T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Hollywood iftirayla sunar...

Bilinçaltına yönelen en tehlikeli 'silah'ın sinema olduğu ve Hollywood'un Müslümanlar'a karşı ön yargılar pompalayan bir merkez gibi çalıştığı bir kez daha ve bilimsel olarak ortaya konuldu.

Yedinci sanat olarak adlandırılan sinemanın tartışılmaz en güçlü merkezi olan Hollywood'un Müslümanlar'ı beyazperdeye aktarırken aşağıladığı ve karaladığı bilimsel bir çalışmayla ortaya konuldu. İki ayda bir yayınlanan Haksöz dergisi, televizyon programları ve filmlerde, Araplar ve Müslümanlar hakkında oluşturulan imajların etkisini araştıran Prof. Dr. Jack G. Shaheen'in derinlikli ve kapsamlı bir makalesini yayımladı.

Ortadoğu uzmanı, gazeteci ve Southern Illinois Universty'de İletişim Yöntemleri dersleri veren Shaheen çalışmasını, 800'ü aşkın önemli filmden, televizyonlardaki yüzlerce haber programlarından, belgesellerden, eğlence programlarından, çizgi filmlerden, pembe dizilerden yola çıkarak hazırlamış. ABD'de, yaklaşık altı milyon Müslüman olduğunu, bunun %25'inin Güney Asyalı, %12'sinin Arap, %6'sının da din değiştiren Amerikalı Afrikalılar olduğunu belirten Shaheen, "Araştırmalar Amerikalılar'ın bu ülkede yaşayan Araplar'ı ve Müslümanlar'ı Ayetullah Humeyni'yi, Muammer Kaddafi'yi ve Saddam Hüseyin'i çağrıştıran kişiler olarak gördüklerini ortaya koyuyor" diyor.

Erkekler terörist, kadınlar köle

Shaheen, araştırmalarının sonuçlarını şöyle aktarıyor: "Filmler Müslüman dünyayı sakallı mollaların, milyarder şeyhlerin, bombacı teröristlerin, geri kalmış bedevilerin doldurmuş olduğu bir görüntü içinde tasvir eder. Kadınlar önceleri silah taşıyan, beceriksiz hizmetçiler, saraylarda dans eden ya da köle pazarlarında baştan çıkarıcı bir şekilde hareket eden kişiler olarak canlandırılmışlardır. Son zamanlarda ise kadınlar başından ayak tırnağına kadar siyahlara bürünmüş, eğitimsiz, bir çekiciliği olmayan ve köleleştirilmiş karakterler olarak canlandırılırlar. Başları önde ağzı bozuk şeyhlerin birkaç adım arkasında giden karakterlerdir kadınlar."

Bazı filmlerde özellikle Filistinliler'in, bir numaralı düşman olarak gösterildiğini söyleyen Shaheen bunlara örnek olarak da Büyükelçi (1984), Delta Gücü (1986), Diri ya da Ölü Aranıyor (1987), İntikam Bakanlığı (1989)'nı gösteriyor. Filmler, Filistinli Müslüman'ı; çocukları katleden hayvanlar, ayak takımı, domuzlar ve devletsiz vahşiler olarak tanımlıyor. 1990'ların hit filmlerinden "Son Karar"da, İslam'la şiddetin eş tutulduğunu görüyoruz. Filmin gösteriminden dört gün sonra Denver'daki bir radyo istasyonu çalışanları bir camiye dalıp, namaz kılanlara sataşmışlar. En koyu ırkçı filmlerden biri olarak geçen "Vur Emri" ise, izleyicilerin Müslüman Araplar'dan neferet etmelerini teşvik etmiş.

Önyargının sonu: 'Muslim go home'

Amerikan toplumunun en dinamik grubunu Müslümanlar'ın oluşturduğunun belirtildiği makalede, özellikle Hollywood'un etkisiyle genel imajın böyle olmadığı vurgulanıyor. Los Angeles Times'ın yaptığı bir ankete katılanların %30'dan fazlası, Müslümanlar'ın topluma olumsuz etkilerde bulunduğu düşüncesinde. Bunun sebeblerini Shaheen, siyasete, bilgisizliğe ve eğlence sektörünün Müslümanlar'ı karalayarak çıkar elde etmesine bağlıyor. Televizyon programlarını da ele alan Jack G. Shaheen, eğlence şovlarında kötü adamların hep Müslüman Araplar olduğunu tesbit ediyor. TV filmlerinde ise, Arap ya da Müslümanlar'ın, ABD ile savaş halinde imiş gibi gösterildiğini söylüyor. Temel Reis, Bugs Bunny, Ağaçkakan Woody, Daffy Duck, Süpermen ve Batman gibi çizgi film karakterlerinin Araplar'ı dövdüğünü ve onlarla alay ettiğini, Disney'in çizgi filmi Alaaddin'de ise, gaddar Araplar'ın kadınların elini kesmeye çalıştığını söyleyen Shaheen, Amerikan Arap Ayrımcılık Karşıtı Kurulu'na, birçok ailenin imajvari görüntüler yüzünden çocukların dinlerinden ve köklerinden utanır hale geldiklerine dair şikayette bulunduğunu anlatmaktadır. Özellikle Oklohama'daki ünlü bombalama olayından sonra, Arap asıllı birçok çocuğa geldikleri yere dönmeleri söylenmiş. Bu olaydan sonra, Amerikalı Arap ve Müslümanlar'a karşı 300'den fazla nefret suçu işlenmiş. Haksöz Dergisi / Tel: 0 212 524 10 28

Perdede karalama

Müslüman Araplar'la ilgili önyargılı 200'den fazla filmden bazıları: Paris'in Öfkesi (1921), Şeyhin Oğlu (1926), Geleceğe Dönüş (1985), Amerikan Ninja 4 (1991), Gerçek Yalanlar (1994), Amerikan Samuray (1992), Dönüş Yok (1993), Patriot Oyunları (1992), Mumya (1999), Kızım Olmadan Asla (1990), Gelinin Babası 2 (1995), Kazaam (1996), Akbaba Operasyonu (1997).

Olumlu imaj sergileyen az sayıdaki filmden bazıları ise şunlar: Parti Kızı (1995), Kurtuluş Günü, Los Angeles'tan Kaçış, İyi Geceler Öpücüğü (1996), 13. Savaşçı, Ölü Yiyiciler, Üç Kral (1999).

 
'Sırça Fanus' nasıl kırıldı?
Eserleri arasında "Sırça Fanus" adında, intiharı konu alan bir romanı da bulunan Amerikalı ünlü yazar Sylvia Plath'ın intiharı, kocasının mektuplarıyla aydınlanıyor.
Demi Moore uçuyordu, düştü!
Hollywood'un bir dönem en çok kazanan kadın oyuncusu olan Demi Moore, şöhret basamaklarını birer birer inmeye başladı. Sanatçı, uzun süre film teklifi gelmeyince parasal sıkıntıdan çıkış yolunu bir kamyon firmasının reklamlarını seslendirmekte buldu. Internetteki imdb ve peoplenews sitelerinin haberine göre, ünlü yıldız önümüzdeki günlerde tıpkı şöhretle tanışmamış oyuncular gibi kamyon firmasının reklamlarına sesiyle renk katacak. Bir dönem aynı anda onlarca film teklifi alan ve kaprisleriyle film ekiplerini bıktıran oyuncu seslendirme için yüksek bir ücret talep etmedi. Oyuncu şirketten sadece, kamyonların tanıtımı yapılırken kendi isminin kullanılmamasını istedi.
7 Ağustos 2001
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED