YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Duvar yazısı

 
Yaşadığım ülke orta halli, eli yüzü düzgün bir yer; ancak daha giriş duvarından başlayan çirkinlikler hepimizin iştahını kaçırıyor...

 

Bayram ziyareti sırasında, orta halli bir mahalledeki düzgün bir apartmanın giriş duvarında, kocaman harflerle "Buraya bişey yazmayınız" yazılı olduğunu gördüm. Hani, bazen bir anda bütün bir hayat insanın gözünün önünden geçer ya, o duvar yazısı, bende öylesine bir etki bıraktı.

Yazıyı yazan, belli ki, o çevrenin esenliğinden kendini sorumlu sayıyor; öyle olmasa herhalde bu kadar zahmete katlanmazdı. Ancak, o duvarı birşeyler yazarak kirleteceklere kendisi yer bırakmamış zaten. Meramını hiç değilse düzgün bir ifadeyle anlatsaydı; cümlenin ortasındaki 'bişey' yanlışı çorabın delik parmağı gibi sırıtıyor. Bereket yazarımızın eli işlek, kaligrafisi düzgün; daha küçük harfleri tercih etseydi belki aynı etkiyi yapabilecekken üçte ikisini yazısıyla kaplayarak dev bir panoya dönüştürmüş duvarı... Bir çirkinlik panosuna...

O binada oturanların göze batan çirkinlikten rahatsız olmamaları imkânsız; ancak, yazar ya bilinen bir tip olduğu, ya da duvarlar benzer tâcizlere daha önce de uğradığı için, yazıyı olduğu gibi bırakmışlar... Ziyaret için gelenler ise, apartman sâkinlerine, "Silin şunu" deme nezaketsizliğini göstermeyecek kadar kibar insanlar... Duvar yazısı, bütün çirkin korkunçluğuyla, o duvarda bir kaç bayram geçirmiş olmalı...

Yarım yüzyılı geride bırakan hayatım da, üzerinde "Buraya bişey yazmayın" karalamasını andırıyor... Yaşadığım ülke orta halli, eli yüzü düzgün bir yer; ancak daha giriş duvarından başlayan çirkinlikler hepimizin iştahını kaçırıyor... O duvara güzel ve anlamlı bir cümle yazmak, bir ömrü ona bakıp mutlu olarak geçirmek herhalde mümkün olabilirdi; ancak nedense eylemde bulunma zahmetine katlananların elinden ancak bu kadarı geliyor...

Duvarımızı kirleten(ler), kendilerini mahalleye nizâmât vermekle görevli olarak görenler... Güzeli çirkinden ayırabilecek durumda olmadıklarını biliyoruz; ancak onlar için önemli olan estetik kaygı değil, verdikleri mesajın içeriği... "Duvara yazı yazılmayacak!", işte o kadar.. Bu duyuruyu yaparken, korumaya çalıştıkları duvarı kendileri kirletiyorlar, ama olsun, nasıl olsa yaptıklarının yanlışlığını söyleme cesareti gösterecek birileri çıkmayacak... Bir şey yapılacaksa onlar yapabilir, yapılmayacaksa bunu söyleme yetkisi de onlarda...

Yaptıklarının, hatta uyarıda kullandıkları ifadenin yanlış olduğunun farkındalar mı acaba? Apartman girişindeki o korkunç yazıyı yazan, 'bir şey' ile 'biş ey' arasındaki farktan, birinin doğru diğerinin yanlış olduğundan, o cümleyi yazarken haberdar değildi mutlaka; peki yazdıktan sonra yanlışının farkına varınca ne düşündü acaba? Yanlışı düzeltme zahmetine katlanmadığına göre muhtemelen kendi yanlışını umursamayan bir tip; gelip geçenin gözüne battığını bilmesine rağmen, hatadan dönme erdemini göstermemiş işte...

Benim yakın tanığı olduğum 50 yıl boyunca da böyle oldu; birileri, başkalarını engelleme bahanesiyle büyük hatalar yapabildiler... Kimi "Demokrasiyi demokrasi düşmanlarından koruyorum" diye demokrasinin ırzına geçti, kimi; "Zararlı unsurlara göz yumarsanız nereye varılacağı belli olmaz" düşüncesiyle kendi zararlı düşüncesini topluma dayattı... "Tencere kirletme" edebiyatı yaparak iş başına gelenlerin, bir kaç yıl sonra, aynı tencereyi simsiyah hale getirdiklerini farkettik de ne oldu? Bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz..

Keşke duvarlar hep boş tutulsa... Ya da, duvarlara ne yazılacağına, hangi cins harf biçimi tercih edileceğine, yazının büyüklüğüne apartman sâkinleri kendileri karar verseler... Bir kişinin, hem de düzgün bir cümle kurmaktan âciz birinin, koca bir duvarı çirkin ve yanlış bir yazıyla işgal etmesi kadar kötü bir şey olamaz...

Bayram ziyaretine gittiğim giriş duvarı o çirkin yazıyla kirletilmiş apartmanda oturan dostuma, "Diğer komşularınızla el birliği edin de şu çirkinliği ortadan kaldırın" tavsiyesinde bulundum. Bunu ilk hatırlatan benmişim. Teşekkür etti, ama söylenmeden de edemedi: "Sanki bu tür tavsiyelerle, ülkeyi çirkinliklerden kurtarmayı başardın..."

Doğru söze ne denir?


21 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...