savaşı'ndan kalma bir komutan. Etkilendim tabii. Bize gidip gelmeye başlayınca çok sevdim, hoşsohbet bir adam. Kendimi bulmaya başladığım 1960'lı yıllarda eleştirdiğim oldu, neticede önemli bir insandı" diyor.

İlk röportajlar gecekonduda

Barlas'ın idealindeki meslek hukukçuluk. Aileden gelen bir meslek. Barlas, "Dedem Yargıtay'da başkandı. Babam da hukukçuydu. Hukuku bitirdim, ama gazeteci oldum sonuçta" diyor. Barlasn ilk gazetecilik deneyimini babasının sekreterliğini yaparak kazanıyor. Baba Barlas'ın Son Havadis ve Pazar Postası'nı çıkardığı yıllar. 1960'da Orhan Kemal ve Muzaffer Buyrukçu ile. İstanbul'un yeni doğan semtlerini gezerek röportajlar yapıyor. İlk atlatma haberini 27 Mayıs cuntasının üniversitede 147'ler olarak bilinen tasfiyesini hocası İsmet Giritli'den öğrenerek yapıyor. "Bu olayı ilk ben Son Havadis'te manşetten verdim" diyor. Barlas, Erdoğan Tuncer'in Türkiye Milli Talebe Federasyonu Başkanlığı döneminde derneğin yayın organı Devrimci Gençlik'i çıkarıyor. Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı Genel Sekreterliği yapıyor.

Barlas bu dönemde kısa süren bir de sürgün yaşıyor: "Çok fazla öğrenci politikasına karıştığım için babam kızdı ve beni İngiltere'de bir fabrikada işçiliğe sürgün olarak gönderdi. Bir ağır sanayi fabrikasında 4 ay işçilik yaptım. Aldığım maaşla bir hoca kiralayıp İngilizce öğrendim. Üniversite sınavları gelmişti, sürgünüm öylece sona erdi. 1963'de Cumhuriyet'e girdim, hem öğrencilik hem gazetecilik yapmaya başladım. Ertesi yıl, 1964'de babam bir trafik kazasında vefat edince gazeteciliğim kalıcı bir meslek haline geldi."

Yahya Kemal'le çok oturduk

Şiire tutkuluyum. Bir kere Türk şiiri deyince benim aklıma Yahya Kemal gelir. Nazım Hikmet'e hayranım. Yahya Kemal babamım yakın arkadaşı olduğu için sık sık evimize gelirdi. Çok sohbetlerini dinledim, aynı sofrada oturdum. Hiç unutmam Yahya Kemal, babam ve ben birlikte Boğaz kıyısına M. Nurettin Selçuk'un konserine gittik. Mehtap vardı, Münir Nurettin 'Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın' şarkısını söylüyordu. Şiirde Nazım'ı, Oktay Rıfat'ı, Metin Eloğlu'nu, Can Yücel'i çok severim.

Mehmet Barlas'ın Şişli'deki evi bir dönemler ünlü yazarların toplandığı bir sosyal mekandı. Hatta Kemal Tahir'in dostlarıyla yaşadığı son akşam da Barlas'ın evinde, 20 nisan 1973'de yılında gerçekleşir. Kemal Tahir, Ali Sirmen, İsmail Cem, Sadun Tanju, Mete Tunçay ve daha başkaları. Kemal Tahir'in romanlarındaki tarihçiliği tartışılır. O gecenin sabahında Kemal Tahir Göztepe'deki evinde yaşama veda eder. Bizim evde buluşur, aktüel, tarihi, edebi sohbetler yapardık. Turan Güneş'in bana, "Her baba çocuklarına mal mülk bırakır, senin baban da bizi miras bıraktı sana" dediğini hatırlıyorum" diyor.

Canan'la Cumhuriyet'te tanışıp evlendik

Eşim Canan'la Cumhuriyet'te tanıştık. 1968 yılında gazeteye geldi, Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'ni bitirmişti. Stajyerdi. Orada tanıştık, çok kısa bir süre sonra evlendik. 1969'da Cemil, 1976'da Ela doğdu. Denizi ve yüzmeyi çok seviyorum. 25 yıldır ailece Mavi Yolculuğa çıkıyoruz. Boğaz çocuğuyum. Yeniköy'den karşı kıyıya yüzerek geçtiğimi hatırlarım. Boğaz temiz bir göl gibiydi. Bugün ise maalesef Güney'e, Marmaris'e, Bodrum'a, Göcek'e giderek denize girebiliyoruz ancak. Favori müziğim Türk Sanat Musikisi. Her ay mutlaka ya bizim evde ya da bir arkadaşımızın evinde Türkiye'nin en seçkin saz ve söz sanatçıları toplanılır, fasıllar yapılır. Itri'den Dede Efendi'den başlayıp Avni Anıl'a kadar uzanan bestecilere geçilir. Ben de fasıl olduğunda katılırım. Tamburi Cemil Efendi'nin Ferahfeza Saz Semaisi çaldığı zaman dünyadaki en güzel parçanın o olduğuna inanırım. Barok müziği de severim. Mozart, Bach, Verdi dinlerim.Basında ilk imzalı yazı

Barlas'ın ilk imzalı yazısı 19 yaşında Son Havadis'te, Cumhuriyet'te ise 22 yaşında 1964'den itibaren başlıyor. Tam onbir yıl çalışıyor. "Basındaki ilk hocam Nadir Nadi ve Cumhuriyet'in o dönemde yayın yönetmeni Ecvet Güresin'dir. Çok çalıştım; gece sekreterliği, dış haberler sekreterliği yaptım, hem de araştırmalar hazırladım. Tam 43 araştırmam yayınlandı. Bunlardan Türkiye Üzerine Pazarlıklar gazetecilik başarı ödülü kazandı. Cumhuriyet'te çok şey öğrendim." 1965 seçimlerinde ortanın solu yenilgisinin ertesinde İnönü'den ilk demeci Barlas alıyor. Olaylara mizahla yaklaşmayı seven Barlas, iki cümlenin arasına bir fıkra sıkıştırmadan duramıyor.

 


Kağıda basmak için tıklayın.

 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...