T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İMF'nin faresi

İMF, Türkiye ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor. Kıstırmış köşeye, dilediğini yaptırıyor. Köşeye kıstırmış, zira, Hükümet iktidara pamuk ipliği ile bağlı. Kredi dilimlerinden birisini serbest bırakmaması dahi Hükümet'in yıkılışı anlamına gelir.

Türkiye, İMF'ye verdiği sözlerin en önemlilerini ve en zor olanlarını yerine getirdi. Buna rağmen 3 milyar dolarlık 4'üncü kredi diliminin görüşülmesi ertelendi.

İMF'nin ekonomik gerekçesi iç kaynak yetersizliği. Diyor ki, ya ilave kaynak oluşturursun, veya 3 milyarlık kredi dilimini unutursun.

Kaynak oluşturmak için de hem kamu harcamalarının kısılmasını ve hem de kamu gelirlerinin artırılmasını istiyor.

Peki bu kaynak nerede kullanılacak? Tabii ki iç ve dış borç ana para ve faiz ödemelerinin finansmanına tahsis edilecek.

İMF'nin kısılmasını talep ettiği kamu harcamalarının dağılımına bir göz atalım.

Hükümet 2001 yılının ilk 8 ayında 47 katrilyon lira harcama yapmış.

Personel harcamaları toplamı 9 katrilyon lira. Toplam harcama rakamının % 19'una tekabül etmektedir. Bir önceki yılın aynı dönemine göre % 42,6 oranında artmış. Yani enflasyon oranının altında bir artış söz konusu.

Tarımı desteklemek amacıyla 1,06 katrilyon liralık ödenek ayrılmış, ilk 8 ayda bunun sadece 292 trilyonluk kısmı kullanılmış. Yaklaşık % 30'luk bölümü. Zaten yetersiz olan ödeneğin sınırlı bir miktarı tarım kesimine aktarılmış, bu nedenle tarımda bir taraftan üretim düşüşü yaşanırken diğer taraftan kırsal nüfusun şehirlere göçü teşvik edilmiştir.

Yatırım harcamaları için 3,7 katrilyon ödenek tahsis edilmiş, ağustos ayı sonu itibariyle bunun 1,7 katrilyon liralık bölümü harcanmış. Bu rakamın 2,5 katrilyon lirayı bulması gerekirdi.

Toplumun orta ve dar gelir gruplarını ilgilendiren ve bu kesimin milli gelirin önemli bir bölümü olan bütçeden aldıkları payı gösteren personel, yatırım ve tarımı destekleme harcamaları hem hedefin altında kalmış ve hem de reel olarak erezyona uğramış.

Düşük gelir grubuna kaynak aktarılan bir başka harcama kalemi olan 'sosyal güvenlik harcamaları'ndaki artış ise hedeflerin üzerindedir ve reel artış söz konusudur. Özellikle, BAĞKUR'a aktarılan kaynak miktarı bir önceki yılın aynı dönemine göre % 99,7 oranın artışla dikkat çekicidir. Tahmin edileceği gibi bu durum, uygulanan ekonomik programın esnaf ve serbest çalışan kesim üzerindeki tahribatını gözler önüne sermektedir. İflaslar ve kapanan iş yerleri nedeniyle BAĞKUR'un prim gelirleri azalmış, ortaya çıkan finansman açığı bütçeden karşılanmış ve karşılanmaya devam edilmektedir.

Kısılacak harcamalar

Bütçe giderleri toplamının % 53,3'ünü alıp götüren faiz harcamaları içinde dış borç faizleri % 107,2 oranında artmıştır. Artış büyük oranda devalüasyondan kaynaklanmaktadır.

Bütçede aslan payı yine faiz ödemeleri için kullanılmaktadır.

Yatırım harcamaları ve tarımı desteklemek için gerçekleştirilen transfer harcamaları yıllar itibariyle sürekli azalmış ve 2001 yılı bütçesinde, tarihindeki en düşük seviyesine ulaşmıştır.

Bu harcama kalemlerinde ek tasarrufa gitmek imkan dahilinde değildir.

Bütçe içindeki payı sürekli büyüyen sosyal güvenlik harcamalarından kısıntı yapmak, ekonomik daralma ve durgunluk devam ettiği sürece çok zordur. İstihdam imkanlarının daralması ve işsizliğin büyümesi hem SSK ve hem de BAĞKUR'un gelirlerini kaçınılmaz olarak azaltacak, emeklilerin maaşlarının ödenmesinden vazgeçilmeyeceğine göre ortaya çıkacak açık bütçeden aktarılacaktır.

Özetlemek gerekirse, bütçede faiz giderleri dışında kısılacak harcama yoktur. Tam aksine faiz dışındaki harcama kalemlerinin artırılması gerekir. Özellikle sağlık, eğitim, yatırım ve sosyal amaçlı transfer harcamalarını.

Peki, İMF bütün bunları bilmiyor mu? Elbette biliyor. Hem de çok iyi biliyor.

Bu şekilde davranmasının amaçlarından bir tanesi daha çok taviz koparmak. Nitekim her istediğini alıyor. Başbakan'ın, Amerika'ya yapılan saldırılarla ilgili delilleri değerlendirme biçimi başka nasıl izah edilebilir?

Hükümet'in iplerinin ve geleceğinin İMF'nin elinde bulunduğu mevcut ortamda, ülke çıkarlarını gözeten bir dış politika izlemesi mümkün değildir. Türkiye sahipsizdir.

İMF kedi, Türkiye ise fare konumundadır. Kaçacak bir yeri de kalmamıştır.


12 Ekim 2001
Cuma
 
NURETTİN CANİKLİ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED