Bir Güzel insan ve Osmanlı

 
Borçluyuz ve biz borçlu kalmayı sevmeyiz. Sayın Hasan Celal Güzel'e borcumuzu yüzümüzün akıyla ödedik(!). O şimdi hapiste.

Seneler önce yurt dışında katıldığım üç haftalık bir seminerin son gününü hiç unutamam. O gün seminere katılan hocalara teşekkür için ayrılmıştı. Seminere katılanlardan birisi kalkıyor ve bir hocaya verdiği bilgilerden, bilimsel toplantıya katkılarından dolayı teşekkür ediyordu. Benim nasıl bir şaşkınlık yaşadığımı tahmin edebilirsiniz.

Bu girişi neden yaptım? Şunun için: Önümde 12 ciltlik bir eser var; Osmanlı. Osmanlı Devleti'nin 700 yıldönümü dolayısıyla Prof. Dr. Halil İnalcık hocanın başkanlığında 10 kişilik değerli ilim adamlarından kurulu yayın kurulu tarafından yerli yabancı 810 bilim adamına hazırlattırılmış devasa bir eser. Yazılarının bilimselliği, baskısının nefaseti ve seçilen resimlerin güzelliği ile hemen dikkati çekiyor.

On iki cildin 1 ve 2. ciltleri Siyaset, 3. cilt İktisat, 4 ve 5. ciltler Toplum, 6. cilt Teşkilat, 7. cilt Düşünce, 8. cilt Bilim, 9, 10 ve 11 ciltler Kültür ve Sanat'a ayrılmış. 12. cilt de Hanedan, Biyografi ve Bibliyoğrafya'yı ihtiva ediyor. Eserin hazırlanmasında Kültür Bakanlığı'nın, 700 Yıl Kutlama Komitesi'nin, Kombassan Holding'in, R. Tayyip Erdoğan'ın, Türk Erdem Vakfı'nın ve tabiatıyla projenin sahibi Yeni Türkiye Yayınları'nın önemli katkıları var. Fakat bu projenin hazırlanmasından haberdar olanların yakından bildiği bir gerçek var. Bu proje ülkemizin yetiştirdiği bir güzel insanın Hasan Celal Güzel'in eseri. Gerçekten de bu büyük eseri, isminin Sunuş'un satırları arasında şöyle bir zikredilmesi dışında kendisini bir derviş tevazuu içinde gizlemiş olan Sayın Güzel'e borçluyuz.

Borçluyuz ve biz borçlu kalmayı sevmeyiz. Sayın Hasan Celal Güzel'e borcumuzu yüzümüzün akıyla ödedik(!). O şimdi hapiste. Hem de 312. maddeden hüküm giymiş durumda. Akıllara ziyan bir gelişme ama, üzerinde bulunduğumuz coğrafyadaki insanları asırlarca bir arada tutan değerleri, kurumları ortaya çıkarmak için gecesini gündüzüne katan bu Güzel insan meğerse bunu ırk, din, mezhep ve bölge farklılığını körüklemek için yapmış. Evet biz borçlu kalmayı sevmeyiz ve işte biz borcumuzu böyle öderiz. Sonra da kalkar, bizde adam yetişmiyor diye bir çuval dolusu laf ederiz.

Bu tür projelerde yer alanlar böyle kapsamlı bir projeyi yürütmenin ne kadar zor ve sabır isteyen bir iş olduğunu bilirler. Ama bu zorluklar Sayın Güzel'e göre değildir. O sizi günün bir vaktinde -bu sabah saat 06.00 da olabilir, genellikle olduğu gibi gece 24.00 de- bulur. Ve sizden bir yazı almayı kafasına koymuşsa ne yapar yapar bunun vadini koparır. Ondan sonra yazı sahibi için söz verdiği yazıyı hazırlayıp vermekten başka kurtuluş yoktur. Nereye gitse Hasan Celal Bey onu bulur. Bir keresinde bu satırların yazarını ilmi bir toplantı için gittiği Konya'da Meram'a doğru giderken davet sahiplerinden birinin cep telefonundan bulmuştu. Benzer vakalar bir haylidir. En iyisi verip kurtulmaktır. Sadece bununla da kalmaz Sayın Güzel gelen yazıları büyük bir titizlikle okur, değerlendirir, yayına hazırlar. İşte bu fikr-i takip, bu sabır ve titizliktir ki Osmanlı'yı gün yüzüne çıkarmıştır.

Bir meslektaşım geçenlerde "Hasan Celal Güzel'in müsteşarken yaptığı hizmetler, milletvekili dönemi bittikten sonra gerçekleştirdikleri, siyasetteki hizmetlerinden daha başarılı ve kalıcı oldu" değerlendirmesini yaptı. Hangisinin daha başarılı ve kalıcı olduğu değerlendirmesi için henüz zaman erken. Ancak Sayın Güzel'in yaptığı hizmetler, ortaya koyduğu eserler gönüllü ülke sevgisi ve hizmet aşkıyla, kafası bilgi ve proje ile dolu bir insanın neler yapabileceğini göstermesi bakımından cidden dikkat çekici. Böyle bir insana layık gördüğümüz muameleden dolayı doğrusu büyük bir utanç duyuyorum.

KILÇIK

ANAP Siirt milletvekili merhum Nizamettin Sevgili, Hac'da "Benim ömrümden al da Ecevit'e ver!" diye dua etmiş.

Duası müstecap olduğuna göre ne dediğini tam öğrensek de eğer diğer Türk büyüklerini de duaya katmışsa hazır değiştirilirken Anayasa değişikliğini 5+5 değil de 5X5 yapsak.