T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Dayatma ve hukukilik

İnsanlığın ilk dönemlerinden beri, toplumların yönetiminde iki temel faktör geçerliliğini korumaktadır. Bunlardan biri, totaliter ve kendini her türlü kayıttan bağımsız hissedenlerin tutumu; diğeri de, hukuki ve objektif hak ve yetkilere göre çizilmiş kuralların benimsenmesidir.

Asırlar geçse de, insanın yapısında bulunan bu iki temel karakter; varlığını, hayatın tüm alanlarında hissettirmekte ve sistemlerin karakterini de, bu iki temel unsur belirlemektedir..

Bu "dediğim dedik" anlayışının felsefi temellerinde kendini beğenmişlik, başkalarının görüşlerine tahammül edememe, karşılıklı ilişkileri kabul etmeme, kendine saygı duymama ve hakikati arayamama gibi olumsuz değerler yatmaktadır. Dolayısiyle, böyle bir anlayış, sosyo-psikolojik bir rahatsızlığın ve huzursuzluğun belirtilerini taşımaktadır. Bir bakıma, suçluluk psikolojisi de diyebiliriz. Çünkü; kendinden emin olmayan doktrin veya anlayışların temel karakteri, başka görüş ve anlayışlara hayat hakkı vermemesi ve kendini tartışmaya ve eleştiriye açık bırakmamasıdır.

Ankara İlahiyat'tan bir kız öğrenci, bana mail göndererek, Anayasa'da yer almayan başörtüsü yasağının keyfiliğini ve bunun engellenmesi konusunda çaba göstermemi talep ediyor. Genç kız, bunca yıllık çabalarının ve ailesinin kendisine yaptığı masrafların, heder edildiğine isyan ediyor. Düşündüm; kime, nasıl ve ne şekilde müracaat edebilirim diye. Sonunda bir "merci" bulamadım!. Bunun manası; ülkedeki belirli sayıda insanın; "yok kabul edilmesi" gerçeğidir. Yani, birileri; siz mağdur olsanız da, ölseniz de; size "hayat hakkı" tanımıyor. Tabii, bu ifade içerisinde yaşama hakkınızı değil de; insanca yaşama hakkınıza izin vermiyor, manasını kasdediyorum.

Peki, o halde nerede hukukilik. Nerede, Anayasa maddelerinin her kişinin hürriyet, hak ve menfaatlerinin korunması ile ilgili cümleleri? Bu yazılı hakların, uygulamada gerçekleşmesini engelleyenler; acaba hangi görünmez anayasa'yı uygulamaya koyuyorlar?.. Bütün bunların muhatabı; zannedildiği gibi, sadece yetkili konumlarda bulunanlar değil diye düşünüyorüm. Asıl muhatap; bu toplumun temelini teşkil eden halk yığınlarıdır. Bu yüzden; halkın, kendine sunulan Anayasa'nın gerçekten tatbik edilip edilmediğini izlemesi, kontrol etmesi ve yerine getirilmediği zaman da, yetkilileri ikaz etme gibi önemli bir görevi vardır. Ve böyle bir görevi, engelleyecek hiçbir meşru güç dünyada mevcut değildir.

O halde, nasıl oluyor da; Anayasa ve hukuki kurallar, bazı fiili güçler tarafından ihlal edilebiliyor? İşte böyle bir noktada, halk ve toplum olma iradesi ve sorumluluğu gibi bir kavram karşımıza çıkmaktadır. Dünyanın her döneminde, iktidara geçenler veya fiili güçleri ellerinde bulunanlar; bu yetkilerini, şahsi ve grup menfaatlerini gerçekleştirme istikametinde kullanmışlardır. Yukarıda da belirttiğim gibi, insanın tabiatında "hakim olma içgüdüsü" sürekli bulunmaktadır. Ama, hukuk kuralları ile bu güç, meşru bir platforma geçmek zorunda kalmaktadır.

Peki, bu güç; meşru değil de, gayrı meşru ve topluma hesap verme ihtiyacını duymayan bir noktaya geldiğinde durum ne olacaktır? Böyle bir zamanda, sosyolojinin ve sosyal tarihin bize öğrettiği yegane tutum; halkın yetkilileri hesap vermeye davet etmesi olmuştur. Tabii ki, bu tavrın; her sosyal bünyeye ve toplumsal karaktere göre farklı biçimleri olabilir. Ama, şu bir gerçektir ki, düzenin ve meşru hakların en büyük sigortası, halk iradesi ve tavrı'dır. Böyle bir düşünceyi, keyfi ve kaba kuvvete dayalı iktidarlar hiçbir zaman gündeme getirmek istemezler. Ama halk, genelin hak ve menfaatlerini sürekli olarak denetlemek sorumluluğunu üzerinde taşımak zorundadır.

Bütün bu bilgi ve haklar ışığında, ben de genç kızımızın problemini, bu büyük halkın vicdan ve hassasiyetine sunuyorum.


21 Ekim 2001
Pazar
 
SAMİ ŞENER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED