YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kendinden soyluydu

 
Kendisiyle istişareye gelen gençleri akademik çalışmaya yönlendirir, aramızda akademik çalışmaya başlayanları teşvik ederdi

 

Akif İnan yaradılıştan soylu bir insandı. Rahmetli Cahit gibi, o da, sevinçlerini paylaşır, ama derdine kimseyi ortak etmek istemezdi. Hatırşinaslığının, cömertliğinin sınırı yoktu. Arkadaş hatırı uğruna yalnızca elinden geleni yapmakla yetinmez, elinden gelmeyeni de zorlardı. Dürüsttü, ilkeliydi.

Doğru bildiği şeyi sonuna kadar savunur, o doğrudan ödün vermezdi. Ama hatırşinaslığı, bir tek bu, onun kendi doğrusunu kendine saklamasına engel olmazsa da, başkasının doğrusuna destek olmasının önünü de açık tutardı. "Ben bu fikre katılmıyorum, ama madem öyle istiyorsunuz, öyle olsun" derdi. Mavera dergisi çevresinde, aslında böyle bir ahlâkî tutum, belki bir ilke gelişmişti kendi aramızda. Dergiyle ilgili kararların hemen tamamını ittifaken almışızdır. Ama aramızda herhangi birimiz bir hususta ısrarcı olursa, ötekiler onu kırmamak için ona uyarlardı. Bu duruma en çok riayet eden de sanıyorum Akif'ti.

Cahit, defalarca, Akif için gözünü kırpmadan bağlantılara girmiştir. Onun adına uzak illere bile konferans sözleri vermiş ve Akif'in oralara gitmesini sağlamıştır. Akif'se hiç bir zaman herhangi bir işini bahane etme lüzumunu hissetmemiştir. Ve hiç bir zaman Cahit'i reddetme konumuna düşmemiştir. Cahit bunu bildiğinden, bu gibi konularda en çok yükü ona yüklerdi.

Kibarlığı ve hakim tavrıyla her zaman gerçek bir ağabey rolünü üstlenmiştir. Bir defasında, bizi tanıyan, fakat Akif'i yüz yüze tanımayan bir arkadaşımız Ankara'ya bir iş takibi için geldiğinde, Akif o arkadaşımıza rehber olmuş, birlikte birkaç gün, o işi çıkarmaya çalışmışlardı. İşleri bittikten sonra, bizlerden birkaç yaş büyük olan o arkadaşımız veda etmek üzere bana geldiğinde, yüzünde bir sükutu hayal emaresi hissettim ve sebebini sordum. "Yahu, dedi, Akif beyin yaşı meğer benden küçükmüş, fakat günlerdir ona ağabey diye hitap ediyorum, o da sesini çıkartmıyor, ağabeyliği kabul ediyor, bana Mustafacığım diyor; şimdi durumu öğrenince, itiraf edeyim ki, ağırıma gitti." Ben de ona: "Bunun için üzülmene değmez, dedim, o doğuştan ağabey olanlardandır ve böyle ağabeyler için yaşın önemi yoktur. Onlar yaşça kendinden büyüklerin de ağabeyidirler. Rahmetli Fethi ağabey de öyleydi."

Yaş konusunda açılmışken.. bir gün, birisi, Akif'e: "Ağabey, Erdem bey İstiklâl savaşına katılmış mıdır?" diye soruyor. Erdem Bayazıt, malûm, 1939 doğumlu. Akif ilkin istifini bozmuyor: "İstiklal savaşının sözü mü olur, o Çanakkale'ye, Balkan Harbi'ne de katılmıştır. Hatta 93 harbine katılmıştır" dedikten sonra: "Be adam, diyor, Erdem beyin yaşını bilmiyor musun da, saçmalıyorsun!" Öfkelenince de muhatabını paylamaktan geri durmazdı.

Kendisiyle istişareye gelen gençleri akademik çalışmaya yönlendirir, aramızda akademik çalışmaya başlayanları teşvik ederdi. Bu bakımdan Nazif Gürdoğan profesör oluncaya kadar onun kariyerine yakın ilgi göstermiştir. Arkadaşlarımızın akademik veya entellektüel başarıları onda inanılmaz sevinçlere yol açardı.

Ancak kendisi, gerek şiir çalışmasında, gerekse deneme ve tahlil yazılarında titizlenirdi. Bu yüzden de ortaya koyduğu eserler müktesebatıyla doğru orantılı olmamıştır. Mavera dergisinde başladığı divan edebiyatı ile ilgili şiir tahlili yazılarını, sanıyorum bitirmeden bırakmıştı. Hicret ve Tenha Sözler adlı şiir kitaplarındaki şiir toplamı ellibeş adettir. Kitaplarına girmemiş ilk gençlik şiirleri tabiî ki, bu sayının dışında tutuluyor. Bir ara Yeni Devir gazetesindeki yazılarını toplamak istemiş, fakat bu hususta bir asistan bulamamıştı. Toplayabildiklerini bana göstermişti. Fakat bu, yıllar önceydi. Sonra o iş de akim kaldıydı. O yazılar sanırım evinde olmalıdır ve o yazıların kitaplaşması gerekir. Onun "Din ve Uygarlık" kitabı, o yazılardan yapılmış minik bir derlemeden ibarettir, arkası mutlaka getirilmelidir. Rahmetli Cahit'le, Akif'in bu husustaki titizlenmesine, sık sık erteleme durumlarına girmesine, hem kendisinin yüzüne karşı, hem de gıyabında içerleyip dururduk.

Bir şeyler bölük pörçük kalmış gibi hissediyorum, neresinden tutacağımı da kestiremiyorum. Hayırlısı olur inşaallah.


16 OCAK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Rasim Özdenören

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...