YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Fazilet, bütünlük ve değişim

Gözler hep Fazilet Partisi'ne çevrilmiş. Partinin içindeki çalkantılar dışa yansıyor. Ben buna "Fetret" dönemi diyorum.

Hani, 1'nci Beyazıt'ın ölümünden sonra oğulları taht kavgasına tutuşmuştu. Anadolu'da da birlik henüz sağlanamamıştı. Bağımsız davranan çeşitli Türk Beylikleri mevcuttu.

Karşılıklı güç denemesinin sonunda, Osmanlı devleti, hem iç nizamını temin etti; hem de sadece Anadolu'ya hâkim olmakla kalmadı; üç kıtaya yayılan bir imparatorluk kurdu.

Fetretten birliğe

Fetret dönemi gelip geçicidir. Herkes soğukkanlı ve adil davranırsa, müsamaha hudutları içinde sorunlar daha kolay aşılır.

Partinin bölünmemesi esas amaç. Çünkü, temelde bir yönetim farkı anlayışı olmakla birlikte, paylaşılan ortak değerler, tesanüdü sağlamaya yeterli.

Recai Kutan, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihatından ("Bölmek bize, bütünlemek sana") hareketle, bugüne kadar, genelde toparlayıcı olmaya gayret etti. Ama, Gölbaşı'ndaki yemekten sonra, İl Başkanları toplantısında yapılan konuşmalar, "Yenilikçi" denilen grupla ipleri koparma niyetini sergiliyor.

Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan "ihanetle" suçlanmış. Çok yazık! Cemil Çiçek hedef alınmış. Bendeniz için, Grup Başkanvekili Hatiboğlu, "30 yıldır Demirel'in peşkirciliğini yapan kadın" demiş.

Bu sözler, basına sızmamış olsaydı, gene de cevap vermeyecektim ama şu peşkircilik meselesine açıklık getirmek lâzım.

Peşkircilik

Bizim Demirel'i desteklediğimiz yıllar. İki kutuplu dünyada, hırçın bir sol karşısında, Demirel'in muhafazakâr ve milliyetçi görüşleri temsil ettiği yıllardı. Ve özellikle 12 Eylül yönetimine demokrasi, hak, hukuk adına direndiği yıllardı.

Demirel ile yollarımız 28 Şubat'ta ayrıldı. 9'uncu Senfoni'nin, 10'uncu yıl marşının meşrebimize uymadığını gördük ve Demirel'in en güçlü olduğu bir sırada kendisinden koptuk.

Yanlışına, adaletsizliğine ortak olmadık.

Hatiboğlu, acaba neden beni ön plana çıkarmak gereğini gördü?

Yenilikçi hareketin başını, partinin ana gövdesini oluşturan genç kadro çekerken, Nazlı Ilıcak ismi ile, "davaya ihanet" görüntüsü vermek kurnazlığı mı bu?

Oysa Fazilet tabanı, o kadar farklı düşünüyor ki! Hiçbiri bana, "Sen 30 yıl Demirel'in peşkircisiydin, bugün aramızda işin ne?" demek nezaketsizliğinde bulunmadı.

Aksine, herkes, özellikle hanımlar sımsıcak duygularla, beni kucakladılar. Çünkü onlar, katlandığımız fedakârlığın ve neleri elimizin tersiyle ittiğimizin farkındalar.

Evet, 12 Eylül sonrasında Demirel'i destekledim. Bir ilke mücadelesiydi. Onun, başbakan ve cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte, aslında 12 Eylül askeri yönetimi mahkûm edilmişti.

Ama bir baktık ki 28 Şubat ile sarmaş dolaş olmuş. Aile fotoğrafı iyice bozulmuş. "Bu olmadı" dedik ve yollarımız ayrıldı.

Yasaklı ve mağdur Erbakan'ın yanına koştuk. Ama Hatiboğlu gibi, "peşkircilik yapmak" için değil.

Kim peşkirci?

Çok şükür kimsenin peşkircisi olmadık. Aksine böyle eğilimleri önlemeye çalıştık.

