YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Manzara ve bakış

Şu şartlarda Türkiye'nin, ciddi ve zor bir dönemeçten geçtiğini okumak zor değil. Ciddi ve zor bir dönemeç; fakat büyük bir ihtimalle de sonu karanlık olmayan bir dönemeç bu.

Kimi insan ve topluluklar vardır. Karşılaştıkları herhangi bir sorun karşısında şaşırır kalırlar. Hele bir de üç-beş ayrı problemle yüz yüze gelmeye görsünler. Elleri ayakları birbirine karışır, yaşadıkları problemlerin yükü altında ezilirler. Çözümler konusunda öncelik, sonralık ilişkisini yitirirler. Mindere çıkan bazı güreşçiler gibi, rakîbinden yılgınlık gösterir ve minderi terkederler. Arkasından da binbir bahane!..

Her şey bakmaya bağlı

Aynı hâl çoğu zaman toplumlar, siyasal gruplar için de geçerli olur. Ya aşırı, sonu hesaplanmamış reflekslerde tüketirler kendilerini; ya da daha en başından yılgın pehlivanlara dönerler. Bu tür davranışlar arasında çoğu zaman bir fark göremezsiniz.

Böylesi durumlar karşısında, insana ve siyasal iradelere en lâzım gelen şey; paniğe kapılmamak, problemleri makro bir çerçeve içinde algılayabimek, tasnif edebilmek, yani öncelik sonralık dizgesini kurabilmektir. Bireysel ve siyasal sorunlara böyle bakabildiğimiz takdirde, sorun alanları ihâta etmiş oluruz. Öyle olunca da, yüz yüze kaldığımız nice sorunun bize aynı zamanda, kullanabileceğimiz nice enstrümanlar ve imkânlar hazırlamış olduğunu idrak ederiz. Yani her problemin çözümü k endi içinde gizli olduğu gibi; her zorluğun da, kendi bünyesinde bin bir imkân bahşettiğini farkederiz.

Hadiseleri, karşılaştığımız sorunları, yüz yüze geldiğimiz herhangi bir durumu böyle algılayabilirsek; hem daha bir analitik düşünmüş oluruz, hem de yüksek bir iman salâbetine ermiş oluruz. O anda anlarız ki, başımıza gelen bir belâ değil de, meğer Cenab-ı Zülcelâl'in bize bir lûtfu ve ihsanı imiş.

Hayrı ve hikmeti görmek

Bu bir bakış biçimidir.

Onun için demiyor muyuz, olanda hayır vardır diye? Onun için değil mi, gördüğümüz rüyaları hayıra yormak tavsiyeleri? Ne görülürse hayra yormak!.. Bu bir Peygamber buyruğu!.. Sanki kötüye yorarsak gördüğümüz menfî rüyanın aynen gerçekleşeceği gibi bir endişe gizli bu tavsiyede. İyi dikkat edersek, gördüğümüz rüyalar konusunda bile biz, "hayrî bir bakışa ve yoruma" doğru yönlendirilmiş bulunuyoruz.

Siyaseten yaklaşımlar belki daha farklı. Hasmın hangi enstrümanları kullanıyorsa ona baş vurmak!.. O bir vuruyorsa, sen beş vurmak!.. Yalan-doğru farketmiyor o anda. Kuşkusuz üç-beş yıldır, toplumun maruz kaldığı baskılar da buna eklenince, sağduyulu ve hikmetli bakışları muhafaza o kadar kolay olmayabiliyor.

Benim kanaatim, asıl böylesi zamanlarda ihtiyacımız daha fazla hikmetli düşüncelere, sağduyulu bakışlara. Böyle yapılmadığı takdirde de, haklı olarak, nefisler egemen oluyor her yerde. Nefisler yani, güçlü olanın sadizminin önüne geçilmez oluyor. Hafakanlar haklı olarak kabarıyor, kimse kimseyi duymuyor.

Halbuki hafif biraz daha sakin bakmak, yüzyüze kaldığımız durumlar karşısındaki "hikmet"i yakalamak, arayıp bulmak ve ona göre davranmak!.. Buradan, bize bahşedilen imkânları yakalamak ve onları kullanmak!.. Nasıl olur bilmem ki?

İşte önümüzdeki tablo

İşte ülke olarak önümüzde duran sorunlar!.. AB süreci, Kıbrıs müzakereleri, içeride siyasetin yeniden dizaynı ve demokratikleşme ihtiyacı, Ortadoğu sorunu ve Kafkaslar!.. Elbette sadece bunlar değil. Şu anda Ankara Kızılay Meydanı'nda, ülke olarak yaşadığımız fukaralığı ve yolsuzlukları konu edinen büyük bir miting yapılıyor. Yani uygulanan IMF programı yürürlükte. Toplum bizar, üniversiteler bizar.

Ülke olarak, hemen bütün siyasal kurumlar olarak, böylesi ağır bir yükün altındayız. Bu sorunları çözüme kavuşturmak da, alabildiğine çözümsüz sonuçlara doğru sürüklemek de millet olarak bizim elimizde. Biz derken, muhalif-muvâfık bütün unsurları buraya devretmek lâzım.

Şu önümüzdeki yıl başına kadar olan zamanı ve AB sürecinin ulusal taahhütleri içeren bölümünü iyi algılamak ve iyi kullanmak, bu bakımdan son derece önemli. Bu arada da bazı önemli demokratikleşme adımları atılacaktır sanıyorum. Diğer sorunların çözümü ise demokratikleşmeye bağlı değil. Onlar kendi kendimizi, ülke olarak zaafa sürüklemememizden geçiyor.


12 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...