T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Taliban demokratları'nın yeni tramvayı
Müşerref ve Kerimov'dan..

İkiz kulelere yapılan saldırılardan sonra, "artık hiçbir şey 11 Eylül'den önceki gibi olmayacak" cümleleriyle başlayan çok yazı okuduk, eminim siz de okumuşsunuzdur. Evet yeni bir dünya doğuyor, bu konuda kimsenin bir kuşkusu yok. Her nekadar nasıl bir dünya olacağını bilemesek de... Gerçi Başkan Bush savaşın ilk günlerinde, "İlerleme, çoğulculuk, hoşgörü ve özgürlük için savaşıyoruz" demişti ama, "kana kan, intikam" mantığı ile özgürlük ve demokrasi mi gelir, yoksa diktatörlükler mi gelir bundan çok emin değiliz.

Dünyanın gittiği yöne Türkiye özelinden baktığımızda, doğrusu hiç de iyi bir yöne gitmediğini görmek mümkün. Bir kere, demokrasi, barış ve hoşgörü doğrultusunda gitmediği kesin... "Bunu da nereden çıkarıyorsun, müneccim misin?" dediğinizi duyar gibiyim. Evet maalesef öyle... Baksanıza, bizde kendilerini "demokrat" ve "liberal" olarak tanımlayan kimi yazarlar, 28 Şubat döneminde demokrat olduklarına bin pişman oldular, bir daha aynı hataya düşmemek üzere "tevbe" ettiler. Ve de antidemokratik cepheyle "iman" tazelediler.

Örneğin, "İslamcılar'ı eğitme kontenjanı"ndan kartelde "muvazzaf demokratlık" yapan bir yazar geçenlerde çıktığı bir televizyon programında, "İslamcı yazar, aydın ve gazetecilerle ittifakımız 11 Eylül günü sona ermiştir. Buraya, bunu ilan etmek için geldim" diyerek kontenjan demokratlığına veda ediverdi. Doğrusu çok üzüldük, sayın yazar demokratlıktan vazgeçti diye, vah.. vah...

Meğer sayın yazar, İslamcılar'la "platonik" bir ittifak içindeymiş de haberimiz yokmuş... 28 Şubat boyunca da sırf bu "platonik aşk" yüzünden İslamcılar'ın haklarını savunmuş, gönüllü demokratlık yapmış. Ama artık bitti, nadim oldu, bir daha demokratlık yapmamaya "azmü cezmü kast eyledi."

Neden o şimdi büyük bir tevbekar dersiniz?

Çünkü, İslami kesimin entelektüelleri 11 Eylül sonrasında Amerikan cephesinin "şahinleri"yle aynı safta yer almadılar. Zaten böyle bir şey de gerekmiyordu. Nitekim, bizzat savaşın tarafı olan Amerikan aydınları dahil, dünyanın en saygın demokratları bile savaşa karşı acımasız eleştiriler yaptılar. Türkiye'deki bazı "liberal Talibanlar" hariç... Çünkü, Türkiye'de "liberal" etiketle ortalıkta dolaşanların büyük bir bölümü, genlerinden gelen bir soyaçekimle, aynen Taliban gibi "diktatör" bir yönetim özlemi içindeydi.

Şimdi bu "kontenjan demokratları" dünyanın gittiği yeni istikameti çabuk keşfettiler. Gördüler ki, Amerika'nın yeni müttefikleri Pervez Müşerref ve İslam Kerimov gibi diktatörlerdir. Yani Amerika, uzun süredir desteklediği "Taliban diktatörlüğü"nden çarkedip, yeni diktatörlerle iş tutmaktadır. Dolayısıyla bizim "liberal Talibanlar" da Amerikan "tramvayı"na binmekte gecikmemişlerdir.

Baktılar ki, mevsim yeni diktatörler mevsimi, demokratlık işinde ekmek yok, bu yüzden "özgürlük" ve "demokrasi tramvayı"ndan inmeye karar verdiler. Bu yüzden, İslami kesim ve dünya demokratlarının tramvayında hakları ve özgürlükleri savunmayı değil, Müşerref ve Kerimov'un "diktatör" tramvayında Amerikan düdüğü çalmayı tercih ettiler.

Anladılar ki, yanlışlıkla bindikleri "demokrasi tramvayı" onların istediği "kartel bahçeleri"ne gitmiyor...

Ne yapalım, elimizden bir şey gelmez... "Liberal Taliban"lara, diktatörler tramvayında iyi yolculuklar diliyoruz...


21 Ekim 2001
Pazar
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED