Fazilet aslında bölündü mü?

Fazilet Partisi'nde gerçekte ne oluyor ve "yenilikçi-gelenekçi çatışması" hangi istikamete doğru gidiyor? Dün, bu soruların cevabını bulabilmek için iki tarafın önemli aktörleriyle görüşmeler yaptım. Bir hafta öncesine kadar, medyada sadece rutin faaliyetleri dolayısıyla yer alan partinin birdenbire müthiş bir kavga ile gündeme oturması, aynı anda hem kaygı hem merak uyandırıcı bir gelişmedir. Görüş farklılıklarına rağmen yine bir hafta öncesine kadar "yenilikçi" Cemil Çicek'in, "gelenekçi" Genel Başkan Recai Kutan'ın konuşma metinlerine katkı verebildiği bir ortam nasıl birdenbire kızıştı? Haklı olarak zihinlere, "parti bölünüyor mu?", "bazıları ihraç edilecek mi?" gibi sorular takılmaktadır. Tırnak içinde ifadelerden çok, ortadaki tabloyu anlatan bazı değerlendirmeleri aktarmak istiyorum.

Parti meseleleri

Son sözü başta söyleyelim... Durum, kamuoyuna yansıdığı değil ama kesinlikle bir hafta öncesinden çok daha kötüdür. 14 Mayıs Kongresi'nde belirginleşen çatlak son sarsıntılardan sonra daha görünür bir şekilde büyüyor. Belki, kongrede sadece bir kesimden değil iki tarafın temsilcilerinden oluşan ortak bir Genel İdare Kurulu oluşturulsa bu noktaya gelmeyecek görüş ayrılıkları çatışmayı körüklüyor. Bu kanaat, her iki tarafta da var... "Keşke herkesin elini taşın altına soktuğu bir yapı oluşturulabilseydi..." hayıflanması sağduyulu isimler tarafından dile getiriliyor. Ama, bu işi için artık çok geç... Bu fiili durumdan dolayı, Genel Başkan Kutan'ın "parti meseleleri basının önünde konuşulmamalı" noktasındaki ısrarı da zayıflıyor. Bu söze karşı doğal olarak, "peki nerede konuşacağız" sorusu yöneltiliyor. Fazilet Partisi için bu saatten sonra önerilebilecek en mantıklı şey "Kim nerede konuşursa konuşsun ama üslup rencide edici olmasın"dır.

İhraç ya da ayrılma

Bütün bu sert tartışmalara rağmen FP'de zannedildiği gibi ayrılma olmayacak. "Yenilikçi" olarak tanınan önemli bir isim, "Kimsenin bir yere gittiği yok. Ama, bu partimizin ülkedeki muhalefet boşluğunu doldurması yönündeki eleştirilerimizin biteceği anlamına da gelmez" şeklinde konuşuyor. Aynı isim, "ANAP'ın durumundan ders almalıyız. Yılmaz'ın genel başkan olduktan sonra bazı isimleri dışlama politikası ANAP'ı eritti. Biz bu kötü tecrübeyi yaşamayalım, partiyi birlikte büyütelim" diyor. Benzer fikirler yani, partide kalıp FP'yi daha aktif hale getirme yönündeki talepler başka isimler tarafından da dile getiriliyor. Özetle, ağırlıklı görüş partide kalma yönünde...

Buna karşılık ihraç da sözkonusu değil... Öncelikle, başta Kutan olmak üzere genel merkezden bazı isimlerin yenilikçilerin ihracını ima eden veya açıkça dile getiren demeçlerine rağmen böyle bir gelişmenin de yaşanmayacağı anlaşılıyor. En fazla birkaç kişinin, Abdullah Gül tarafından verilen yemekle ilgili olarak dinlenmesi sözkonusu.

Mahkeme karar vermeden...

Parti içindeki mücadele elbette ki hafife alınamaz. Ama, Fazilet Partisi hakkındaki nihai kararın hâlâ "siyaset dışı" unsurların elinde olduğunu da unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla, herkesin gözü Anayasa Mahkemesi'nin FP hakkında vereceği kararda ve bu kararın içeriğindedir. Dava uzadıkça, FP'deki sancıların devam edeceği de muhakkaktır. Bu yüzden FP'de, şimdi olup bitenden daha sürpriz gelişmeler ummak rasyonel bir beklenti değildir. Zira, erken atılacak adımların mahkeme kararından sonra; bugün tasarlanandan çok farklı sonuçlar doğurabileceği herkes tarafından kestirilebilmektedir.

Zaten, onca sertleşmeye rağmen kimsenin son adımı atmaması da bundandır.