T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yalandan kim ölmüş ki?

Geçen yüzyılı da (20'nci) böyle geçirmiştik.. Anlaşılan 21'inci yüzyılı da, birbirimizi aldatarak ve söylediğimiz yalanlara, kendimiz bile gülerek geçireceğiz..

Bir Amerikan internet sitesinde, "günlük yalanlar"ın listesi vardı..

Bunları okuyunca, yalanın da globalleştiğini düşündük..

İşte bazı "günlük yalan" örnekleri..

-Ekonomi gelecek yıl düzelecek..
-Biz size hizmet etmek için bu görevi kabul ettik..
-Karım beni hiç anlamıyor.. Çok yalnızım..
-Oyunu bana ver, gerisini düşünme..
-Sigaranın dumanını içime çekmem ki..
-Söz konusu olan para değil.. Bu bir prensip meselesi..
-Tabiî ki seni seviyorum!..
-Direksiyona geçmeden önce, sadece bir kadeh içtim memur bey!..
-Bundan böyle reformist bir parti olacağız..
-Televizyonda sadece belgeselleri izlerim..
-Bizim zamanımızda, gençler saygılıydı..
-Bundan sonra hiç yeni vergi yok artık..
-Korkma.. Benim köpeğim şimdiye kadar kimseyi ısırmadı..
-Evet.. Artık gerçeği söylemenin zamanı geldi..
-İleride mutlaka boşanacağım..
-En azından ileride arkadaş kalabiliriz..
-Biz sizi ararız..
-Ülkeyi esenliğe çıkartıyoruz..

Evet.. Bu global yalanların yerel örneklerini, hepimiz hem bireysel yaşamımızda, hem de toplumsal hayatta, 2001'de de bol bol seslendirip, dinlemedik mi?

Her yalan söylediğinde burnu uzayan masal kahramanı Pinokyo, 2001'i bizimle yaşasaydı, onun burnu Nicole Kidman'ın burnu gibi görünürdü gözümüze..

Neyse.. Buna da şükür..
Bir de, şu Usame Bin Ladin'in kasetlerine bakın..
Saklandığı mağaradan ne mesaj veriyor?
-Amerika'yı yendik!..
Herhalde bundan sonra bir kaseti daha yayınlanırsa El Cezire kanalında, şunları söyleyecek..

-Amerika'nın kayıtsız-şartsız teslim olması için şartlarımızı bildirdik.. Başkan Bush'u, teslim müzakereleri için Tora Bora'ya bekliyoruz..

Hani 1912'deki Balkan Savaşı'nda, Karadağ Kralı, Osmanlı Orduları'na hücum için emir verirken, bağırmış..

-Bütün toplar ateş!
Sonra eğilmiş emir subayına..
Alcak sesle,
-İkisi birden ateş, demiş..

Bir de, konumunu abartarak önemseyenler var..

Mesela şair-yazar Namık Kemal'in, istifasını anlatan dizesindeki gibi..
-Ayrıldık izzet-i ikbal ile Bab-ı hükûmetten!..
Sanırsınız ki tahttan feragat ediyor, ya da sadrazamlığı bırakıyor..
Oysa ayrıldığı makam, 2'nci ya da 3'üncü derece kalem katipliği..

Bizde de, şimdi Bülent Ecevit Amerika'ya gidiyor ya..
Öyle bir hava veriyor ki belirli medya..
Sanki Ecevit, Başkan Bush'a akıl vermeye gidiyor..
Ecevit Bush'a akıl verecek, Bush da Ecevit'e İMF kanalıyla 15-20 milyar dolar verecek..
-Sayın Bush... Aslında Sayın Saddam, Türkiye'nin bütünlüğü için çok önemli bir şahsiyettir.. Sayın Saddam'a birşey yaparsanız, çok fena olur..
-Sayın Bush.. Afganistan'ın esenliğe çıkması işini bize bırakın.. Türkiye'de yaptıklarımızı orada da yaparız.. Bütün Afganistan esenliğe çıkar kısa zamanda..
George W. Bush da, Ecevit'in bu sözlerini duyunca, İMF Başkanı Köhler'i arayacak..
-Hemen Türkiye'ye 60-70 milyar dolar daha verin.. Bu akla, mümkün olsa, 100 trilyon dolar da verilmeli, diyecek..

Böylece, 2002'nin de hesabını görmeye başlamış olmuyor muyuz?

ŞAKA

Mütekabiliyet meselesi..

Rauf Denktaş Türk kesiminde Glafkos Klerides'i konuk ederken, yemek listesinde "İmam Bayıldı" vardı..

Dün akşam da Denktaş, Rum kesiminde Klerides'in konuğuydu..

Ve Klerides'in sofrasında ne "Papaz Yahnisi" vardı, ne de "Papaz Bayıldı" vardı..

İşte size, bir uzlaşmazlık sebebi daha..

TEBESSÜM

Keşke felsefe de medyatik olsaydı!..

Tarih gibi "Felsefe" de, bazıları için okuldaki başbelası derslerden biriydi..

Aslına bakarsanız, "Biyoloji" de, "Fizik" de öyle değil miydi.

Kaç yıl, kaç kişinin şöyle söylendiğini duymadık mı?

-Efendim.. Balıkların sindirim sistemini öğrenmek, çocuklara hayatta ne fayda sağlar ki?

Şimdi böyle söylenenlerin, televizyonlardaki "Animal Planet"i, "Discovery Chanel"i ve benzer kanalları, nefeslerini keserek izlemelerine bakarken, için için gülüyorum..

Medyatik toplumun insanı, kapı komşusunun ne yediğini bilmiyor.. Ama bir balinanın nasıl çiftleştiği, leoparların ceylanları nasıl yediği, karıncaların iş hayatı falan, herkesin bilgi alanına girdi..

"Medyatik toplum", bir de, hangi mankenin, mesleğinin ne olduğu bilinmeyen hangi hovarda ile beraber olduğunu, çok iyi biliyor..

Keşke televizyonlarda "Felsefe kanalları" da olsa.. Herhalde, şu felsefi gerçekleri öğrenirdik..

-İnsanı diğer canlılardan ayıran şey, karşı cinsi hiç anlamamasıdır..

-Susamış bir insan bir bardak soğuk suyu içip, "Oh be dünya varmış" dediği zaman "Varoluşçuluk Felsefesi"ne ilk adımı atmış olur..

-Eğer vücut ve ruh ayrılabilseydi, bütün öğrenciler öğleye kadar uyur ve ruhlarını okula gönderirlerdi..


30 Aralık 2001
Pazar
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED