YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Yılanın kuyruğu ve karanlığa bir taş

Egebank operasyonundan yayılan pis koku dalga dalga yayılıyor. Meğer bankanın eski patronu Hüseyin Bayraktar, muvâzaalı bir satışla, bankayı Murat Demirel'e devretmiş. Demirel, bankadan 40 milyon dolar çekerek, çektiği borç para ile Egebank'ı satın almış.

İşte düğüm burada!.. Kim kime, neyi nasıl devrediyor? Sanki bu kişiler, kendi mallarını sokakta bulmuş gibi, şuna buna devredip duruyorlar. Etibank'ta Cavit Çağlar-Dinç Bilgin ilişkisi de azçok böyle. Sabah grubunun son ortaklık ilişkisi de, size böyle bir durumu hatırlatmıyor mu? Tabiî burada bir gariplik daha var. Gazeteyi hâlâ daha Dinç Bilgin yönetiyor.

Anlayacağınız, çoğu muvâzaalı satışlardan geçilmiyor. Bir de sürekli, usûlsüz kredi kullandırmalar!.. Adı sanı belli olmayan, herhangi bir yatırım faaliyeti de bulunmayan, karanlık bazı adreslere durmaksızın para pompalanıyor.

Emanet para - kiralık bankalar (mı?)

Burada bizim aklımıza gelen, bu muvâzaalı satış ve devir işlemlerinin, kendiliğinden mümkün olamayacağı hususudur. Sanki bu bankalar ve paralar, ilgili şahısların özel mülkiyetinde değilmiş de, emanet olarak bırakılmış, öyle bekliyormuş gibi bir intiba uyanıyor insanda. Gün geliyor, emanet bırakan güç, "çekil kenara" diyor, onlar da çekiliveriyor sanki!.. Kendi parası ve sermayesi üzerinde kimse titremiyor. Adı sanı belli olmayan şirketlere; geri döner mi dönmez mi kaygısını taşımadan, durmadan para aktarılıyor.

Meselâ Egebank'ı ele alalım. İddialara göre, şimdiye kadar bu tür bankalardan 2 milyar doları bulan usulsüz krediler kullandırılmış. Yani netice olarak, Murat Demirel vs. bankaları soymuş!.. Bana göre bu iddia, asla doğru olamaz. Amcası Demirel olsa bile, sırf onun koruması ile, bu soygunlar gerçekleşemez. Burada kesinlikle kollektif bir güç sözkonusu olmalı. Hem herkesin gözü önünde oluyor bu işler, ve de yıllardan beri!.. Daha ötede, hükümet ve devlet organları da, durumu bildikleri halde müdahale edemiyor olmalılar. Kollektif iradeler, çok kuvvetli emirler, âlî menfaatler vs. Yoksa 10 milyar doları bulan bir parayı, kimse Mesut Demirel gibilere yar edemez.

O zaman dikkat edin bakalım:

Demirel'in musevî yârânı

Egebank'ın bol bol kredi verdiği şirketler şunlarmış: Mi-Gi, Emay İnşaat, Eyüp Yün İplik, Ekser Metal, Alara Aş., Goldbis, Defne Elektronik vs. Şimdi de gözlerinizi dört açın!.. Bu şirketlerin ortakları arasında kimler yok ki? Victor Kamhi, eşi Lilyan Kamhi, çocukları Aylin Kamhi, Emre Kamhi!.. Erol Erkohen (Nesim Malki'nin ortağı); Josef Peşah, Josef Farhi, Julia Farhi, Grasi Farhi, Emre Farhi; Jessi Baruh ve bir de Özkul Arkadaş!.. (Radikal'de Funda Özkan'ın kulisi, 12.10.2000)

Özkul Arkadaş ise, Victor Kamhi'nin muhasebecisi ve yukarıdaki musevi şirketlerinin çoğununda yönetim kurulu başkanı!..

Nail Keçili'nin (orijini itibariyle kim bu adam?) yaptığı parlak reklâmlarla, Türk halkından yüksek faiz vaadiyle paralar toplanıyor ve yukarıdaki şirketlere (çoğu paravan olmalı) durmaksızın usulsüz transferler gerçekleşiyor.

Murat Demirel verdiği ifadede, ben bu şahısları tanımıyorum demiş. Ama doğru ama yalan!.. Bu paralar durmaksızın kayıyor. Emanet bankacılar, hem kolayca devrediyorlar bankalarını hem de usulsüz kredi kullanımlarında yeterince söz sahibi değillermiş gibi davranıyorlar. Yarın ileride Victor Kamhi'nin muhasebecisi, yukarıdaki şirketlerin yönetim kurulu başkanı olduğu gibi; Murat Demirel, Hayyam Gariboğlu, Turgay Ciner, Hüseyin Bayraktar, Korkmaz Yiğit vs. karanlık bir sermaye altyapısının paravan isimleri olarak karşımıza çıkmasınlar?

Amacım, asla bu adamları korumak değil. Fakat bu adamlar, yaptıkları işler hususunda ne derece söz sahibi? Yüz ifadelerinden, duruşlarından, doğrusu bir gariplik akıyor. Bu adamların yüz ifadelerinde, "Biz çok şey biliyoruz, fakat konuşamıyoruz" der gibi bir halleri var. Ya da, "Bizi konuşturamazsınız, dayandığımız bazı güçler var" mı demek istiyorlar, kestiremiyorum.

Bapçı-tıpçı çalışmalar (!)

Bir başka husus da herhalde şurası!.. Bu paralar genellikle ticarette, yatırımda, üretimde kullanılmıyor olmalı. Kullandıkları alan neresi öyleyse? İşte bu soru önemli. Bir yanıyla belki yurtdışına transfer oluyor, bir yanıyla da musevi gruplara!.. Sadece o kadar mı? Ya batık bankaların çoğunda yönetim kurulu üyeliği yapan 28 Şubatçı emekli paşalarımız? Buralardaki para akışını en iyi onlar bilmektedir. Hem onların görev aldığı her banka battığına göre? En iyisi, ben daha fazla çomak sokmayayım.

İsterseniz size bir hatırlatma daha!.. Nesim Malki'nin parasının peşine niçin düşülmedi?

Bütün bu sorular bizi, Susurluk'un da Susurluk'una çekiyor da çekiyor. Batık bankalar, musevî kasalar, emekli rütbe sahipleri ve dün sözkonusu ettiğimiz ihtiraslı siyasetciler!.. 28 Şubatın, 1997'den çok önce teşekkül etmiş duayenleri, üçgen ve kareleri, asları!.. Ve bir soru: Bu paralar nerde, nasıl kullanıldı veya kullanılıyor?


16 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...