T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Siyaset, Erdoğan ve 1 milyar dolar

Her şey bir tesadüf mü? Neden hep bir ağızdan Tayyip Erdoğan'a hücum ediyorlar?

Sırtında bu kadar ağır bagajı olan ve Türkiye'ye de son 10 yılda hayli yüksek bir bedel ödettiren Mesut Yılmaz, Kartel'in manşetlerinde neredeyse yeni (!) bir umut olarak yerini alırken, Tayyip Erdoğan "Vur abalıya!"

Yılmaz demokrat mı?

Mesut Yılmaz, kongre konuşmasında, ulusal güvenlik gerekçesiyle özgürlüklerin ortadan kaldırılmasına veya sınırlandırılmasına karşı çıkmış. Satır aralarında, askerin siyasete müdahalesini eleştirmiş. "Bravo, demokrasi kahramanına!"

Başörtülü kızlarımız üniversite kapılarından kovalanırken sesini çıkarmayan, partilerin kapatılmasını güçleştiren yasal düzenlemelere karşı çıkan, Türk Ceza Kanunu'nun çok tartışılan, 159'uncu, 312'nci ve benzeri maddelerini aynen muhafaza eden, üstelik partisinin içinde dahi demokrasinin zerresi bulunmayan bir Mesut Yılmaz, eline tutuşturulan metni okuduğu için alkış alacak! Öyle mi? 28 Şubat'ta meşru iktidarı deviren "Silâhsız kuvvetlerin" önde gelen komutanlarından biri de, o değil miydi? Hatta bu sebebten dolayı, Hasan Celâl Güzel ve Tansu Çiller ona "Onbaşı Mesut" adını takmamış mıydı?

Hayra alâmet!

Kartel'in hücumu hayra alâmet! Demek Tayyip Erdoğan iktidara geliyor. Asabiyetin temelinde bu kaygılar, korkular yatıyor.

Geçen gün Kartel'in dışında kalan bir gazetenin patronu şöyle diyordu: "Bir seçim olsa, Tayyip Erdoğan'ın partisi % 40 alır. Bizim yaptırttığımız araştırma bunu gösteriyor."

İşte telâş buradan kaynaklanıyor.

Siyasi yasaklı olarak muhafaza edemediler Erdoğan'ı, başka taraflardan vurma gayretindeler.

Bir milyar dolar meselesi bunlardan biri.

Önce, Milliyet'te çıkıyor ipe sapa gelmez bu haber:

"Şeriatın sinsi planı... İstanbul Belediyesi'ne ait paralar geleceğin başbakanını hazırlayıp, cihat hazırlığı yapmak için Albayraklara aktarıldı... Albayrak şirketini inceleyen Mülkiye müfettişlerinin DGM'ye gönderdiği raporlar, akıl almaz bağlantıları gözler önüne serdi. Buna göre, Tayyip Erdoğan ile belediye başkanlığı döneminden beri çok sıkı ilişki içinde olan Albayraklar'ın şu an elinde tuttuğu para yaklaşık 1 milyar dolar." (30 Temmuz 2001 - Milliyet)

Rahmi Koç, hiç araştırmadan, soruşturmadan, Milliyet'in haberini doğru kabul ederek, aynı iddiayı tekrarlıyor.

Bakıyoruz, dün de Sabah gazetesi manşetine taşımış haberi: "1 milyar doları DGM çözecek"

İnsaf... Kartel'in patronları milyarlarca doları cebe indirdi; ülkemizdeki ekonomik çöküntünün gerçek mimarı onlar. Kimi şu anda hesap veriyor... cezaevinde. Kimine yakında sıra gelecek. Hal böyleyken, Tayyip Erdoğan'dan, olmayan bir servetin hesabını soruyorlar.

Bunca hassasiyet neden? Demek, millet açısından gelişmeler iyi. Halkın teveccühü her geçen gün artıyor... Onlar vurdukça, Yeni Oluşum'un, vatandaşın lehine bir faaliyeti olacağı daha açık seçik ortaya çıkıyor.

Hürriyet, Sabah, Milliyet'te yazılanlara, zaten, sadece Tayyip Erdoğan'a muhalif olanlar inanıyor.

Mesut Yılmaz demokrasi kahramanı, Tayyip Erdoğan, vur abalıya! Öyle mi? Aklı başında hangi insan bu yazılanlara inanır!

"Demokrasi" derken, Yılmaz takiyye yapmıyor ama, Erdoğan gerçek düşüncesini ve kimliğini saklıyor!!!

