YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Siyasiler ve başörtüsü

Seçimlerden önceki bir yazımda şöyle demiştim:

"Kadınlar imam olmayacaklarına göre kızların İmam-Hatip Okulları'nda ne işleri var?" sorusunu soranlar din cahili ve toplumuna yabancılaşmış aydın taslaklarıdır. Din cahilidirler; çünkü din eğitimi ve öğretimi almak için imam olmak veya imam olmayı istemek şart değildir; buna her Müslüman'ın ihtiyacı vardır. Ayrıca kadınlar da kendi aralarında cemaatle namaz kılarken birisi diğerlerine imam olabilir. Kur'an kursu ve din bilgisi öğretmeni olan bir Müslüman bayandan muhatapları "dinin gereklerini yapmalarını ve yaşamalarını" beklerler. Toplumuna yabancılaşmış kimselerdir; çünkü bu toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan insanlar çocuklarının hem çağdaş bilgileri elde etmesini, hem de kendi dinini ve değerlerini öğrenmesini, öz kültüründen uzaklaşmamasını istemektedirler... İmam-Hatipli kızlar burada öğrenim görürken aynı zamanda din eğitimi alırlar. Bu eğitimin bir parçası da belli bir yaşa geldikten sonra örtünmektir. Onlar örtünürler; çünkü bunu dinlerinin bir emri, Allah'ın bir iradesi olarak kabul etmişlerdir, örtünmedikleri takdirde günah işlediklerine inanırlar ve günah işlemeyi de istemezler. Kadınları, kızları örtünmeyen, cemaatin itimadına mazhar olmamış bazı hocaların (?) fetvaları onları bağlamaz; daha doğrusu hiçbir fetva, onu benimsemeyen Müslümanlar'ı bağlamaz. Yapılan ilmi araştırmalar, örtünen kızlarımız arasında bunu "siyasal bir simge olarak" yapanların yok mesabesinde olduğunu göstermiştir. Yalnızca ileride "dininin emirlerini yerine getiren Müslüman bir kadın" olmayı isteyen, bu kimlik ve kişilikle milletine hizmet etmeyi, medeniyeti geliştirme ve kültürü zenginleştirme kervanına katılmayı amaçlamış bulunan bu kızlarımızı "siyasi, militan, partici, şartlanmış" olarak damgalamak ve zorla başlarını açmak hukuki, ahlaki ve medeni değildir. Evrensel hukuk ilkelerine ve insan haklarına aykırı olan kanunların, yönetmeliklerin, kararların arkasına sığınmak hiçbir şeyi değiştirmez; çünkü despotların, zalimlerin, baskıcı rejimlerin de kanunları, yönetmelikleri vardır. Demokrasilerde kanunlar ve yönetmeli

kler meşruiyetlerini iki kaynaktan alırlar: 1. Evrensel hukuk ilkelerine uygun bulunmak, 2. Millet iradesine dayanmak. Başörtüsünü yasaklayan mevzuat ne evrensel hukuk ilkelerine uygundur ne de millet iradesine. Defalarca söylendi yine tekrar ediyorum: Milletin iradesini öğrenmek isteyenler buyursunlar referandum yapsınlar!.. Bir seçime doğru hızla gidildiği anlaşılmaktadır. Bu seçim bir bakıma "başörtüsü referandumu" da olacağa benziyor. Millet giderek akıllanıyor ve uyanıyor; öyle gürültüye, yalana, boş vaatlere karnı doymuştur. Ortada dev gibi meseleler, ihtiyaçlar ve krizler var; bunların maddi ve ekonomik olanları var, manevi ve kültürel olanları var; siyasilere bu açıdan bakacaklar, sözlerini bu zaviyeden dinlecekler, geçmişlerini ve kişiliklerini bu bakımdan inceleyecekler ve kararlarını verecekler. Bundan sonra yalnızca karar ve rey vermekle de yetinmeyecek vekillerini adım adım takip edecekler. Vekaletin icaplarını yerine getirmeyenleri yerin dibine batıracaklar; evet bunları yapacaklar, yapmalıdırlar; çünkü ülke onlarındır, milli servet onlarındır, istiklal ve bayrak onlarındır, aç, açık, işsiz, tedavisiz, boynu bükük kalanlar onlardır; artık tuzu kuru siyasiler ve rant yiyenler milletin ensesinde boza pişiremeyeceklerdir. Herkes hesabını buna göre yapsın!..

Şimdi bu yazıya şunları ekliyorum:

1. Yazıda İmam Hatipli kızları konu edinmişim, ancak birçok yazımda ve konuşmamda "inancı gereği başını örten kadın ve kızlarımızın açılmaya zorlanmadan çalışma ve okuma hakkına kavuşturulmalarının, demokrasi ve insan haklarının tabii bir sonucu olduğunu" kaydettim. Bunun istisnası yoktur. Dindar kız ve kadın yalnızca İmam Hatipler'de ve İlâhiyatlar'da bulunmuyor, her yerde vardır, var olmak onların da hakkıdır. 2. Bilgiye ulaşmanın çok geliştiği ve kolaylaştığı çağımızda, çağdışı yöntemlerle kızlarımızı öğrenim hakkından mahrum edenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır; çünkü Türkiye'de İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin başlattığı (e-MBA) programı dünya çapında gelişip genişlemekte olan bir programdır. Bu sayede insanlar, evlerinde oturup, internetten ders alıp okuyacak ve diploma da alacaklardır (Bilgi için bak. www.bilgiemba.net.)

3. Başörtüsünü siyasi bir sembol olarak takdim edenlerin, tarihte ve günümüzde ne kadar başörtüsü çeşidi ve bunu kullanan kadın varsa hepsinin belli bir ideolojiye bağlı bulunduğunu iddia edecek kadar paranoik olduklarını düşünemiyorum. Şu halde lütfen, hangi çeşit ve model başörtüsünün "simge" olduğunu söylesinler de, inancı gereği örtünen kadınlarımız ve kızlarımız onu değil, başka bir şekli kullansınlar.

(Başörtüsünün çağdışı ve kadının tutsaklık alâmeti olduğunu ileri sürenlere başka bir yazıda cevap vereceğim.)

4. Millete verdikleri sözde durmayan siyasileri takip etmenin, hesap sormanın, tekrar oy istemeye geleceklerini hatırlatmanın zamanı geldi geçiyor. Sakın "elimizden bir şey gelmiyor, biz iktidar olsaydık yapardık" gibi masallarla uyumayalım. Her milletvekilinin ve her partinin, millete verdiği sözü yerine getiremez hale düştüğünde sine-i millete dönme, emanet ve vekaleti sahibine teslim etme imkanı vardır. Millet onları "bostan bekçiliği yapıp milletvekili maaşı alsınlar" diye seçmedi.


12 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Hayrettin Karaman

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...