Meselâ, Hatiboğlu küskünler hareketinde, hukuka rağmen, Genel Kurul'u açık tutmaya çalışırken;

İstanbul Kongresi'nde karşı listeden istifaları körüklerken;

Büyük Kongre'de, "İl teşkilâtlarına para dağıtılsın, milletvekilleri önseçimle belirlensin" şeklindeki Yenilikçilerin tekliflerini, oldubittiye getirip, red'ettirirken, peşkircilik yapıyordu. Kendisini bu yüzden eleştirdik. Acaba durup dururken beni hedef almasının temelinde o günlerden kalan bir tortu mu yatıyor?

Peşkircilik, ilkelerin bittiği yerde başlar. Menfaat karşılığı körü körüne itaat demektir.

Dolayısıyla, Hatiboğlu'nun değerlendirmesini, aynen kendisine iade ediyoruz.

Geçmişteki olaylar

Bölünme, parçalanma, hiç kimsenin işine yaramaz.

Adalet Partisi'nin içinden Demokratik Parti çıktı. Sonra, ne Adalet Partisi iflâh oldu, ne de Demokratik Parti. Tansu Çiller, DYP'den Hüsamettin Cindoruk'u (eski Genel Başkanı) ihraç etti. Ana gövdeyi oluşturan isimler parti ile ters düştü. Ne Cindoruk'un Demokrat Türkiye Partisi bir noktaya varabildi, ne de DYP eski gücünü muhafaza etti.

Bir parti içinde kargaşa yaşanırken, basın ve kamuoyu ilgi gösterir. Sonra, alâka yok olur.

DYP'de Yazar-Cindoruk çatışmasında bunu gördük. İki adaylı kongreye, objektifler çevrilmişti. Bilahare, ilgi dağıldı.

Kenan Öner, Demokrat Parti içinde, muhalefetin başını çekiyordu. İstanbul il başkanıydı. Adı manşetlerdeydi. Partiden koptu... bazı arkadaşlarıyla Millet Partisi'ni kurdu; artık hiçbir eylemi veyahut söylemi basında yer almıyordu. Çünkü önemi kalmamıştı.

Buna mukabil, başarıya ulaşan kopmalar ve yol ayırımları da vardır.

*Demokrat Parti CHP içinden koptu. Milletle bütünleşerek iktidar oldu.

*Ecevit, İnönü'nün köhneleyen yönetimine karşı, bir değişim hareketiydi.

*Özal, eskinin devamı olmadığının altını çizerek, muhafazakâr-liberal söylemiyle, farklı kitleleri ateşledi. Meselâ, Adalet Partisi daha ziyade, Anadolu halkından ve köylülerden destek bulurken, Anap, değişimi savunduğu için şehirlere de hitap etmeyi başardı.

Gelenekçi-Yenilikçi ayrışması

Geçmişe bakarak, Gelenekçi-Yenilikçi ayrışmasının geleceğini, değerlendirebiliriz.

1) Amaç birlik ve beraberliği muhafaza etmektir. Bütünlüğün yegâne motoru itaat olamaz.

2) Siyasi partiler, kendilerini başarıya kilitlemek zorundadır. Savunulan ilkeler ancak iktidar olunabilirse, uygulama imkânına kavuşacaktır. Parti içi demokrasi, başarıya ulaşacak yolun önünü açabilmeli. Milletin taleplerine cevap vermeyen hareketler, zamanla kısırlaşır. Şahıs merkezli politikaların yerini, millet merkezli bir anlayışın alması esastır.

3) Yolların tıkanması ve değişim taleplerinin karşılanmaması, partileri bölebilir. Bölünen taraf, eğer, milletle bütünleşecek fikirler üretemez ve dinamik bir eylem planı ortaya koyamazsa, küçülmeye ve yok olmaya mahkûmdur. Geride kalan, ana gövde de -mutlak itaat sağlansa bile-, zaafa uğrar ve ufalanır.

Bölünmeden değişebilen siyasi hareket, yeni bir solukla başarıyı yakalayacaktır.

Bu tahlillerin ışığı altında, Fazilet Partisi'nde, "Yenilikçilerin" de, "Gelenekçilerin" de, "ağbilerin" de, "kardeşlerin" de hata yapmayacağı umudunu taşıyoruz.


9 OCAK 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...