Takiyye meselesi

Tayyip Erdoğan kurar partisini, sonra da bir basın toplantısıyla bütün soruları cevaplandırır.

"Zaten takiyye yaptığı için konuşmuyor" demenin ne saçma olduğu ortada değil mi?

Bir insan takiyye yapıyorsa, aksine, konuşur. Gerçekleri gizlemek için her fırsatta konuşur.

Peki Mesut Yılmaz, "seçilmiş" ve de "seçkin", "mavi kanlı(!)" birkaç gazeteci haricinde, meselâ bizlerin önüne çıkıp Türkbank'tan başlayarak, Berna Yılmaz'ın Zekeriyaköy'deki evini Zihnali'ye iki misli olduğu iddia edilen bir fiyatla satmasına kadar, bir çok şeyin hesabını verdi mi? Bir basın toplantısı düzenleyip, bizlerin sorularını cevaplandırdı mı?

Yılmaz hesap vermeli

Tayyip Erdoğan'ın mevcut olmayan 1 milyar dolar servetine kafalarını takanlar, kendi patronlarının Vakıfbank'a, Demirbank'a veya falanca kamu bankasına olan borcunun hesabını tutsalar ya...

Bank Kapital ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ödeme planında uzlaştı. 270 milyon dolar borç, gayrimenkul devri ile ödenecekmiş. Acaba, kim bu gayrimenkullerin ekspertizini yaptı? Gayrimenkullerin değeri gerçekten o rakama ulaşıyor mu? Kulağımıza gelen haberlere göre, toplam 100 milyon doları aşmıyormuş.

Gene irtica yaygarası... Ve gene sahne arkasında sergilenen bir oyun.

Yakında Sabah grubu da Fon ile ödeme planı üzerinde anlaşacakmış. Bence, Tayyip Erdoğan konuşup, hesap vereceğine, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Başkanı Engin Akçakoca şu uzlaşmanın kalemlerini teker teker, kamuoyuna sunsun. Hangi gayrimenkul, kaç paralık bedelle devrediliyor. Milletin bütün bunları bilmek hakkı değil mi?

Akşener meselesi

Meral Akşener meselesine de birkaç satırla temas etmek isterim. Akşener, niçin Yeni Oluşum'a geldi; neden terk etti?

İki sebeb üzerinde duruluyor:

1) Tayyip Erdoğan'ın önü kesilecek, bu siyasi harekete geçit verilmeyecek gibi bir bilgi kendisine ulaşmış olabilir.

2) Akşener'in ortaya çıkmasını istemediği bir dosyası vardır. Tehdit almıştır; bu yüzden ayrılmıştır.

"Eski tas eski hamam; bunlar halâ milli görüşçü" diyerek Erdoğan ve arkadaşlarını terk etmesi; ayrıldığı camiaya böyle konuşarak zarar vermesi, yukarıdaki iki sebebten birine bağlanıyor. Hatta, sırf terk etmek için Yeni Oluşum'a girdi diyenler bile var.

Başka bir oluşum

Gerçi sağ cenahta başka arayışlar da mevcut. Saadettin Tantan ve İlhan Kesici'nin birlikte hareket ettikleri belirtiliyor. Bu kişiler, Anap'tan, Lütfullah Kayalar'ın başını çektiği bir grubu kopartabilir. Kısmen MHP'den, kısmen DSP'den geçişlerle, Parlamento'da bir grubun oluşması mümkün. Meral Akşener, böyle bir yapılanmanın tüyosunu da almış olabilir. Hüsnü Doğan gibi, Özal döneminin Anaplıları da, oraya yönelebilir.

Bu arada Meral Akşener ile de görüştüm. Tahminlerin hiç birinin doğru olmadığını söyledi: "Yeni Oluşum'da nezaket diz boyu ama, hep kendinizi misafir gibi hissediyorsunuz" dedi. "Karar mekanizmasının içinde yer alamıyorsunuz. Ben, Yeni Oluşum'a katıldığımda henüz Tayyip Erdoğan'ın önü kapalıydı. Şimdi % 30-40'lardan söz ediliyor. Menfaatimi düşünsem kalırdım. 7-8 kişi arasında istişare ediliyor. Bu 7-8 kişiden biri de ben olmalıydım diye düşündüm. Ama dışlandığımı hissettim." diye sözlerini sürdürdü Akşener. Ayrıca "Yeni Oluşum, Milli Görüş aynı" şeklinde bir beyanının bulunmadığını da belirtti.

Akşener, "başka bir oluşumla temasım yok" diye sözlerini tamamladı.

İşte siyasette son durum ve yorumlar.


7 Ağustos 2001
Salı
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED