YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan


  Arşivden Arama

 

 

Üç bakanlık, bir Diyanet ve hac

Ramazan Bayramı bitti, dolayısıyla Umre mevsimi de sona erdi. Şimdi Türkiye'de köyden kentten yüz bin civarında hacı adayı, mukaddes beldeleri ziyaret için hummalı bir gayret içerisinde. Diyanet İşleri, Diyanet Vakfı, çeşitli turizm firmaları ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, hacı adaylarına en iyi hizmeti verebilmek için harıl harıl çalışıyorlar.

Bu vesile ile, Hac dönemine yönelik olarak, yukarıdaki resmî kurum ve tüzel kişiliklerin dikkatine bazı hususları arzetmek istiyorum:

Umre ve hac tercihleri

Geçtiğimiz umre mevsiminde, Türkiye'den umre için yaklaşık 35 bin kişi Suudi Arabistan'a gitmiş. Eğer duyduklarım doğru ise, 35 bin umrecinin 2-3 bini Diyanet'i, diğer kalan kısmı da, yani 30 küsur bin umreci de özel firmaları tercih etmiş.

İkincisi ise bunun tam tersi!.. Türkiye'nin bu yıl, 65 bin kişilik bir hac kotası bulunuyor. Başbakanlığın, Hariciye'nin ve Diyanet'in son bir gayretiyle, bu rakama 20 bin kişilik bir ilâve daha sağlanmış. Yapılan hesaplara göre, yurtdışındaki Türkler'den de, her yıl on bin civarında kişi hac görevini yerine getiriyor. Dolayısıyla Suudilerin bazı özel vizeleri ve muhtelif memleketlere turist olarak gideceklerin dolaylı hac geçişleri de nazarı dikkate alınırsa, Türkiye'den hacca gidecek olanların sayısının 100 bini rahatlıkla aşacağı tahmin ediliyor.

Peki Türk hacı adaylarının mukaddes beldelere gidişteki tercihleri nasıl? Umrede olduğu gibi Özel firmaları mı tercih ediyorlar, yoksa daha başka yolları mı? Bunu merak ettim ve araştırdım. Şimdiki duruma göre söylüyorum. Mevcut hâle, yani kurulan bağlantılara göre, Türk hacı adaylarının yüzde 80'i bu sefer Diyanet'i ve Diyanet Vakfı'nı tercih etmiş durumdalar. Bunu nasıl izah etmek gerekir bilmiyorum. Belki ileride fırsat bulursam ve kayda değer bilgilere erişirsem, onları da size ayrıca aktarmak isterim.

Yaşar Okuyan hacca bekleniyor

Bu arada, Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan'ın açıklamalarına göre Suudi Arabistan'da 120 binin üzerinde Türk bulunuyor. Bir kısmı işçi, bir haylisi de esnaf ve sanatkar. Oralardaki Türkler'in bana ifadesine göre, Suudi Arabistan'daki Türkler'in hemen tamamı vasıflı işçi ve sanatkâr durumunda. Vasıfsız insan bulunmuyor. Hatta bazı iş kollarında Türkler ciddi mesafeler bile almış.

Meselâ tatlıcılık, pastanecilik işleri gibi. Suudi zenginlerin, ileri gelen Suudî bürokrasisinin bu alandaki ihtiyaçlarını Türk pastaneleri temin ediyor. Bilhassa zengin, görkemli düğünler!.. Fırtına İsmail'in Şehrâzât pastanesi ve (Celâl Özdemir, Mehmet Ulu ve Semir Karaali)nin Halawâni Tayyiba'sı Medine'de çok meşhur. Riyad, Cidde ve Mekke de aynı şekilde. Medine'deki İstanbul lokantası ise ayrı bir âlem.

-Sayın Yaşar Okuyan!.. Mukaddes diyarlardaki Türkler diyor ki, Arap'ta sanatkâr yok!.. Buralarda Türkler, işlerindeki temizlik ve özellikle de güvenilirlikleri dolayısıyla çok takdir topluyoruz. Ülkemiz adına, kendimizi âdeta sınavda hissediyoruz. Sayın Bakanımız Yaşar Okuyan, lûtfen hac mevsimini vesile kılarak buralara gelsin, bizlerle görüşsün. Kendilerine anlatacaklarımız var.

Çokları bilmese de, Türkiye, Suudi Arabistan'da 120 bin civarındaki Türk'ün çocuğunu düşünerek, oralarda üç okul açmış. Medine ve Cidde'deki okulları biliyorum. Oralarda öğretmenlik yapan bir arkadaşım vasıtasıyla ziyaret ettim. Doğrusu göğsüm kabardı. Medine'deki okulun 500 öğrenci mevcudu vardı, ne büyük bir nimettir bu!..

İşin daha garibi Suudi Arabistan'da, hiç bir İslâm ülkesinin kendi diliyle açtığı bir okulu bulunmuyor. Zaten gördüğüm kadarıyla, sömürge tecrübesi geçirdikleri için midir bilmiyorum, çoğu İslâm ülkesinin sağlıklı bir dil/lisan kaygısı yok. O kadar garip ki, Cezayirliler Fransızcayı ana dil olarak kullanıyor. Çokları da İngilizceye teslim etmişler kendilerini. Çok, ama çok yanlış bir gidiş bu. İyi-kötü bu emperyal tuzağa kendini teslim etmemiş nâdir ülkelerden biri Türkiye. Zaten sorumluluğumuz da buradan kaynaklanıyor.

Restore bekleyen Medine istasyonu

Bu arada Suudî Arabistan, Osmanlı'nın önem verdiği beldelerden olduğu için, buralarda Türkler'in yaptığı hizmetler derhal göze çarpıyor. Kâbe'yi süsleyen Altın Oluk, Kâbe çevresinde zarif bir gerdanlığı hatırlatan halka halindeki kubbeler hâlâ daha ziyareti yasak Osmanlı kalesi, bazı tarihî binalar vs.

Hele Medine!.. Âlemlere rahmet Muhammed Mustafa'nın (S.A.S) mübarek merkadi ki, Osmanlı zerafetiyle ne yüksek bir mehâbet sergiliyor? Üzerinde Kanunî'den hatıralar!.. Osmanlı'dan kalma hatlar!.. Minareler'den biri Osmanlı minaresi olarak anılıyor. Ayrıca Abdülhamid'in inşa ettirdiği tren istasyonundaki cami!.. Hepsi güzel de, bu güzel eserleri anlatan ne Kültür Bakanlığı'nın, ne Turizm Bakanlığı'nın, ne de Diyanet İşleri'nin bir kitabı, broşürü bile mevcut değil. Bu vefâsızlığa doğrusu içim sızladı desem yeridir.

Ya Medine'deki tarihî tren istasyonu? Abdülhamid'in İstanbul'u Bağdat'a ve Hicaz'a bağlama arzusunun sonu bu mu olmalıydı? Cihan savaşı içinde, İngiliz tahrikiyle, arapların harab ettiği o güzel istasyon!.. Sayın İstemihan Talay, Sayın Turizm Bakanı, Sayın Kültür Bakanlığı Müsteşarı değerli dost Fikret Üçcan!.. Bilirim ki sizler tarihe hürmetkârsınız. Ne o eserlerin, ne de giden Türkler'in yüzünü eğik tutmayın lûtfen.


8.OCAK.2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...