T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Şeref'e yazık oldu

Atina'daki Dünya Greko Romen Güreş Şampiyonasını izlerken, Şeref Eroğlu'nun düştüğü durumu ve elenişini üzülerek izledim.

"Üzülerek" diyorum, böylesine yetenekli bir güreşçinin bu durumlara düşmesine gönlüm razı olmadı.

Karşısındaki Macar rakibine karşı ilk devreyi 3-0 üstün kapatmasına rağmen maçı 4-3 kaybetmesi af edilir cinsten değildi. Hele hele maçın sonlarına doğru ayakta bile zor durması, Şeref Eroğlu'nun Dünya Şampiyonası öncesinde hem iyi çalışmadığını, hem de iyi çalıştırılmadığını ortaya koydu.

Şeref'i özellikle gündemime almamın gerekçesi, kendisine olan sempatim ve sporculuğundaki büyüklüğüdür.

Şeref sporculuğunun ötesinde, Federasyon Başkanlığı seçimlerindeki aktifliği ve mevcut Başkanın lehine davranmasındaki aşırılığı, Onun bugünkü görüntüsünü ortaya çıkardı.

Ankara'da oy atarken Şeref Eroğlu'nun Atatürk spor salonunun içinde nasıl turladığını biliyorum.

Daha sonra oğlum ile birlikte askerlik yaptı. Ancak, gerek Federasyon Başkanlığı seçimlerinde, gerekse Televizyonlara her çıkışında faal sporculuğunu bir kenara bırakıp, bugünlere gelişindeki sebepleri bir kenara koyup, yerle bir etmesinin yanlışlığını kendisine anlattım.

Hatta, TSYD Ankara şubesi lokalinde eski Genel Müdür Tevfik Sarpkaya ile birlikte, bu görüntüsünün kendisine yakışmadığını, onun sadece güreşi düşünmesini önermiştim.

O konuşmada bize hak verir göründü.

Şimdi gelelim, Atina'daki Şampiyonaya..

Aradan geçen bu zaman içinde, Şeref Eroğlu'nun iyi çalışmadığını veya çalıştırılmadığına şahit olduk. Macar rakibi karşısında bu denli acze düşmesini Şeref'e yakıştıramadığım için bu satırları kaleme alıyorum.

Kendisini oğlum gibi seviyor ve son başarısızlığı ile en az onun kadar kahrolduğumu açıklıyorum.

Ama, bir takım kişilerin kullandığı Şeref Eroğlu'na son görüntüsü değil, Dünya veya Olimpiyat Şampiyonluğunun yakışacağı düşüncesindeyim.

O minderde, ben ise Televizyon karşısında yıkıldım.

Bu manzaranın ortaya çıkmasına, ne Şeref'in, ne de başkalarının hakkı var.

Zira, Şeref'e her zaman Şeref kürsüsünün zirvesi yakışıyordu. "Yakışıyordu" derken de "du"yu da en kısa zamanda kafasından silip atacağı görüşündeyim.

Onun yapacağı tek iş, sporculuk. Sporculuğu da, bildiğimiz Şeref gibi yaparsa, bundan hem kendisi, hem de Türk milleti karlı çıkar.


13 Aralık 2001
Perşembe
 
GÜRAY SOYSAL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED