YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Ne büyük keyiftir, bilemezsiniz...

Siz hiç böyle bir şey işittiniz mi? Yaklaşık 200 kişinin katıldığı 'basınla tanışma kokteyli'nde, ilgi, dâvetin ünlü konukları üzerinde değil de çok satan gazeteler tarafından dışlanmış, yazma hakları ellerinden alınmış gazeteciler üzerinde yoğunlaşıyor... Kokteylde ele alınanlar ise, orada bol miktarda temsilcisi bulunan gazetelerin görmezden geldiği, dâvetlere ısrarla çağrılmayan gazetecilerin gündeme getirdikleri konular oluyor...

Genelkurmay genel sekreteri Tümg. Aslan Güner'in 'basınla tanışma kokteyli' aynen bu tasvir ettiğim gariplikte geçmiş... Toplantıda daha kimse ağzını açmadan dâvet sahibi tarafından "Siz nasıl olsa soracaksınız" diye hemen dile getirilen, kamuoyunun ilk kez Yeni Şafak'tan öğrendiği, yazarlarının hâlâ sıcak tutmaya çalıştıkları 'Andıç' konusu olmuş... İlgi de, 'Andıç' tarafından hedef alınan iki gazeteci üzerinde yoğunlaşmış: Uyduruk belgede adı geçtiği için Sabah'tan kovulan M. Ali Birand ile, 'Andıç' ile ilgili yazıları gazetesince sansürlenen Cengiz Çandar'ın...

Geçenlerde de benzeri bir olay yaşandığını hatırlayacaksınız: Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), yeni basın merkezinin hizmete açılması vesilesiyle bir 'basınla tanışma toplantısı' düzenlemişti; yetkililer, o gün, en fazla soruya, mensupları toplantıya dâvet edilmemiş gazetenizin gündeme soktuğu 'ajan-gazeteciler' konusunda muhatap oldular...

Devletin önemli kurumları, yürürlükte olan yasalara göre yayın yapan Yeni Şafak gazetesini kâbil-i muhatap görmüyor, "Basın hürdür, sansür edilemez" diyen anayasa hükmünü (m. 28), "Basın, benim akredite ettiğimdir" biçimine sokuyorlar. Soksunlar; mevcut anayasal düzen içerisinde yayın yapan Yeni Şafak, başka gazetelerin ele alamadığı konular üzerine cesaretle gittiği ve gündemi belirlediği için 'akreditasyon' uygulamalarına meydan okuyabiliyor. Sadece dâvetli 200 kişi değil, bütün Türkiye, Yeni Şafak'ın gündem maddelerini tartışmıyor mu? Çağrılı olanların yarıdan fazlasının son dâvete katılmaması gerçeğine bir de bu gözle bakmak gerekiyor...

Türkiye'nin bağırsaklarını temizlediği bir dönemden geçiyoruz; yolsuzluklar ortaya çıkartılıyor, hırsızların, uğursuzların üzerine gidiliyor... Herkesin gözü ve kulağı devlet kasasını kendi kesesi bilen sütü bozuklar üzerinde... Hergün yeni bir soygun biçimi kulaklara ulaşıyor; pislikler burun direklerini kıracak yoğunlukta, sınır kapılarından sokularak sofralarımıza kadar ulaştığını öğrendiğimiz berbat etler yüzünden içimiz dışımıza çıkıyor... Artık gizlenmesi bayağı zorlaştığı için kenarından köşesinden konuya girseler bile, arkalarındaki şirketlerin akıl almaz genişlikteki ilgi alanları yüzünden, çok satan gazetelerin epey bir süre konunun üzerine gitmekte tereddüt ettikleri herkesin mâlumu...

Nasıl gitsinler ki? İthalat-ihracat şirketleri ve bankalarla içli-dışlı bir yapıları var medya kuruluşlarının... Nitekim, skandallar birbiri ardına eklendiğinde karşımıza karanlık bir tablo çıkıverdi; o karanlıkta, el yordamıyla da olsa, inanılmaz ilişkilerin varlığını sezebiliyoruz. Birilerinin iktidar hırsı ülkeyi karıştıracak denli kabarınca, 'brifingçi', 'Andıç' ile yönlendirilen, 'smokinli' medya aracılığıyla toplum mühendisliği yapma sevdasına kapılmışlar... Bazı patronlar da bu tezgâha ayak uydurmanın haklı karşılığı olarak görmüşler devleti soymayı... Karşımızdaki, 28 Şubat'ın kirlilik manzarası: Bir yandan bankacı medyanın yaldızı dökülürken, bir yandan da ortalığa saçılan 'Andıç' belgeleri onların cesaretini artıran 'gizli' çarpık düzeni ele veriyor...

Her gazetenin doğruyu yazmadığını, her gazetecinin halkın haber alma hakkını ıvazsız garezsiz kollamadığını artık herkes görüyor, anlıyor... Böyle bir ortamda, patronları bulanık sularda çıkar peşinde koşmamış gazeteler ile o pislikleri üzerine sıçratmayan gazetecilerin itibarının artması doğal. Bu gerçeği 'akreditasyon' meraklısı kurumlar da yakında anlayacaktır, göreceksiniz...

Bize gelince... 'Basınla tanışma' amaçlı bir ortama çağrılmamamız meslek itibarımıza herhangi bir nakise getirmiyor; tersine, bulunmadığımız bir ortamın gündemini belirlemek tahmin edemeyeceğiniz kadar keyif verici...


16 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...