T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Düğün

Bir düğün gerçekte nedir ki? En çok da düğün davetlileri için? Onlar için düğün acaba ne anlama geliyor? Eğer bir düğüne davetli olmasaydılar da, bir cenaze törenine katılsaydılar, orada konuşulanların rengi ve çeşnisi daha mı değişik olurdu? Elbette, biri hayat yolculuğuna yelken açmanın eşiği, öteki kabre doğru giden yolun başlangıcı olması bakımından aralarında kuzeyle güney kadar fark var. Üstelik birine insan başkası (düğün sahibi) tarafından davet edilirken; ötekine, insan kendi kendini davet eder. Daha uygun bir söyleyişle, insan birine davetle katılır; ötekine davet yoktur, onun hakkında insan bilgilendirilir, o kadar. Bilgi edinen de, o bilginin gereğini yerine getirir veya getirmez. Düğünün de, cenaze töreninin de sahipleri vardır; bir de, bu törenlerin kendileri için düzenlenmiş olduğu kişi veya kişiler.. Düğün davetine icabet edilmediğinde, düğünün sahipleri de, düğünün kendileri için yapıldığı kişiler de (gelin ve/veya damat) icabet etmeyen kimseye gönül koyabilir; oysa cenaze törenine icabet edilmediğinde bu işe gönül koyabilecek olan yalnızca cenazenin sahibidir.

Düğün veya cenaze töreninde karşılaşan dostlar birbirine hal hatır soruyor. Birbirlerini çoktandır görmemiş olanlar orada karşılaşıyor, hasret gideriyorlar. Konuşmalar ilerledikçe, herkes kendi derdini, kendi meselesini anlatmaya kalkışıyor. Sözünün kesilmeden dinlenilmesini istiyor, çünkü birazdan ayrılık vakti gelecek herkes kendi yolunun yolculuğunu sürdürmeye bakacaktır. Bu yüzden karşısındakinin derdini dinlemekten çok, kendi derdini anlatma savaşımı verilir. Bir de bakarsınız, bir yanda toprak kazılırken veya pasta kesilirken, öyle olur ki, taraflar birbirini duymak yerine yalnızca kendi anlattığına kulak misafiri olmaya başlamış. Dahası, karşısındakinin kendini dinleyip dinlemediğini bile umursamıyor.

Ama gene de, bir düğün, her zaman bir düğündür. Ağırbaşlı ve kibar insanlar için bile, o, bir düğündür. Orada da ölçüyü korumaya özen gösterilebilir. Orada da kibarlıktan ödün vermek gerekmeyebilir. Orada insanlar, ciddiyetlerini bozmadan enflasyondan, krizden, dövizden konuşabilir. Hastalıktan, yaradan, yaralanmışlıktan bahsetmenin sakıncası yoktur. Dahası, karalara bürünmek isteyenler için bile yol açıktır. Çünkü orası düğün yeridir ve orada insan, gönlüne hoş gelen her ne varsa onunla meşgul olmakta serbest tutulur. Yasa girmek bile.. çok mu tuhaf görünüyor bu? Eğer o düğün, insanın kendi sevdiğinin düğünüyse ve o düğünle sevdiğini elinden kaçırdığını biliyorsa.. Yani. Elbette. Demek istiyorum ki, dünyada başına böyle bir iş gelmemiş birisi için, böyle bir şeyi anlamak zor görünüyor. Çok zor..

Gene de, bir düğünün, her zaman bir düğün olduğunu ve onun cenaze töreninin ters yüz edilmiş biçimi olduğu kadar, onu aşan bir yanının bulunduğunu da unutmamak gerekiyor.


21 Ekim 2001
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED