YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Muhalefetin dikkatine

 
Acıdır ki toplum, bu eleştiriye hak verse de, yeterince bel bağlamıyor. Toplumun sağduyusu daima makulde kalmayı icap ettiriyor da ondan!..

 

Dün kaleme aldığımız yazının başlığı "Geri Tepen Eleştiri" değil de, "Geri Tepen Muhalefet" olmalıymış.

Nitekim son zamanlarda skolastik bir mantığa oturan bu eleştirel tutumun, muhataplardan ziyade kendisine zarar vereceği beklenmeliydi. Skolastikten kasdımız; kendi içinde mantıkî bir tutarlılığı ve haklılığı bulunsa bile; reel gerçeklik karşısında kendisini boşluğa düşüren bir eleştiridir. İnsanın kendisini kaptırıp koyuverdiği heyecanlar ve aşırı popülist tutumlar yol açıyor bu sonuca. Ve bu mantıkların devamlı ihmal ettiği soru şudur: "Aynı sorumluluk altında biz bulunsa idik, ne yapardık? Ne kadarını yapabilirdik? Gerek APO konusunda, gerek gözü yaşlı analar karşısında ve gerekse de Güneydoğu halkının huzur ve güvene ihtiyaç duyduğu bu aşamada!.."

Meclis süreçleri işletilsin

İşte muhalefet burada dengelerini kaybediyor. İktidar organlarından birinin iç çelişkilerini açığa çıkarayım ve bu durumu teşhir edeyim derken, alabildiğine ölçüyü kaçırıyor ve kendisini açığa düşürüyor. Gözü yaşlı analara oynayayım derken, Güneydoğu halkını rencide etmiş olabileceğini aklına getirmiyor. "Meclis süreçleri işletilsin" derken de, muhalefetin amacı  MHP'yi köşeye sıkıştırmak. Fakat işte görüyoruz ki bu amaç, muhalefetin arzu ettiği biçimde sonuçlanmıyor, tam tersine DYP ve FP Meclis gruplarında tahmin edilmesi zor olmayan hareketlenmelere yol açıyor.

Çok farklı dengeleri nazarı itibara almadığı için FP'den istifa eden Haşim Haşimi'nin de ifade ettiği gibi, "bir partiyi köşeye sıkıştırmaktan öte de taktik bir değer ifade etmeyen" bu tür yaklaşımların, uzun vadede tenâkuzlu durumlar yaratabileceği âşikâr değil miydi?

Nitekim benzer bir çıkmaza, DYP lideri Tansu Çiller'in hem kendisini, hem partisini sürüklediğini öğreniyoruz. Çiller'in "APO'ya idam" nârâları, bu parti tabanlarında beklenmedik rahatsızlıklara yol açmış oluyor ki, Çiller'e en yakın isimlerden Salim Ensarioğlu bile istifa tehdidinde bulunmak durumunda kalmış.

İşte ateşle oynamak diye buna denir?

Kaç türlü hak, kaç türlü taban?

Öyleyse buradan önemli bir sonuca ulaşmak gerekiyor. Muhalefet eleştiri hakkını kullanırken; ne ülke dengelerini, ne de kendi iç ve toplumsal taban dengelerini zorlamamak!.. Böyle bir yaklaşım, Hürriyet ve İtilâf ile İttihat Terakki kapışmasını hatırlatmaktan geri kalmıyor insana. Muhalifimin yüzü kara çıksın da gerisi ne olursa olsun!..

Benim kanaatim, bu tür hayatî mevzularda muhalefet, alabildiğine dolduruşa getiriliyor. Basın ve medyanın, raiting ticaretiyle tahrik ettiği sun'î cepheleşmeler içine elsiz ayaksız düşüyor ve geri dönüşü zor tercihlere kaptırıyor kendisini. Daha doğrusu bugün muhalefet, kendisinin tayin ettiği stratejik tesbit ve öncelikleri unutarak, basın ve medyanın ihdas ettiği gerginliklerin kurbanı oluyor. Bilhassa Ecevit ve Yılmaz'a karşı muhalefeti alabildiğine saplantıya dönüştüren bazıları var ki, onların tahrikinden yola çıkan muhalefet; hem ülke olarak içinden geçtiğimiz sürecin ciddiyetini unutuyor, hem de kendi politik/dahili tutarlılığını kendi eliyle zora sokuyor.

Önemine binaen tekrar hatırlatıyorum:

Nisan seçimlerini muhalefetin kaybetmesinin altında da aynı sebepler yatıyordu. Özü itibariyle haklı ve mantıklı olsa da; toplumsal gerçeklik ve ülke realitesi ile bağlarını koparan bir eleştiri düzlemidir bu!.. Acıdır ki toplum, bu eleştiriye hak verse de, yeterince bel bağlamıyor. Toplumun sağduyusu daima makulde kalmayı icap ettiriyor da ondan!..

Muhalefetin takındığı bu tutumun, daha mühim bazı sonuçları da var. Clinton'un Türkiye'ye gelişi ve Türkiye'nin AB'ye aday üyeliğinin kabulünden bu yana, muhalefetin farkına varamadığı ciddi bazı değişiklikler yaşıyoruz. Mavi Akım meselesinde iktidara karşı alabildiğine tahrike tâbi tutulan muhalefet organları, henüz daha olup bitenin farkına varabilmiş değil.

Dış destek yer değiştirdi

Mavi Akım orada kaldı ve tabiî ki muhalefet de!.. Fakat değişen birşeyler var ve muhalefet bunun farkına varamıyor. Şu anda hem ABD, hem Batı Avrupa ülkeleri bütünüyle Ecevit'in ve hükümetin arkasına geçmiş vaziyette. Alınan ekonomik tedbirler ve demokratikleşme paketinin gerçekleşmesinde muhalefeti değil, hükümeti arkalıyorlar. Deprem sonrasından itibaren dış çevreler muhalefete gaz verirken, şimdiki durumlar daha bir farklı hale geldi.

Bu noktada muhalefete düşen, yeni bir durum değerlendirmesi yapmak değil de nedir?

Eğer bazı medya ve basın organlarının tahrikçi popülizminden kurtulunur da, şöyle bir etrafa bakılırsa; 28 Şubat sürecinde teşekkül etmiş "Demokratik Cephe" temsilcilerinin de bir bir yer değiştirdiği görülecektir. Nitekim Cengiz Çandar'ın dünkü yazısının başlığı da buna işaret etmiyor mu? "İpini Çeken Muhalefet!.." Bu arada Eski Demokratik Cepheci Yeni Bin Yıl'ın yayınlarına da dikkat edin. Kimin yanında bu adamlar?

Eğer muhalefet bu mantıkla giderse, Bahçeli'yi veya M. Yılmaz'ı dominant hale getirir.


16 OCAK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...