YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Seyircisiz Oscar töreni

Sen Türkiye'nin en güçlü bilinen yayın grubu ol, düzenlediğin uluslararası yarışmanın ödül törenine cumhurbaşkanı gelmesin, başbakan gelmesin, hatta Meclis başkanı da gelmesin... Başbakanın yardımcısı (Hüsamettin Özkan), Meclis başkanının vekili (Murat Sökmenoğlu), bir kaç devlet bakan, bir kaç milletvekili ile yetin! Bunlar da kesmemiş anlaşılan...

Bu sonuca, Aydın Doğan Vakfı tarafından düzenlenen uluslararası karikatür yarışmasının ödül töreninde, vakfın yürütme kurulu başkanının yaptığı konuşmayı okurken vardım. Ödül töreni, Hürriyet, yılda bir kez olsun devleti topluca ağırlayabilsin diye Ankara'da yapılıyor... 17 yıldır süren yarışmaya, bugüne kadar, bir devlet başkanı, dört cumhurbaşkanı, on başbakanın katıldığını söylemiş başkan... O güzel günler geride kalmışa benziyor...

Hiç unutmadığım olay, 1997 sonunda, Hürriyet'in 50. yıldönümü vesilesiyle Ankara'da verilen yemektir... Dâvetlilere gösterilen tanıtım filminin son sahnesinde, gazetenin sahibi üzerinde yoğunlaşan kameraya, arka ses, "Hürriyet bir imparatorluktur" cümlesiyle eşlik etmişti... "Hürriyet bir imparatorluksa" diye düşünmüştüm filmin o karesini seyrederken, "Aydın Doğan da imparator oluyor..."

Devlet başkanı, cumhurbaşkanı, başbakan düzeyinde konukların katılmadığı bir törende 'medya imparatoru' ne arasın? Gazetedeki haberden Aydın Doğan'ın da kendi adıyla düzenlenen yarışmanın ödül dağıtım törenine katılmadığı anlaşılıyordu...

Uluslararası karikatür yarışması Hürriyet'in eski sahibi Erol Simavi tarafından başlatılmış bir gelenek. Bugün bile, Hürriyet'in İstanbul ve Ankara merkezlerinde her köşe başında karşınıza o yarışmaya katılan eserlerin çerçeveletilmiş bir örneği çıkar... Rahmetli Yavuz Gökmen, odasının duvarları için, kendisine uygun eserler seçmişti sözgelimi... Aydın Doğan, bir kaç yıl önce, ödülleri kendi adıyla dağıtmaya karar verdi...

Halen Sedat Simavi adını taşıyan bir dizi ödül var, ancak Aydın Doğan Vakfı da, hemen hemen aynı dallarda ödüller dağıtıyor, tek istisna karikatür yarışması; Erol Bey babasının adını taşıyan ödülleri devam ettirirken karikatürü listeden çıkarmış... 89 ülkeden 1233 karikatürist katılıyor, ama Türkiye'den üst düzey ilgi görmüyor yarışma; Aydın Bey de yakında vazgeçer mi dersiniz?

Daha önceki yıllardaki törenlere çağrılırdım, katılırdım da... Galiba Ertuğrul Özkök de kendi etkinlikleri için Genelkurmay'ın 'smokinli gazeteciler' listesini uyguluyor. Ne çare ki, bu defa, devletin en üst düzeyi ile aynı durumdayım: Onlar da gitmiyor, ben de...

Benim gitmemem neyse de, devlet büyükleri, medya imparatorluğunun başındaki kişinin adını taşıyan bir yarışmanın ödül törenine neden katılmıyorlar acaba? Önceki yıllardan daha az sayıda bakanın, milletvekilin katılması bile mânidar... Vakıf yöneticisi, işte bu yüzden, "Asıl teşekkür borcumuz" demiş, "Törenlerimizde bizi yalnız bırakmayan Ankaralı sanatseverleredir..." Sözünü ettiği sanatseverler, teşekkür almasalar bile, her sergiye, her dâvete katılmayı görev bilirler...

Yakın zamanlara kadar, işadamları için medya ilişkisi büyük bir ayrıcalıktı. Ben yakından tanığım: Aydın Doğan'ın az zamanda büyük işler başarmasını gözleyen işadamları, "Keşke benim de medyam olsaydı" diye iç geçirirdi... Bir kaç işadamı, onun kadar olmayacaklarını bile bile, hiç değilse kablodan evlere ulaşan birer kanal sahibi oldularsa, bu özentinin rolü büyük...

Ancak, olaylar öyle gelişiyor ki, medya ilişkisi giderek 'kötü puan' haline dönüşüyor... "Zor duruma düşünce kendimizi savunabilmemiz için elimizin altında bulunsun" diye edinilen gazete ve kanallar, şimdi işadamından kuşku duyulmasının sebebi... Sabah, avt, Kanal-6 gibi güçlerle aynı grupta bulunmasına rağmen Etibank'a el konulabildi ya, medya patronlarında varolduğuna inanılan zırh kırılmış oldu...

Daha önce beş bankaya operasyon düzenlendiğinde hemen dikkatimi çeken özelliği hatırlayacaksınız: El konulan bankaların hiçbirinin medya ilişkisi yoktu; haklarında "El konulacak" dedikoduları yapılan medyalı bankaların hiçbiri o paket içinde yer almamıştı... Ancak, Etibank'a müdahale işin rengini değiştirdi... Kendinden başkasının izlemediği kanallara her ay milyonlarca dolar aktaran patronlar, yakında, "Televizyonum satılık" diye ortalara düşerlerse hiç şaşırmayacağım...

Bankaya el konulunca Con Ahmet'in devr-i dâim makinası da duruyor... Yeni Binyıl'ın dört sayfası tasarruf tedbirlerine kurban oldu. Yakında Dinç Bilgin Grubu'nun diğer gazeteleri de olanlardan olumsuz etkilenmeye başlar. atv'de dizilere haftalık ücret ödenirmiş; görürsünüz, pek çok dizi, "Ödeme yapılamadığı için" pılısını pırtısını toplayacaktır...

Türkiye'de sistemin gerçek sahibi olduğu iddiasındaki odaklar karşılarında rakip istemiyor; son operasyonlarda bunun etkisini hissediyorum ben... Aydın Doğan'ın çok önem verdiği bayağı masraflı etkinliklerden devletin üst kademesinin uzak durması da herhalde bu yüzden... Neden herkes "Operasyon Aydın Bey'e kadar gider mi?" diye bana sorup duruyor, anlamakta zorlanıyorum; Aydın Doğan kendisinin bilinen bankaların yönetiminde yer almadığını açıkladı ya...

"Karikatür Oscar'ları sahiplerini buldu" başlığını kullanmış Hürriyet; seyircisiz Oscar töreni olur mu?


12 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...