T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tramvaylı oyun

Tahlil gücüne güvendiğim bir dost, "Bunda büyütülecek ne var, anlamadım" dedi bana, "Nasıl oluyor da, bunun, 'Bir Ertuğrul Özkök prodüksiyonu' olduğunu fark etmiyorsunuz?" Bu cümleyi duyar duymaz zihnimin ampulleri yanıp sönmeye, kafamdaki tek kollu oyun makinesinde büyük ikramiye zilleri çalmaya başladı. TOMBALA.

Günlerden beri tartışılan olaya, "Bu bir Ertuğrul Özkök prodüksiyonudur" penceresinden baktığımda, gerçekle burun buruna geldiğimi hissediverdim. Basit bir kalem tartışmasından ideolojik çatışma çıkartan Hürriyet yönetmeni, dün (20 Ekim 2001), sütununda, "Tramvay demokratları buraya kadar" başlıklı yazısıyla senaryodaki imzasını da ilân etti...

Önceki gün, The Marmara Oteli'nin pastanesinde yanımıza gelen Cüneyt Ülsever'e, Ali Bayramoğlu, beni göstererek, "Görüyorsun" dedi, "Bizim ittifakımız devam ediyor..." Hürriyet yazarı, "Onunla benim ittifakım da devam ediyor" deyiverdi... O yanımızdan ayrıldığında, birbirimize bakıp, neredeyse aynı anda, "Peki, ama kiminle ittifakını bitirdi" diye sorduk...

Sadece Ali Bayramoğlu ile dostluğumuz devam etmekle kalmıyor, Etyen Mahçupyan da Ali Bulaç'la Samanyolu Tv'deki programını, hem de büyük bir keyifle, sürdürüyor. Çevremde benim gibi düşünmeyen çok insan vardı, bugün de aynı insanlarla aynı çevrede bulunmaya devam ediyorum. 11 Eylül terör eylemi sonrasında, hiçbir dostum, o eylemle benim aramda doğrudan ilişki kurmaya çalışmadı. Dahasını söyleyeyim mi size: Ben 11 Eylül'e 'gerekçe' bulma çabasına hiç girmedim, 'liberal' denilebilecek dostlarım arasında, "Terörü azdıran ABD'nin bazı konulara duyarsızlığı" demekten çekinmeyenler bulunuyor...

Cengiz Çandar'la benim bu ilk kalem tartışmam değil; pek çok kişi unutmuş olabilir, ama Körfez Krizi sırasında onunla yine farklı cephelerde yer almıştık. O, Güneş'te, "Irak'a girelim, Saddam devrilsin" yazıları yazıyordu, ben ise "Türkiye maceralardan uzak durmalı" tavrındaydım. O gün için ciddi bir görüş ayrılığıydı bu, ama dostluğumuzun devamına engel olmadı. "Dostluklar kavgalarla bilenir" lâfına inanıyorum ben...

Konuyu Yeni Şafak sayfalarından alıp Türkiye gündemine kim taşıdı? Hürriyet... Show-Tv ekranında 'İslâmcı' denilen tiplerle kavga eden ve "Sizlerle yolumu ayırıyorum" diye ilân eden Cüneyt Ülsever hangi gazetenin yazı kadrosunda? Hürriyet'in... Bizlerin efendice tartışmamıza en sert yazılarla kenardan müdahale eden Hadi Uluengin hangi gazetede yazıyor? Hürriyet'te... Hürriyet'i kim yönetiyor? Ertuğrul Özkök tabii... Kanal-7'yi de, AKP'yi de uzaktan kumandayla yönlendirme çabasında Özkök; bizim içimize bile el attı, baksanıza...

Özkök'ün iddiası, 'İslâmcı' dediği kişilerin demokrasiye inanmadıkları... "Türkiye'de İslâmi kesimin öndegelen simalarından" diye tanımladığı biri, "Demokrasi bizim için bir tramvaydır; gideceğimiz yere kadar gider, sonra ineriz" demiş... Adını vermediği bu 'biri' artık değişmiş, demokrasiye inanıyormuş; ama "Siyasi İslâm'ın büyük kesiminde bu cümle giderek bir kimlik haline geliyor" imiş...

Satırlarını buraya aktarırken gülmekten kendimi alamıyorum. Gülmemin sebebi, Hürriyet yönetmeninin, ağzından 'tramvaylı' cümlesini naklettiği kişinin değiştiğine inandığı halde, gölge boksunu sürdürmekte tereddüt göstermemesi... Kimmiş acaba demokrasi tramvayına binip gizli emellerini tahakkuk ettirdikten sonra inecek kişi veya kişiler? İkiz kulelere yapılan saldırıyı kınamayan, Üsame bin Laden ve Tâlibân'a sahip çıkanlar kimler? "Üzerindeki kravatlı takım elbise paramparça olan Taliban kıyafetli İslâmcı militan" tanımı kime uyuyor?

Böyle birilerinin varolmadığını sadece ben değil, Ertuğrul Özkök de biliyor. "Bunlar geçmişte de Hizbullah vahşetini kınamamışlardı" diye yazarken kalemi "Yalan" diye titremiş bile olabilir; çünkü aynı kalem, Hizbullah eylemleri ortaya çıktığında, yazılarımı gazetesinin sütunlarına beğenerek taşımakta tereddüt etmemişti. Bir insan, 'yalan' olduğunu bile bile, "Şimdi Bin Ladin terörünü de kınayamıyorlar. Bu, 'Bana Bin Ladin teröristtir dedirtemezsiniz' zihniyeti, hepsinin ortak söylemi haline geldi" diye nasıl yazabiliyor? Yazıyor işte...

Türkiye'de inançlı insanlar, tıpkı Ertuğrul Özkök'ün merhum babası gibi, demokrasi dönemlerinde rahat nefes alabildiklerinin farkındalar. Hak ve özgürlüklerin en geniş biçimiyle sağlandığı bir iklimde inançların dal budak salacağını biliyorlar. Tramvay merakları yok, ittifak diye bir dertleri de... Hoşgörü ortamını arzulayan ve bunu bir hayat tarzına dönüştürenler de o inançlı insanlar... Zaten bu sebeple, 11 Eylül gününden beri, "Bir türlü kınamadılar" tarzı cümleler için tonlarla mürekkep harcayan Hürriyet, bu iddiayı tek bir sağlam örnekle bile isimlendiremedi...

11 Eylül sonrası gelişmeler bütün dünyada gazetelere ilgiyi artırdı, bir çok ülkede tiraj patlamaları yaşanıyor; bir tek Türkiye'de satışlar düşüşe geçti. 1970'lerde 1 milyon satışı görmüş yılların Hürriyet'i, hafta içi 400 binden fazla sattı mı, İkitelli'de bayram yaşanıyor...

Siz bu satırları okurken, biz Cengiz Çandar'la, Kanal-7'de, 'Başkent Kulisi' programında beraber olacağız; Ali Bayramoğlu ve İlnur Çevik ile birlikte... "Bu bir Ertuğrul Özkök prodüksiyonudur" damgalı 'tramvaylı oyuna' bundan daha iyi cevap olabilir mi?


21 Ekim 2001
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED