Ölümünün 26. yılında, unutulmaz 'Bayrak' şiirinin şairi Arif Nihat Asya dostları ve sevenleri tarafından anıldı. Törende 'Bayrak' şiirinin ilginç öyküsü de anlatıldı

Vatan, bayrak, insan, doğa, aşk ve anne gibi pek çok kutsal ve anlamlı değerler üzerine şiirlerini kuran, fakat yediden yetmişe Türk halkının belleğinde yer edinen 'Bayrak' şiiriyle ölümsüzleşen büyük şair Arif Nihat Asya ölümünün 26. yılında dostları ve sevenleri tarafından sevgi ve özlemle anıldı.

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından organize edilen anma gününün açılış konuşmasını yapan Vakıf Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, "Türk Edebiyatı'nın unutulmaz şairi Arif Nİhat Asya; Allah'ın Türklük için dünyaya gönderdiği çok değerli bir insanımızdır. Bundan 26 yıl önce aramızdan ayrılan değerli Türk şairimizi genç nesle anlatmak, tanıtmak hepimizin görevidir" dedi.

Arif Nihat Asya'nın şiiri üzerine konuşan Edebiyatçı Prof. Dr. Necat Birinci ise, "Arif Nihat Asya, 20. yüzyılın başında doğmuş ve Türk halkı üzerine oynanan oyunlara şahit olmuştur. 20. yüzyılın ilk yarısında geçen savaşlara şahit olmuştur. İşte Arif Nihat Asya böyle bir dönemde şiirinin temelini atmış ve memleket, vatan, millet gibi temaları hem geleneksel, hem de modern şiir kaynaklarından faydalanarak işlemiş ve ölümsüz eserler ortaya koymuştur" diye konuştu.

Asya; şiirlerini yazarken, ilham ve istilattan yola çıkarak oluşturduğunu belirten Prof. Birinci, bu iki kavramın iyi bir şiir için temel unsurlar olduğunu söyledi. Birinci; Asya'ya göre şiiri şiir yapanın yalnız ilham olmadığını, ilhamın tek başına bir şey ifade etmediğini, iyi ve kaliteli bir şiir için ilhamla birlikte şiir üzerinde uzun ve titiz bir çalışmanın da şart olduğunu" dile getirmiştir." diye konuştu. "Şiir kalıba sığmaz" diyen Asya'nın "Şiir, 'dil'in ayağını yerden kesmeli" şeklinde bir tanımlama yaptığını hatırlatan Prof. Birinci, "Asya için şiir hayallerin ve gerçek olanın buluştuğu yerdir. Bu iki kavramı şiirde terbiye eder. Çünkü Asya için ne gerçek ne de hayal tek başına şiir değildir" dedi.

"Bayrak'' şiirinin ilginç öyküsü

Bundan 30 yıl öncesinde gençlik dönemlerinde çıkardıkları 'Devlet Dergisi'nde Arif Nihat Asya'nın pek çok şiirini, hicvini yayımladıklarını söyleyen ve hatıralarını anlatan arkadaşı İbrahim Metin de, şairin unutulmaz şiiri olan Bayrak şiiri ile ilgili şu hatırayı nakletti:

"Asya, Adana'da öğretmenlik yaptığı yıllarda, Adana'nın kurtuluş yılı için öğrencilerinden şiir getirmelerini istemiş. Ancak öğrencilerin getirdiği hiç bir şiiri beğenmemiş ve o gece oturmuş sabaha kadar çalışarak 'Bayrak' şiirini ortaya çıkarmış. Ertesi gün ise bir öğrencisine bu şiirin kendisine ait olduğunu söylememesini tembihleyerek törende okumasını söylemiş. O yıllarda milliyetçi kimliği sebebiyle bazı çevreler tarafından sevilmeyen Asya tepki görür diye şiirin kendisine ait olduğunu ilk başta söyleyememiş."

Bayrak

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü
Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü.
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne
korku ne keder...
Gölgende bana da,
bana da yer ver!
Sabah olmasın,
günler dogmasın ne çıkar!
Yurda, ay-yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdügü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düşürdügü gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün,
rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçegim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde ölecegim.

Tarihim, şerefim, şiirim, herşeyim;
Yer yüzünde yer beğen:
Nereye dikilmek istersen
Söyle seni oraya dikeyim!