MHP, Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin karşı çıkmasına rağmen Türk Kurultayı'nı 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in himayesinde gerçekleştirdiği için azledilen devlet eski Bakanı Abdulhaluk Çay'a ağır ithamlarda bulundu.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, yaptığı yazılı açıklamada, Türk dünyası ile koordinasyondan sorumlu Devlet Bakanı Abdulhaluk Çay'a yönelik olarak, "MHP'nin büyük Türk milleti ve bütün ülkücü camia adına görev verdiği, büyük hizmetler beklediği kimi şahısların, kendilerine verilen emanetin altında ezilmeleri, fark ettikleri her gölgeyi kendilerine ait sanarak sergiledikleri cüretkarlık düşündürücüdür" ifadelerini kullandı.

Çetin, Türkeş'in, Türk kurultaylarını düzenlediği ilk yıllarda, dönemin Cumhurbaşkanı Özal ile Başbakanı Demirel arasındaki çekişmeyi ustaca kullanıp, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın kurultaya katılımını sağlayarak, resmiyet kazandırdığını kaydetti. İstanbul'da geçtiğimiz günlerde düzenlenen Kurultay'da, milliyetçi ülkücü hareket mensuplarının gözlerinden kaçırılmak istenen önemli bir ayrıntının bulunduğunu kaydeden Çetin, şu görüşleri dile getirdi:

Rezilliğine Başbuğ'u kalkan yaptı

"Demirel'in, başbuğumuzun sağlığındaki ve sonraki kurultaylarda yer aldığı doğru olmakla birlikte, orada bulunuş sebebi Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanlığını ve ardından cumhurbaşkanlığını üstlenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Peki, İstanbul'daki son Kurultay'ı himaye eden sayın Demirel'in hangi sıfatından dolayı orada boy göstermesine zemin hazırlanmıştır? Kurultay'ı, MHP'nin iradesine rağmen Demirel ile birlikte düzenleyen zihniyet, rahmetli başbuğumuzun milliyetçi hareketi iktidar yapmak için harcadığı bütün emeklerini hiçe saymıştır. Bu da yetmemiş, 'Demirel'in dümen suyuna girdiği' suçlamasına mukabil, insanüstü bir pişkinlikle 'o zaman rahmetli Alparslan Türkeş'i de aynı şekilde suçlamamız lazım' diyerek, kendi yaptığı rezilliğe başbuğu kalkan yapma cesaretini göstermiştir".

Karnından konuşan kendisidir

Çetin, açıklamasını şöyle bitirdi: "Bu camianın yıllarca imkanlar sunduğu ve karşılığında Türklüğe hizmetler beklediği halde, milliyetçi ülkücü hareketi hiçe sayarak ve adeta reddi mirastan başka bir anlam ifade etmeyecek şekilde Demirel'e yönelişin hiçbir ahlaki temeli olamaz. Geleneklere aykırı bir şekilde düzenlediği Türk Kurultayı ile kendini açık etmesine rağmen, bütün pişkinliğiyle MHP'nin milliyetçiliğine söz etmeye çalışmakla asıl karnından konuşan kendisidir."